Konuşmalarına kuvvet vermek, muhatabını iknâ etmek, sözlerinin doğruluğuna güvenilmesini istemek, bunu sağlamak için insanın yemin ettiği görülmüştür. Yani yeminli ifadeler kullanmak, insanoğlunun yabancısı olduğu bir üslûp değildir. Kur’ân’da geçen yeminli ifadeler de insanın anladığı seviyeden insana hitap eden Allah’ın şüphesiz birer sözüdür.
Kur’an’da Hangi Surelerde Yemin Edilmiştir?
Âyetlerde de görüleceği üzere, Cenâb-ı Allah bizzat Kendi Yüce İsmi üzerine yemin ettiği gibi (Hicr, 15/92); peygamberlerine (Yâsîn, 36/1), peygamberlerin yaşadığı veya vahyin geldiği beldelere (Tûr, 52/1-3; Beled, 90/1), meleklere (Sâffât, 37/1; Nâziât, 79/1-2), Kur’ân’a (Vâkıa, 56/77;Tûr, 52/2), kıyâmet gününe (Kıyâmet, 75/1) de yemin etmiştir. Ayrıca kâinâtta var olan önemli varlıklar üzerine meselâ kaleme (Kalem, 68/1), gökyüzüne (Burûc, 85/1; Târık, 86/1), güneşe (Şems, 91/1), aya (Şems, 91/2), geceye (Leyl, 92/1), sabaha (Fecr, 89/1), kuşluk vaktine (Duhâ, 93/1), zamana (Asr, 103/1), yıldıza (Necm, 53/1), havaya (Zâriyât, 51/1) ve bitkilere (Tîn, 95/1) yemin etmiştir.
Kur’ân, âlemlerin Rabbi sıfatıyla Allah’tan, kullarına gelen İlâhî kelâmlar mecmuâsıdır. Bizim fikir, algılama ve anlayış seviyemize inen Kur’ân-ı Hakîm’in, âyetlerinde ve beyanlarında yeminli ifâdelere yer vermesi de bizim algıladığımız biçimde anlaşılırlığını, ciddiyetini ve sözlerinde hilâfı olmadığını anlamamızı sağlamak içindir. Cenâb-ı Hak, bazen yeminle âyetlerini doğrulamış ve kuvvetlendirmiş; bazen de birtakım varlıkları yemin konusu yaparak bu varlıkların insanlık için değerine işâret etmiştir. Ve dikkatleri bu varlıklar üzerine çekmiştir.
Cenâb-ı Allah, âyetlerini yeminli ifadelerle takviye etmiştir. Bunun amacı insanların âyetlere olan îmân ve güvenlerini temin etmek, verdiği haberleri kuvvetlendirmek, önemli varlıklar ve nesneler üzerinde tefekkürü teşvik etmek, önemli nimetleri hatırlatmaktır. Ayrıca Kur’ân’ın, Kur’ân’ın verdiği haberlerin, kıyamet gününün, ahiret gününün, öldükten sonra dirilişin, hesabın, cennetin ve cehennemin hak olduğu konusunda, insanları ikna etmek ve bunlarda muhtemel şek ve şüpheyi ortadan kaldırmaktır.
Allah’ın Yemin Ettiği Varlıklar Değerli midir?
Konuya mânâ-yı ismiyle değil, mânâ-yı harfiyle bakmamız gerekiyor. Yani Allah’ın üzerine yemin ettiği her şey, kendi başlarına değerli değildir. Allah’ın yaratmış olması itibariyle yücedir, değerlidir ve kıymetlidir. Cenâb-ı Allah Kendi Zâtının yüceliğini bildirmek ve isim ve sıfatlarının tecellilerinin kemâlini ve eşsizliğini göstermek için varlıklar üzerine çeşitli şekillerde dikkatleri çekmiştir. Her şey Allah’ın kudretinin ve hilkatinin eşsiz şekilde tecellisi ve tasarrufu değil midir? Zatı Yüce olan Cenâb-ı Allah, eşsiz ve sayısız isim ve sıfatlarının eseri olan mevcudat üzerine yemin etmekle, aslında kudretinin ve hilkatinin muhtelif tecellilerine, dolayısıyla kudretinin azametine, hikmetinin kemâline, rahmetinin kuşatıcılığına, hilkatinin benzersiz güzelliğine yemin etmiş olmaktadır (bk. Nursi, Mektubat, s. 378).
