Peygamber Efendimiz (asm)’in bir halifeyi tayin, tavsiye etmemesinin şüphesiz hikmetleri vardır. Bunlardan bazıları şunlar olabilir:

a) Hz. Peygamber (asm) ümmeti için her yönden bir rehberdir. Şayet kendisi bir halife tayin etseydi, kendisinden sonra gelen halifelerin hepsi bu uygulamaya uyarak halife tayin edeceklerdi.

Halbuki bir şahıs ne kadar iyi niyetli olursa olsun, her zaman ehil olan kimseyi tespit edip seçmesi zordur. Böyle bir yönteme yol açmamak için halife tayini yapılmamış olabilir.

b) İslam’da cemaat, şura esastır. “Allah’ın eli cemaatle beraberdir.” (Tirmizi, Fiten 7) manasındaki hadis ve benzerlerinde bu konuya vurgu yapıldığı gibi birçok ayette de bu hususa işaret edilmiştir.

Eğer Hz. Peygamber (asm) bir halifeyi tayin etseydi, ondan sonra tarih boyunca bu durum bir örnek teşkil edecek ve şuradan ziyade fertlerin görüşü esas alınmış olacaktı.

c) İslam, insanların özgür iradelerine büyük önem verilmiştir. En azılı kâfirlerin varlığına izin verilmesi bunun açık göstergesidir.

Eğer Hz. Peygamber (asm) tarafından bir halife tayin edilseydi, ondan sonra genel olarak insanların özgür iradelerinden ziyade, halifenin tayin ettiği bir kişiyi zoraki kabul etmek durumunda kalacaklardı. Belki de Emeviler döneminde başlayan “babadan oğula geçen sistem” ta Raşid Halifeler döneminde başlamış olacaktı.

d) Hz. Peygamber (asm)’in kimseyi tayin etmemesi, seçimle iş başına gelme konusunda on beş asır önce açılmış bir değer ölçüsüdür. Kıyamete kadar devam eden İslam dininin bu prensibi, bugünkü uygar dünyaca da kabul edilmesi, Efendimizin bu “halifeyi tayin etmemesi”nin ne kadar hikmetli olduğunu göstermektedir.

e) Her zamanın bir hükmü var, zamanı geldiğinde onu icra eder. Bu prensip ekonomik istikrar için geçerli olduğu gibi siyasi istikrar için de önem arz etmektedir.

Eğer Hz. Peygamber (asm) bir kimseyi halife olarak tayin etseydi, bu zamanla değişebilen seçim/tayin usulünü ta baştan itibaren belli bir kurala tabi kılınmış olacaktı. Halbuki “Zaman büyük bir müfessirdir, kaydını gösterse itiraz edilmez.” prensibi de çok önemli bir sosyolojik realiteye işaret etmektedir.

Demek ki halifenin tayin edilmemesinde insanların zamanla ön görecekleri metotların serbestçe işlenebilmesine imkân verilmiştir.

Dört Halifenin Hilafet Şekli Nasıldır?

Nitekim, şartlara bağlı olarak dört Raşit Halifenin her birinin hilafet şekli farklı olmuştur.

1) Genel olarak önce belli bazı kimselerin, sonra da tüm vatandaşların biatini/oyunu alarak seçilmek. Hz. Ebu Bekir’in seçimi böyle olmuştur.

2) Halifenin tavsiyesiyle, bir nevi veliaht tayin etmesiyle gerçekleşen hilafet. Hz. Ömer’in hilafet şekli budur ki, Hz. Ebu Bekir tarafından ümmete tavsiye edilmiştir.

3) Kurulan bir şura heyeti tarafından halifenin oy çokluğuyla seçilmesi. Hz. Osman’ın halife seçilmesi bu şekilde olmuştur.

4) Doğrudan halk tarafından gerçekleştirilen halife seçimi. Hz. Ali’nin halife olması bu şekilde olmuştur. Medine halkının tek aday olarak gösterdiği Halife adayı Hz. Ali, halkın oylarıyla halife seçilmiştir.

– Demek ki Peygamberimiz (asm)’in bir kimseyi halife olarak tayin etmemesinin -bildiğimiz bilmediğimiz- pek çok hikmeti vardır.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.

Bazı Merak Edilen Sorular:

DÖRT HALİFEYİ SEVMEYEN MÜNAFIK MI OLUR?

BİZLER, HİÇBİR ZAMAN SAHABELERİN SEVİYESİNE ULAŞAMAZ MIYIZ?

SAHABELER ARALARINDA BİR KONUYU ÇÖZEMEDİĞİ ZAMAN NE YAPARDI?

CAMİ DUVARLARINDA HALİFELERİN İSİMLERİNİN OLMASI ŞİRK DEĞİL Mİ? NEDEN PEYGAMBERİMİZ İLE BERABER YAZILILAR?

CAMİ İMKANLARI NE DERECE KULLANILABİLİR?