1888 yılında, bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan Silistire’nin Hazargrad kasabasının, Ferhatlar köyünde dünyaya geldi. Babası Satırlı Medresesi’nde yıllarca müderrislik yapmış olan Osman Efendi’dir. Üç erkek ve bir kız kardeşi vardır. Süleyman Hilmi Tunahan Efendinin babası oğluna büyük bir hürmet gösterirdi. Bunun sebebi daha evladı doğmadan gördüğü bir rüya üzerine, oğlunun çok değerli ve önemli bir insan olacağına olan kanaatiydi.
Süleyman Hilmi Tunahan Efendi ilk tahsilini babasının da müderris olarak bulunduğu Satırlı Medresesi’nde yaptı. Daha sonra yüksek tahsil yapmak için İstanbul’a gitti. Buraya vardığında Fatih medresesinde yer kalmamıştı. Bu nedenle bir müddet buranın bodrum katında kalmak zorunda kaldı. Oldukça zor koşullar altında olmasına rağmen, ilme olan merakı nedeniyle uzun zaman burada mum ışığında çalışarak öğrenimini sürdürdü. Fatih camiinde ders vermekte olan Bafralı Ahmet Hamdi Efendi’nin rahle-i tedrisinde derslere başladı. Kısa sürede hem çalışkanlığı hem de gösterdiği güzel ahlakla bütün hocalarının ilgisini çekmeye başladı. 1913 yılına kadar Bafralı Hamid Efendi’nin yanında tahsili devam ettirdi. Aynı yıl Darü’l-Hilafeti’l-Aliyye Medreseleri, Kısm-ı Alisine girdi. Ancak ilk sınıfları atlayarak doğrudan üçüncü sınıftan başladı. 1915’de sınıfını birinci olarak bitirdi. Diğer yıllarda da üstün başarı gösterdi. Böylece zamanın en yüksek medresesinden iyi bir dereceyle mezun olarak din alimi oldu.
30 Eylül 1916’da ihtisâs (doktora) yapmak ve dersiam (profesör) olarak yetişmek üzere Süleymaniye Medresesi’ne bağlı Medresetü’l-Mütehassisîn’e kaydoldu. Bu medresenin ilk iki yılını başarı ile tamamlayarak, Eylül 1918’de kendisine yirmi kişi ile birlikte İstanbul Müderrisliği Ruûsluğu (akademik bir kariyer) verildi. 01 Haziran 1920 tarihinde dersiâm olarak vazifeye başladı, bu onun ilk memuriyeti idi. 27 Nisan 1921 tarihine kadar görevine devam etti. 1922 tarihinde Dâr’ül-Hilafet’il-Aliyye Medresesinin birinci kısmında Türkçe müderrisliği görevine başladı. Bunu diğer medreseler izledi. Bir müddet sonra müderrisliği bıraktı. Dersiâmlığın kaldırılmasından sonra vaizliğe başlayan Süleyman Efendi, hayatının son senelerine kadar Sultanahmet, Süleymaniye, Yenicâmii, Şehzâdebaşı, Kasımpaşa Camii Kebir gibi İstanbul’un büyük câmilerinde halka vaaz ederek irşâd vazifesine devam etti.
Süleyman Efendi Hazretleri, hayatını Kur’ân öğretimine vakfetmiş, Kur’an ahlakını yaşayan ve İslamı çok iyi tanıyan Müslümanlar yetiştirmiştir. Dinden uzaklaşıldığı ve Allah’ın inkar edildiği bir dönemde insanları İslama davet etmiş ve samimi gayreti neticesinde Allah bir çok insanı onun etrafında toplamıştır. İnsanların irşadı maksadıyla hareket ettiği için Allah ona yardımcı olmuş ve eskiden 20-30 senede tahsil edilen ilimleri, iki sene gibi çok kısa bir zamana sığdırarak; ilmin ve alimin yok olmak üzere olduğu bir zamanda, yüzlerce, binlerce din âlimi yetiştirmiştir. Talebelerin kalabileceği yurtlar açtırmış ve yüzlerce insanın maddi- manevi eğitimine vesile olarak büyük bir hizmet yapmıştır. Sık sık Müslümanların içinde bulunduğu zor duruma dikkat çekerek tüm müminleri uyarmış ve İslam ahlakının insanlar arasında yayılması için büyük gayret sarfetmiştir.
Süleyman Hilmi Tunahan Efendi, Said Nursi ile de bağlantıya geçmiş ve hizmetlerinden onu da haberdar etmiştir. Üstad ise Süleyman Efendi’nin yaptığı hizmetlere takdir ve saygıyı şu sözlerle dile getirmiştir.
“Bizim bugün başlıca vazifemiz; imanı muhâfazaya çalışmaktır. Bunu yapıyoruz. Biz tedris yapmıyoruz. İslam’ın esâsı, maddî ve manevî kurtuluşun kaynağı olan Kur’ân-ı Kerim’in okutulup, öğretilmesi ve yalnız Türkiye’ye değil, bu yolla bütün dünyaya yayılması işini, biraderim Süleyman Efendi ve onun tesis eylediği Kur’ân kursları yapıyor. Hem de çok kısa zamanda yapıyorlar. Eskiden 10-15 senede öğrenilen İslamî ilimleri, şimdi Kur’ân Kursları 1-2 sene içinde öğretiyor. Âlim yetiştiriyorlar, fakîh yetiştiriyorlar, müfessir yetiştiriyorlar. Bu hal bir mucize-i Kur’âniyyedir.”
Bediüzzaman’ın da belirttiği gibi Süleyman Hilmi Tunahan Efendi’nin çok büyük hizmetleri olmuştur. Bu hizmetleri yapabilmek için büyük zorluklara sabretmiş ve İslam’ın menfaatini her zaman kendi menfaatlerinden üstün tutmuştur. 72 yıllık böylesine şerefli bir mücadelenin neticesinde ise yakalandığı şeker hastalığı nedeniyle 16 Eylül 1959 tarihinde İstanbul Kısıklı’daki evinde vefat etmiştir. Süleyman Hilmi Tunahan ölmüş ancak fikirleri ve mücadesi yetiştirdiği yüzlerce ihlaslı ve şevkli Müslümanın gayretiyle yıllar boyu sürmüş ve sürmeye de devam etmektedir.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
HANGİ İBADETLERİ YAPARSAK, ALLAH BİZE KERAMET VERİR?
DÜNYANIN ÖKÜZLE BALIĞIN ÜSTÜNDE OLDUĞUNU SÖYLEYEN BİR HADİS VAR MI?
İÇİNDE AYET, SURE, KUR’AN BULUNAN BİR ÇANTA İLE TUVALETE GİRMENİN GÜNAHI VAR MI?
AKIL HASTALARI, MECNUNLAR CENNETE GİDECEKLER Mİ?
HASTA OLDUĞU İÇİN ORUÇ TUTAMAYAN VE İLERİDE DE TUTAMAYACAK OLAN KİMSELER NE YAPMALIDIR?
Yorumlar (0)