Her insan ister ölerek toprağa gömülsün, ister boğularak denizin dibinde kalsın veya yırtıcı bir hayvan karnında bulunsun veya yanarak külü havaya karışsın, mutlaka kabir hayatı geçirecektir. Kabir azabı ve sorgu sual ruha yapılacağı için, kişinin cesedi bulunamayan, kabirde olmasa bile kabir azabı ve sorgu suale tabi olacaktır. Zaten cesetler toprağa gömülse bile, belli bir zaman sonra çürüyebilmektedir. Bu açıdan kabir hayatını, sorgu suali, mükafat veya cezayı toprağa konulan cesede bağlamamak gerekir.
İnsan öldükten sonra, insan ruhu âlem-i berzaha gider. Berzah âleminde kişi sorgu meleklerinin sorularıyla gözünü açar. Yani kabirde sorgu ve suâl insan öldüğü anda başlar. Cesedi bulunamayan veya her ne kadar kabre defnedilmekte geciktirilmiş olsa da, insan ruhu âlem-i berzaha girmiş olur ve olarak sorguyla muhatap olur.
Nitekim bazı faklılıklar olsa da manâ yönünden aynı olan rivayetlerde mü’minin ruhunun ölüm meleği tarafından alınır alınmaz hemen yanında bekleyen rahmet meleklerine verileceği ve onlar tarafından yükseltileceği; kâfir ve kötü kimselerin ruhlarının ise bekleyen azap meleklerine teslim edileceği ve kendisine gök kapılarının açılmayacağı haber verilmiştir. Bu esnada ruh müdrik olarak bakî kaldığından dünya hayatının sona erdiğini ve bedenden ayrıldığını bilir. (bk. Gazzâli, Dürretü’l-Fâhire. v. 311 b; Abdullah Sirâcuddin., el-İman bi Avalimi’l-Ahire, s. 47, Halep, 1977)
Ölüm, ruhun bedenden ayrılma olayıdır. Ölen ruh değil, bedendir. İnsan ise asıl olarak ruh demektir. Beden onun hanesi yahut elbisesi hükmündedir. Elbisenin değişmesiyle, yahut parçalanması, yok almasıyla kişinin varlığına bir zarar gelmez. Bu dünya hayatında bize bu bedeni giydiren ve kainatla olan münasebetimizi böylece kuran Rabbimiz, bizi bu alemden göç ettirdiğinde ruhumuzu bu elbiseden ayırmakta, bu binadan çıkarmaktadır.
Ölüm yokluk değildir. Daha güzel bir âlemin kapısıdır. Nasıl ki, toprak altına giren bir çekirdek, görünüşte ölüyor, çürüyor ve yok oluyor. Fakat gerçekte daha güzel bir hayata geçiş yapıyor. Çekirdek hayatından ağaçlık hayatına geçiyor.
Aynen bunun gibi, ölen bir insan da görünüşte toprağa giriyor, çürüyor ama gerçekte berzah ve kabir âleminde daha mükemmel bir hayata kavuşuyor.
Beden ile ruh, ampul ile elektrik gibidir. Ampul kırılınca elektrik yok olmuyor ve var olmaya devam ediyor. Biz onu görmesek de inanıyoruz ki, elektrik hala mevcuttur. Aynen bunun gibi, insan ölmekle ruh vücuttan çıkıyor; fakat var olmaya devam ediyor. Cenab-ı Allah ruha münasip, daha güzel bir elbise giydirerek, kabir âleminde yaşamını devam ettiriyor.
Bu sebeple Peygamberimiz (asm),
“Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Tirmizî, Kıyamet, 26) buyurarak, kabir hayatının varlığını ve nasıl olacağını bize haber veriyor.
İnsan öldükten sonra kabre konulunca, Münker ve Nekir adında iki melek, kendisine gelerek; “Rabbin kimdir? Peygamberin kimdir? Dinin nedir?” diye sorarlar. İman ve güzel amel sahipleri bu gibi sorulara doğru cevap verirler. Bu gibi ölülere cennet kapıları açılır ve cennet kendilerine gösterilir. Kâfir veya münafık olanlar ise, bu sorulara doğru cevap veremezler. Onlara da cehennem kapıları açılır, oradaki azap kendilerine gösterilir. Müminler nimet içerisinde, sıkıntısız ve huzurlu yaşarken, kâfir ve münâfıklar ise kabirde azap göreceklerdir (bk. ez-Zebîdî, Tecrîdi Sarih, terc. Kamil Miras, Ankara 1985, IV/496 vd.).
Kabir azabının hem rûha, hem de bedene yapılacağı görüşü tercihe şayandır. Ancak bu azabın toprağa konulan bedene değil, bedenden ayrılan ruhun kabir âlemine uygun olarak yeni giydiği latif bedenine azap edilmektedir. Ehl-i sünnete mensup bir topluluk, gül suyunun güle sirâyet ettiği gibi, rûhun da bedene sirâyet eden bir cevher olduğunu söylemişlerdir (Aliyyu’l-Kâri, