İslamiyet, barış dinidir. “Silm, selamet, selam…” gibi barış, güvenlik bildiren kelimeler, “İslam” kelimesiyle, aynı kökten gelmiştir. Allah’ın isimlerinden biri “Es-Selam dır”. Müslümanlar, birbirleriyle karşılaştıklarında “Selamün Aleyküm” derler. Mescid-i Haram’ın kapılarından biri, Babu’s-Selam, Cennetin isimlerinden biri, “Daru’s-Selam” dır.

İslamiyet’te asıl olan savaş değil, barıştır. (Rıza, X, 168; Azzam, s., 144; Tabbera, s., 377-378; Şedid, s.119; Abdurabbih, s., 313; Sabuni, Kabes, III, 163.Savaş), ya saldırgan düşmana, ya da İslam’ın tebliğine engel olanlara karşı yapılır. Gayrimüslim ülkeler, Müslümanlara saldırmadığı ve ülkelerinde İslamın tebliğe izin verdikleri ve İslamı yaşamak isteyenlere engel olmadıkları müddetçe, kendileriyle savaşılmaz. Resulullah (asm)’ın şu sözü, İslam’da barışın asıl olduğunu ifade eder:

“Ey insanlar ! Düşmanla karşılaşmayı istemeyin, Allah’tan afiyet dileyin. Onlarla karşılaştığınızda ise, sabredin. Biliniz ki, Cennet kılıçların gölgesi altındadır.” (Müslim, Cihad, 20; Ebu Davud, Cihad, 89).

İslamiyet, hayatı mukaddes tanır. Bir masumu öldürmeyi bütün insanları öldürmek gibi kabul eder. Bir hayata vesile olmayı da, bütün insanların hayatına vesile olmak gibi sayar (Maide, 5/32).

İslamiyet, öldürmek için değil, yaşatmak için gelmiştir.

“Ey iman edenler! Peygamber, size hayat verecek olan şeylere sizi çağırdığında, Allah’a ve Rasulü’ne icabet edin!..” (Enfal, 8/24)
ayetinde, bu inceliği görmek mümkündür. Hudeybiye’ye 1400 kişiyle gelen Resulullah’ın, orada yapılan barıştan iki sene sonra 10.000 sahabeyle Mekke’yi fethe gitmesi, İslamiyetin barış ortamında yayıldığının güzel bir delilidir (Berki, s., 324).

İslamiyetin kitlelere uluşması, Hudeybiye Barışı’ndan sonra gerçekleşmiştir. Hz. Peygamber (asm), ulaşabildiği idarecilere elçiler göndererek, onları Allah’ın dinine davet etmiştir. Bizans, İran, Habeşistan, Mısır, Umman, Bahreyn, Suriye kralları bunlardan bazılarıdır (İbnu Hişam, IV, 254-255).

Getirdiği esasların sağlamlığı, hakikatlerinin güzelliği ve onu tatbik eden Müslümanların güzel ahlakı, on dört asır boyunca, başka din mensuplarının İslam’a girmelerine vesile olmuş ve olmaya devam etmektedir.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.

Bazı Merak Edilen Sorular:

NAMAZA BAŞLIYORUM FAKAT SÜREKLİLİK SAĞLAYAMIYORUM. NASIL BİR ÖNERİNİZ VAR?

“İNSANLAR HELÂK OLDU, ANCAK ALİMLER KURTULDU.” ANLAMINDAKİ HADİSİ NASIL ANLAMALIYIZ?

VERGİSİZ ÖZEL İŞ YAPMAK VE SATMAK CAİZ Mİ?

HAMİLE VE AYNI ZAMANDA ADET GÖREN KADIN, BU HALDE NAMAZ KILABİLİR Mİ?

HAYIZ BAŞLANGIÇ VE BİTİŞİ NASIL BELİRLENİR?