Zinnûn-i Mısri, Mısır’da yetişen büyük velilerdendir. İsmi Sevban bin İbrahim, künyesi Ebü’l Feyz, lakabı Zünnün, nisbesi Mısri’dir. H.155/M.772 tarihinde doğdu. H.245/M.859 tarihinde Mısır’da vefat etti. Ashab-ı kiramdan Amr bin As Hazretleri’nin yanına defnedildi. Ayrıca Maliki mezhebinin imamı Malik bin Enes’in talebesidir.
Zinnûn-i Mısri hak yolu âşıklarından ehl-i hadis, seyyah, sûfilerin piri sayılacak derecede yolculuk yapmış; sözleriyle, menkıbeleriyle tasavvuf dünyasında gizemli bir şahsiyettir.
Bununla birlikte “Zünnûn” ismi, “balık sâhibi adam” anlamında olup Kur’an’da ismi geçmekte olan Hazreti Yunus Peygamber (as)’in adıdır ve bir lakaptır.
Ayrıca Zünnûn lakabının Ebu’l-Feyz Sevban Mısri’ye verilmesi ise bir deniz yolculuğu sırasında, bindiği gemide bir tüccara ait mücevher dolu bir kesenin kayıp olmasıyla ilgili olay nedeniyledir. Gemide bulunanlar, “Sen aldın!..” diyerek ona iftira edip, hakarete ve işkence yapmaya başlarlar. Suçsuz olduğundan dua ederek kurtulmak ister. Sonra Allah’a sığınıp dua edince hemen suyun yüzüne, ağızlarında birer mücevher bulunan binlerce balık çıkar. O balıkların ağzındaki mücevherlerden bir tane alıp gemidekilere verir. Bu durumu gören asıl hırsız keseyi getirip teslim eder. Böylece Zinnûn-i Mısri işkenceden kurtulur. Bu sebeple ismine, balık sahibi, balıkçı manasında “Zünnûn” (Zinnûn, Zennûn) denilmiştir.
Yani birçok kimsenin dünya ve ahiret saadetine kavuşmasına vesile olan Zünnun Hazretleri bir Hak aşığı, darda kalanların dostu, dehşet içinde olanların tesellisi ve hasrette kalanların arzusuydu.
Zinnûn-i Mısri’nin Sözlerinden Birkaçı Nedir?
Onun ibretli sözlerinden bazıları şöyledir:
Fesadın altı sebebi vardır:
– Ahiret işindeki niyetin zayıflığı.
– Bedenin şeytana esir olmasıdır.
– Ecelin yakın olmasına rağmen uzun emelin galip gelmesi.
– Kulun rızasını Allah’ın rızasından önde tutmak,
– Heva ve hevese uyup sünneti terk etmek.
– Öne geçenlerin iyiliklerini söylemeyip kusurlarını araştırmak.
“Üç şeyin üç şeyle birlikte bulunmamasına üzülür ve şöyle derdi:
”İlim var, amel yok. Amel var, ihlâs yok. İhlâs var, teslimiyet yok.”
“Bozulan kalbi düzeltmek için ne yapmak lazımdır?” diye sorduklarında şu cevabını verir:
“Beş şey yapılmalıdır: Helal ve az yemek, Kur’an-ı Kerim okumak, salihlerle sohbet, gece ibadet etmek, seher vaktinde ağlamak.”
“Kalbini en güzel koruyan kimdir?” diye sorduklarında: ”Diline en çok hakim olan.” der.
“İnsanı arzularından kurtaran dost ikidir. Gözü ve kulağı muhafaza etmektir.”
“Kalbin hasta olmasının alameti dörttür. Birincisi; ibadetten tat, haz almaz. İkincisi; Allah’tan korkmaz. Üçüncüsü; eşyaya, mahlûkata ibret gözüyle bakmaz. Dördüncüsü; dinlediği ilim ve nasihatten istifade etmez.”
“Öyle birisiyle dostluk kur ki, senin değişmenle değişmesin.”
“Her azanın tövbesi vardır. Kalp ve gönlün tövbesi, şehveti terk etmektir. Gözün tövbesi, harama bakmamaktır. Dilin tövbesi, fena söz söylemekten, gıybet etmekten çekinmektir. Kulağın tövbesi, kötü sözleri dinlememektir. Ayağın tövbesi, haram yerlere gitmekten kendini korumaktır.”
“Kul hangi sebeple cennete girer?” diye sorulunca;
“Beş şey ile: Eğrilik bulunmayan bir doğruluk, gevşeklik bulunmayan bir gayret, gizli âşikâr Allah Teâlâ’yı anmak (murâkabe etmek), yol hazırlığı yapıp, ölüme hazırlanarak, ölümü beklemek, hesaba çekilmeden önce kendini hesâba çekmek.” buyurdu.
Muhyiddin-i Arabî’nin, Zünnûn-ı Mısrî’nin menkıbelerinden ve sözlerinden seçilerek hazırlanan bu eser, Dr. Ali Vasfi Kurt, Topkapı Sarayı Kütüphanesi ve Leiden Üniversitesi Kütüphanesi’nde bulunan yazmaları esas alarak yayına hazırlamış ve “Bir Sûfi’nin Portresi- Zünnûn-ı Mısrî” adıyla yayınlamıştır.
Kaynaklar:
Evliyalara Ansiklopedisi, 12/385, İhlâs G.Holding a.ş.
Hilyet-ül-Evliyâ, 9/333.
Tezkiret-ül-Evliyâ, s. 23.
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi, 3/337.
Bir Sufi’nin Portresi – İbn Arabi – Gelenek Yayınları.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
ÇOCUKLARA İBADETTEN DOLAYI BASKI KURMAK ETKİLİ BİR YÖNTEM MİDİR?
ÇOCUKLARIN HANGİ YAŞA GELİNCE YATAKLARI AYRILIR?
CAMİDE ÇOCUKLARIN OYUN OYNAMASI CAİZ MİDİR?
ÇOCUKLARA İSİM VERİRKEN NELERE DİKKAT ETMEK GEREKİR? TUANA İSMİNİN MANASI NEDİR, İSLAMA UYGUN MUDUR?
ÇOCUĞUMUN DÜNYA KLASİKLERİ OKUMASINDA BİR SAKINCA VAR MI?
Yorumlar (0)