Allah’ın üzerine yemin ettiklerinden bir örnek olarak, “Andolsun asra ki…” ( Asr, 103/1) ayetini kısaca açıklamak istiyoruz:
Bu âyeti kerimede Cenab-ı Hak, yarattığı varlıklardan birisi üzerine yemin ediyor. Bu noktada düşünülmesi gereken iki husus vardır. Bunlardan birincisi, Allah niçin yemin eder?
Allah Niçin Yemin Eder?
Yemin; genel olarak söylenen bir söze, ortaya atılan bir iddiaya muhatabını inandırabilmek için, saygı duyulan, iki tarafça da kutsal olarak bilinen ve adı anıldığında, söylenen sözün yalan ve yanlış olmayacağı kabul edilen bir varlığın adını zikretmek, böylece karşı tarafa iddianın doğru olduğu mesajını vermektir. Çoğu zaman ise yemin için adı verilen varlık, kudretli ve aldatan kimseyi cezalandırması beklenen bir varlıktır. Müslümanların bu manada Allah’tan (cc) başkasının adına yemin etmesi haramdır.
Peki Allah (cc) neden yemin ediyor? Elbette ki Allah’ın (cc) böyle bir şahit getirmeye, sözünün doğruluğunu ispatlamak için bir başka varlığa ihtiyacı yoktur. O’nun bu yemininden kasıt, yemin ettiği varlıkla ilgili olarak insanların yanlış düşüncelerini düzeltmek ve insanların dikkatini yeminden sonra gelen ifadenin önemine çekmektir.
İnsanlar kimi zaman varlıkların değerlerini olduğundan daha düşük gösterirler. Onlara uğursuzluk, kötülük ve çirkinlik sıfatlarını yakıştırırlar. Halbuki onlar Allah’ın (cc) yarattığı diğer varlıklar gibi şereflidir ve bu kötü sıfatlara haiz değildir. İnsanlar bazen de bu varlıklara, kendilerinde bulunmayan sıfatlarla nazar ederler ve onlarda uluhiyet vehmederler. Bu da doğru değildir. Onlar yalnızca Allah’ın (cc) yarattığı varlıklardır.
İşte Allah Teala (cc) bu varlıklara yemin ederek, bunların ne insanların suizan ettiği gibi uğursuz ve değersiz varlıklar olduğunu ne de insanların onlarda vehmettiği gibi bir uluhiyet vasıflarının bulunduğunu, bunların yalnızca Allah’ın (cc) eserlerinden olduğunu vurgulamak için üzerlerine yemin etmiştir.
Allah Neden Asra Yemin Eder?
Düşünülmesi gereken ikinci husus: “asr” ın anlamı ve Allah’ın (cc) neden onun üzerine yemin ettiğidir.
Bir görüşe göre “asr” zaman (ed-dehr) demektir. Zaman insanların hayatlarını, fiillerini kuşatan bir olgudur. Yaptığımız iyi veya kötü bütün işler, zaman içerisinde gerçekleşir. Rahatlık, sıkıntı, hastalık, sıhhat, zenginlik, fakirlik hep zamanın içinde meydana gelir. Bu yüzden zaman, insanların dikkatini çeken bir olgudur. Zamana yemin etmekle, insanların dikkatleri daha sonra söylenecek sözlere çekilmiştir.
Ayrıca Cahiliye Arapları zarar ve ziyanı, zamanın kötülüklerine bağlardı. Bu gün bile insanlar başlarına bir iş geldiğinde, günlerin ve rakamların uğursuzluğundan bahsetmekteler. Böylece Cenab-ı Hakk, asra yani zamana yemin ederek, insanlara kötülüğün zamanda değil kendilerinde olduğunu belirtmiştir.
Diğer bir görüşe göre (Ebu Müslim) “asr”, ikindi vakti demektir. Allah (cc) kuşluk vaktine (duha) yemin ettiği gibi günün diğer ucu olan ikindi vaktine de yemin etmiştir. Ayrıca ikindi vaktinin önemini anlatan birçok hadîs-i şerif vardır. İkindi, artık günün sonunun yaklaştığı, insanların işlerini bitirmek için uğraştığı, kazanç veya kayıp hesaplarının yapıldığı bir vakittir ve bu özelliği ile kıyametten önceki, veya ölümden önceki son vakitlere benzemektedir. Artık hüsranda olan veya saadet içerisinde olan insan, hesap vermeye hazırlanmaktadır.
