Bu konuyu ilgilendiren rivayet “el-İmame ve’s-Siyase” ve “Kenzu’l-Ummal”da yer alır (bk. İbn-i Kuteybe ed- Dineveri, Abdullah b. Müslim, el-İmame ve’s- Siyase’, I- II, Dâru’l- Ma’rife Beyrut, ty. I, 19- 20).
İlgili Olayın Rivayeti Nedir?
Kenzu’l-Ummal bu rivayeti, her halde İbn-i Ebi Şeybe’nin Musannefinden almıştır. İbn-i Ebi Şeybe’de geçen rivayet de şöyledir:
“…Zeyd b. Eslem’den, o da babası Eslem’den (şöyle anlatır):
“Durum şu ki; Rasulullah (sav)’den sonra Ebu Bekir’e biat edilince, Ali ve Zübeyir; ikisi Rasulullah’ın (sav) kızı Fatıma’nın yanına giriyorlar, işleri (biat konusu) üzerinde onunla istişare ediyorlardı. Derken bu (Fatıma evine gidip gelme ve istişare konusu) Hattaboğlu Ömer’e ulaşınca o (dışarı) çıktı, hatta Fatıma’nın yanına girerek şöyle dedi:
‘Ey Rasulullah’ın (sav) kızı, vallahi hiçbir kimse bana babandan daha sevgili değildir ve babandan sonra da hiçbir kimse bana senden sevgili değildir. Ama Allah’a yemin olsun ki; eğer (Ebu Bekir’e biat etmeyen) bu topluluk senin yanında toplanırlarsa, benim bu evi onlar üzerine yakılmasını emretmeme bir mani yoktur.’ “
O (ravi konuya şu bilgiyi de ekledi ve) şöyle dedi: ‘Ömer evden çıkınca, (o topluluktan olanlar) ona (Fatıma’ya) geldiler. O da kendilerine şöyle dedi:
‘Biliyorsunuz ki Ömer bana geldi ve Mutlaka Allah’a şöyle yemin etti: Eğer bana dönerseniz, (evime gelirseniz) gerçekten bu evi üzerinize yakacak ve Allah’a yemin olsun ki, üzerine yemin ettiği şeyi de gerçekleştirecektir. Öyleyse râşitler (bilgilenmiş ve makul olana uymuşlar) olarak geri dönünüz, durumu görünüz ve bana (evime) dönmeyiniz.’
Onlar da ondan geri döndüler ve sonunda Ebu Bekir’e biat ettiler.” (bk. İbn-i Ebi Şeybe, el- Musannef, Dâru’l- Fikir, 1989, VIII, 572; Alaüddin Ali el- Muttaki, Kenzul’l- Ummal, I- II, el- Beytü’l- Efkâru’d- Düveliyye, Ürdün, 2005, I, 681, nr. 141138).
Kenzul- Ummal’de geçen rivayette “evi yakma” yerine “kapıyı yakma” geçmektedir.
Görüldüğü üzere Hz. Ömer, fitne ve kargaşaya sebep olabilecek konularda hassas ve tavizsizdir. Onun daha önceki hayatında da fitneye ve kargaşaya sebep olanların boynunu vurma tekliflerini bilmekteyiz.
Yaşanan Durumu Niyet Açısından Nasıl Değerlendirmeliyiz?
Bu konuyu Âl-i Beyt veya Hz. Fatıma düşmanlığı olarak yorumlamak; konuyu asıl bağlamından çıkarmaktır. Zaten Hz. Ömer de Hz. Peygamber (asm)’i ve Hz. Fatıma’yı sevdiğini bizzat Hz. Fatıma’ya ifade etmiş ve hassas bir konuda kendisini uyarmıştır. Nitekim uyarı tesirini göstermiş ve muhalifler bunun üzerine Hz. Ebu Bekir’e biat etmişlerdir. Hz. Ömer’in yaptığı şey, uyarmak, fitneyi engellemek, İslam birliğini muhafaza etmek ve kargaşaya mani olmaktır. Konu bu açıdan ele alınmalıdır. Bu davranış, yönetim açısından yerinde bir davranış olarak görünmektedir.
Hatırlayalım: Hz. Ali kendi zamanındaki muhalifler için çare kalmayınca savaş yoluna bile başvurmuştu. Cemel, Sıffin savaşları ve Haricilerle yapılan savaşlar böyle savaşlardı. Çünkü bağilik konusundaki ayetler, ona bu yetkiyi veriyordu.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
KABİR AZABININ YA DA NİMETLERİNİN SEBEPLERİ NELERDİR? KABİR AZABI ÇEKMEYECEK OLANLAR KİMLERDİR?
ŞEHİTLER KABİR AZABI ÇEKER Mİ, KUL HAKLARI AFFEDİLİR Mİ, ŞEFAAT HAKLARI VAR MIDIR, CESEDLERİNİN ÇÜRÜMEDİĞİ DOĞRU MU?
AYAKTA İDRAR YAPMANIN GÜNAHI VAR MI? İNSAN ÖLDÜKTEN SONRA KABİR AZABININ AYAKTA İDRAR YAPMAKLA BAŞLAYACAĞI DOĞRU MU?
RUHUMUZ KABİRDEN SONRA HANGİ SAFHALARDAN GEÇİYOR?
BİZLER ÖLDÜKTEN SONRA, KABİR HAYATI NASIL OLACAK VE BİZLER KABİRDE NELERLE KARŞILAŞACAĞIZ?
Yorumlar (0)