Bayezid-i Bistami, İran’ın Horasan eyaletinde bulunan Bistâm kasabasında doğmuştur.
Kuşeyrî, Bayezîd’in vefat tarihi olarak 234 (848) ve 261 (875) yıllarını verir ve son tarihi tercih eder. Herevî de 261 tarihini daha doğru görür. Sülemî aralarında bir tercih yapmaksızın her iki tarihi de kaydeder. Sehlegî ise Bistâmî’nin 234’te yetmiş üç yaşında iken vefat ettiğini söyler ki, bu duruma göre Bayezîd 161’de (777) doğmuştur.
Mezheben Hanefî olduğu bilinir.
Ancak Şiî kaynaklar genellikle Bayezîd’in altıncı imam Cafer es-Sadık’ın (ö. 148/765) talebeleri arasında yer aldığını kaydederler. Fakat bu rivayet tarih bakımından doğru değildir. Bu durum Bayezîd’i Şia’ya yakın gösterme gayreti olarak kabul edilebilir.
Bayezid’in en öne çıkan yönü mutasavvıf olmasıdır. Şakīk-ı Belhî, Hâtim el-Esam, Ahmed b. Hadraveyh, Zünnûn, Ebû Türâb en-Nahşebî, Yahyâ b. Muâz ve Sehl b. Abdullah gibi sufilerle çağdaştır. Ayrıca kaynaklarda Bâyezîd’in Ebû Ali es-Sindî adında birine intisap ettiği, ondan tevhid ve fena ilmini öğrendiği geçer. Kendisinin de pek çok mürid ve halifesi vardır.
Bununla birlikte Bayezîd tasavvuf tarihinde sekr, fena, melamet, tevhid, marifet, muhabbet, mirac ve îsâr gibi konulardaki sözleri ve şathiyeleriyle tanınır. O, salikin kendinden geçip (sekr), benliğini yok ederek (fena) Hakka ermesi gerektiği düşüncesindedir. Salik bu dereceye ancak sürekli riyazet, çetin nefis mücadelesiyle birlikte, derin tefekkür ve dikkatli murakabe ile erişebilir.
Bayezid-i Bistami’nin şathiyye tarzında sözleri meşhur olmuştur. Mutasavvıfların zevkle tekrarladıkları ve dillerinden düşürmedikleri söz konusu şathiyeler, bazı fıkıh ve kelam alimlerince eleştirilmiştir.
Ancak hadis, fıkıh ve kelam alimlerinden çoğu Bayezîd’in şathiyelerini doğru bulmamakla birlikte, sekr halinde söylediğini dikkate alarak kendisini mazur görmüşlerdir.
Alimler Bayezid-i Bistami Hakkında Ne Düşünmektedir?
İslam alimlerini Bayezid ve onu şatahat nevinden sayılabilecek sözler hakkındaki tavırları bakımından üç gruba ayırmak mümkündür:
1. Bayezid’in tavrını ve sözleri doğru bulmayıp eleştirenler.
2. Koşulsuz kabullenenler, yani yaşadığı manevi sekr (sarhoşluk) sebebiyle sözlerini mazur görenler.
3. Herhangi bir hüküm belirtmeyenler.
Sufiler Bayezid’i velayet makamında görürler. Bazıları onun şatahatlarını hoş karşılamasa da genel olarak hüküm belirtmeme yolunu tercih ederler.
Bayezid-i Bistami, tabiinden de olsa mezhebe bağlı içtihad yetkisine sahip olmamıştır.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
KISA ŞORT GİYEN FUTBOLCULARI İZLEMEK GÜNAH MI?
TESBİH ÇEKİMİ (ZİKİR) SONUCUNDA KİŞİYE CİNLERİN MUSALLAT OLABİLECEĞİ BELİRTİLİYOR. BÖYLE BİR ŞEY DOĞRU MUDUR? TESBİHATLA BİRLİKTE BEYİNDEN KELİME TEKRARLARI ŞİFRE OLARAK YAYINLANIYORMUŞ VE BEYİN BU ŞİFREYLE BAĞLANTILI CİNLERLE OTOMATİK OLARAK…
CİNSİYETİ DEĞİŞTİRMEK HELAL MİDİR?
HAYVANLARIN TIBBİ DENEY OLARAK KULLANILMASI CAİZ MİDİR?
HAZRETİ MERYEM HAZRETİ HARUN’UN KIZ KARDEŞİ Mİ? YOKSA MERYEM OĞLU HZ. İSA İLE MUSA VE HARUN PEYGAMBERLER ARASINDA ASIRLAR VAR, BU BİR İSİM BENZERLİĞİ MİDİR?
Yorumlar (0)