Allah’ın Asra Yemin Etmesinin Müşriklerin O zamanı Boşa Geçirmeleriyle İlgisi Nedir?
Ayrıca cahiliye Araplarının bu vakitte işlerini bitirerek, Kâbe etrafına toplandığı, burada işsiz güçsüz insanların dedikodu ve diğer çeşitli kötü işlere daldığı, bunun neticesinde çeşitli kavga, dövüş ve çirkin neticelerin hasıl olduğu rivayet edilmiştir. Bunun sonucunda Araplar, ikindi vaktinin uğursuzluğuna hükmetmişler. Aslında kendilerinde olan kötülüğü, ikindi vaktine yüklediler. İşte Allah (cc) bu vakte yemin ederek, insanlara onun, Allah’ın (cc) yarattığı şerefli bir varlık olduğunu belirtmiştir.
Üçüncü görüşe göre, “asr” ikindi namazı demektir. Buna delil olarak Bakara sûresinin 238. ayetinde geçen “ve, …orta namaza (ikindi namazına) da devam edin.” emri gösterilmektedir. Hz. Hafsa’nın (ra) Mushaf’ında bu âyetin açıklaması “ikindi namazına (salat il-Asri)” şeklinde geçmektedir. Peygamber Efendimiz (asm) bir hadisinde,
“İkindi namazını kılmayan kimse, sanki çoluk-çocuğunu ve malını-mülkünü kaybetmiştir.” (Buhârî, Mevakit, 14; Müslim, Mesacid, 200, 201) buyurmuştur. İkindi namazı, gündüz vakti kıldığımız en son namaz olduğu için de çok kıymetli bir namazdır. İşte bundan dolayı Allah (cc) ona yemin etmiştir.
Asr, Peygamberimizin Yaşadığı Dönemi İfade Etmesi İle Ne Anlama Gelir?
Dördüncü ve son görüşe göre “asr”, Peygamber Efendimiz (asm)’in yaşadığı zaman dilimidir. Zaman, Hz. Âdem (as)’den Hz. Musa (as)’ya kadar ilk asırlar, Hz. Musa’dan Hz. Peygambere (asm) kadar orta asırlar, Hz. Peygamber’den sonra ise son asırlar (ahir zaman) olarak üçe ayrılmıştır. Hz. Peygamber (asm)’le birlikte İslam tüm insanlara ve cinlere, onları karanlıklardan aydınlıklara çıkarma için gönderilmiştir. Vahiy son defa inmiştir. Ve Allah (cc), “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmet oldunuz.” (Âl-i İmran, 3/110) buyurarak, Peygamberimizin ümmetini övmüştür. İşte bu yüzden, Allah (cc) Peygamber Efendimiz (asm)’in yaşadığı zamana yemin etmiştir.
Sonuç olarak “asr” kelimesi, çeşitli manalara gelen müşterek bir lafızdır. Ve bunlardan birine yönelik kesin bir ipucu bulunmamaktadır. O halde “asr”a bu manaların hepsini verebiliriz.
Kaynaklar:
– Ve’l-Asr Tefsiri, Ahmet Hamdi Akseki.
– Tefsir-i Kebir, Fahruddin Er-Razi.
– Hak Dini Kur’an Dili, Elmalılı Hamdi Yazır.
– Safvetüt tefasir, Muhammed Ali Essabuni.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
KOLONYA, KREM, DEODORANT, PARFÜM GİBİ ALKOL İÇEREN ÜRÜNLERİN KULLANILMASI ABDESTİ BOZAR MI, NAMAZA ZARARI VAR MIDIR?
VANİLİN İÇİNDE ALKOL OLDUĞU SÖYLENİYOR; KULLANMAK HARAM MIDIR?
ŞARAP FABRİKASINA ÜZÜM VEYA ÜZÜM SUYUNU SATMAK CAİZ MİDİR?
HARAM VE TEMİZ OLMAYAN BİR İLACI TEDAVİDE KULLANMAK, JELATİN VE ALKOLLÜ İLAÇLA TEDAVİ HAKKINDA BİLGİ VERİR MİSİNİZ?
YANLIŞLIKLA EDİLEN LAĞV YEMİNİ İÇİN MEZHEPLERİN GÖRÜŞÜ NEDİR?
Yorumlar (0)