İlgili ayetin meali şöyledir: “Sana kitabı indiren O’dur. Onun (Kur’an) bir kısım âyetleri muhkemdir, ki bunlar kitabın esasıdır; diğerleri ise müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak ve onu (kişisel arzularına göre) tevil etmek için ondaki müteşâbihlerin peşine düşerler. Halbuki onun tevilini ancak Allah bilir; bir de ilimde yüksek payeye erişenler. Derler ki: Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır. (Bu inceliği) yalnız aklıselim sahipleri düşünüp anlar.” (Âl-i İmran, 3/7) Bu ayetin ifadesinden “tefsir yapmak caiz olmaz” hükmünü çıkarmak doğru değildir. Muhkem ayetlerden maksat, herkes onları hemen anlar demek değildir. Milyonlarca tefsirin ortada olması bunun delilidir. Muhkem’den maksat “çok fazla muhtemel ve çok derin manalar ihtiva etmeyen, ehl-i ilim tarafından hemen anlaşılabilen ayetler” demektir.
Müteşabih ayetler ise, ilimde “râsıh” olamayan, derinlemesine bir bilgiye sahip olmayan, hatta vehbî ilimden nasibi olmayan alimler tarafından bile anlaşılamayan ayetler demektir. İlgili ayetlerde özellikle “rasih” alimler kavramı kullanılmıştır. Bundan maksat her alimin bunları bilmeyeceği hususu çok açıktır.
Tefsire ihtiyacın olmadığını söylemek, “bir fizik, bir kimya bir astronomi” kitabının yediden yetmişe herkes tarafından rahatlıkla anlaşılacağını iddia etmek gibidir. Kur’an bu ilimleri ders vermek için gönderilmemiş ama, kendi hedefine yürümek, kendi mesajını aktarmak için bu ilimleri de kullandığını inkâr etmek, Kur’an’ı hiç bilmemek manasına gelir.
Tefsir Yapmak İhtiyaç Meselesi midir?
Şunu da yine de vurgulayalım ki, tefsire ihtiyaç olmazsa bile tefsir yapmak yine caizdir. Hayatımız boyunca “ihtiyaç olmadığı halde” yüzlerce açıklamalara imza atmışız, bunlara haram diyebilir miyiz? İslam hukukuna göre, ihtiyacın dışındaki saha haram değil, caizdir; çünkü “Makasıdusşeria”da hükümlerle ilgili şu üç kavram ön plana çıkmaktadır. Zaruriyat, haciyat/ihtiyaç ve tahsiniyat. Bunların ilk ikisi hükümlerin belirlenmesinde esas alınır. Ama sonuncusu da -haram değil- mubah alana sahip bir unsurdur.
“Sana da ey Resulüm bu zikri indirdik ki kendilerine indirileni insanlara açıklayasın. Umulur ki düşünüp anlarlar.” (Nahl, 16/44) mealindeki ayette açıkça belirtildiği üzere, Hz. Peygamber (asm)’in tebliğ yanında bir de teybin/açıklama görevi vardır ve bu açıklama görevi “muhkem-müteşabih” ayırımı yapılmaksızın verilmiştir. Hz. Peygamber (asm)’in bu açıklamalarının hepsi birer tefsirdir. Nitekim, İmam Şafiî gibi pek çok büyük alimlere göre, Efendimiz (asm)’in hadisleri, hayatı ve sünneti, tamamen ayetlerin birer tefsiridir.
Hulasa; Kur’an’ın tefsire ihtiyaç duymadığını söylemek, Allah’ın sonsuz ilmini yansıtan Kur’an’a karşı büyük bir saygısızlıktır, binlerce İslam aliminin tefsir konusundaki cansiperane gayret ve çalışmalarını abesle iştigal olarak değerlendirmek manasına gelir ve ilmin cehaletten farksız olduğunu savunma talihsizliğine düşmektir. Bu ise arş-ı ilahîyi titretecek bir zulüm ve haksızlıktır.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
ORMAN YANGINLARI, SEL GİBİ FELAKETLERLE ALLAH ORADAKİ İNSANLARI İMTİHAN MI EDİYOR?
KİM ÖZÜRSÜZ OLARAK CUMAYI TERK EDERSE BİR DİNAR SADAKA VERSİN, HADİSİNİ AÇIKLAR MISINIZ?
BEN GÜZEL SANATLAR’DA OKUYORUM VE RESİM BÖLÜMÜNDEYİM AMA RESMİN DİNİMİZCE HARAM OLDUĞUNU ÖĞRENDİM. BEN RESMİ TAPMAK İÇİN YAPMIYORUM. BU ŞEKİLDE GÜNAH OLUR MU?
MEVLİD-İ NEBEVİ PEYGAMBERİMİZİN (SAV) DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLAMAK BİDAT MIDIR?
KONUŞMAK ZARAR VERSE BİLE, KONUŞMAMAKTAN DAHA İYİ DEĞİL Mİ?
Yorumlar (0)