İbn Haldun, Ebû Zeyd Veliyyüddîn Abdurrahmân Hadramî el-Mağribî et-Tûnisî (ö. 808/1406) tarihçi, sosyolog, filozof, siyaset ve devlet adamıdır.
Hayatının ilk yirmi yılını Tunus’ta, yirmi altı yılını Cezayir, Fas ve Endülüs’te, dört yılını yine Tunus’ta, son yirmi dört yılını da Kahire’de geçiren İbn Haldun, iyi bir eğitim görmüş, küçük yaştan itibaren ilim ve fikir hayatına ilgi duymuş; ancak siyasetin cazibesinden kurtulamamıştır. Devletin en üst kademelerinde bulunma hırsı takibata uğramasına, sürgün ve hapsedilmesine sebep olmuştur.
Sıkıntılı bazı dönemleri olmakla birlikte, genellikle saray ve konaklarda refah içinde itibarlı bir hayat sürmüştür. Merîni, Hafsî ve Abdülvâdî hanedanlarının yönetiminde bazen sultan ve emîrler kadar etkili olmuş, iktidarların el değiştirmesinde önemli roller oynamış, bu özelliğiyle hem desteğine ihtiyaç duyulan hem muhalefetinden korkulan bir kişi durumuna gelmiştir.
Diğer taraftan, sık sık kabileler arasında dolaşarak bedevî kabile hayatını yakından tanımış, fırsat buldukça da ilim ve öğretimle meşgul olmuştur. Ünlü Mukaddime’sini böyle bir bilgi ve deney birikimiyle kaleme almıştır.
Müelliflerin İbn Haldun’a Bakış Açısı Nasıl Olmuştur?
İbnü’l-Hatîb, İbnü’l-Ahmer, Ahmed Bâbâ et-Tinbüktî ve İbnü’l-Kâdî gibi Endülüslü ve Kuzey Afrikalı müellifler İbn Haldun’u övmüş, ilim ve edebiyat alanındaki geniş bilgisine dikkat çekmişlerdir. Cemâleddin el-Beşbîşî, İbn Hacer el-Askalânî, Nûreddin el-Heysemî. Şemseddin er-Rekrakî, Bedreddin el-Aynî, Sehâvî gibi Mısırlı ve Doğulu âlimler ise, genellikle onu takdir etmekle beraber, bazı zaaflarına ve duygusal davranışlarına işaret etmişlerdir.
Mısır’da Mağrib kıyafetiyle dolaşması, azledilince alçakgönüllü davranması, göreve gelince kimseyi tanımaması, çıkarını ve makamını korumak için dostlarına ve velinimeti olan kişilere zarar verecek faaliyetlere girişmekten çekinmemesi, Halep naibi Yelboğa en-Nâsırî’nin isyanı sırasında Sultan Berkuk’un azli yönünde ulemânın hazırladığı fetvaya imza atması. Fâtımîler’in Hz. Hüseyin’in soyundan geldiklerini söylemesi, Şemseddin er-Rekrakî aleyhinde sahte bir evrak düzenlemesi gibi birçok zaafından bahsedilmiştir.
Tunus Kadısı İbn Arafe onun fıkıh bilgisinin yetersiz sayıldığını, İbn Hacer el-Heytemî Hz. Hüseyin’in katlini meşru gördüğünü, Şemseddin er-Rekrakî şerî ilimleri bilmediğini, aklî ilimlerde orta seviyede, hitabet ve sohbetinin ise fevkalâde olduğunu ileri sürmüşlerdir.
İbn Haldun aleyhinde söylenenleri Kitâbü’l-Kudât adlı eserine alan Bihiştî onun birçok şeyle suçlandığını ancak bunların çoğunun aslının bulunmadığını belirtir.
İbn Haldun’u Öven, Onun Görüşlerine Önem Veren Kişiler Kimlerdir?
İbrahim el-Bagunî, Muhammed b. Ammâr el-Kâhirî el-Mâlikî, Ebû Hâmid İbn Zahire ve öğrencisi Makrîzî İbn Haldun’u övmüşlerdir. Özellikle Mukaddime’deki görüşlerinin önemine işaret etmişlerdir.
İbn Haldun’un “el-İber” isimli eserinde Kuzey Afrika konusunda verdiği bilgileri takdir eden Aynî, onun Doğu İslâm dünyasını iyi bilmediğine işaret eder.
Bir bakıma İbn Haldun’un öğrencisi sayılan İbn Hacer el-Askalânî ise, Makrîzî’nin onu övmesini abartılı bulur. Üstadının daha çok Câhiz gibi kelime oyunları yaptığını ve belagatla tanındığını söyler. İbn Hacer’in bu değerlendirmesine katılan Sehâvî İbn Haldun’un özellikle tarihçiliğini över.
İbn Hacer el-Askalânî ve Bedreddin el-Aynî gibi çağdaşı olan âlimler; onu anlatırken tarih, toplum ve devlet konusundaki özgün görüşlerinin farkında olmayabilirler. Makrîzî dışındaki müellifler ise onu sıradan bir tarihçi gibi görmüşlerdir.
Makrîzî, İbn Tağrîberdî ve Kalkaşendî gibi Mısırlı tarihçiler, İbn Haldun’dan övgüyle bahsetmişler ve eserlerinden faydalanmışlardır. Makrîzî’nin de dediği gibi faziletine, asaletine ve şerefine rağmen İbn Haldun’un düşmanı, çekemeyeni ve muhalifleri elbette eksik olmamıştır. (bk. Abdurrahman Bedevî, Müellefâtü İbn Haldun, Tunus 1979 s. 328-335).
İbn Haldun kendine mahsus fikir ve metoduyla sonraki nesiller üzerinde derin etkiler uyandırmıştır. Fakat onun da kabul edilmeyen görüşleri veya hataları olabilir. Ancak bazı hatalarının ve kabul görmeyen görüşlerini olması, onlardan istifade etmemize engel değildir. Çünkü bir bahçede çürük birkaç meyvenin olması, bütün bahçenin çürüklüğünü göstermez. Aynı şekilde bir hazinede birkaç sahte para bulunmakla hazinenin değeri düşmez…
(Geniş bilgi, değerlendirme ve kaynaklar için bk. TDV İslam Ansiklopedisi, İbn Haldun md.)
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
HASTALIKTAN ÖLEN ÇOCUK ŞEHİT MİDİR? HASTALIKTAN ÖLEN ÇOCUK ŞEHİT MİDİR?
CENNETİN KOKUSUNU DUYMAK İSTEYENLER ÇOCUKLARINI KOKLASIN, SÖZÜ HADİS MİDİR?
ÇOCUĞA DİNİ EĞİTİM NASIL VERİLİR?
CENNETİN KOKUSUNU DUYMAK İSTEYENLER ÇOCUKLARINI KOKLASIN, SÖZÜ HADİS MİDİR?
ÇOCUKLARA DİN EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ NASIL VERİLİR?
Yorumlar (0)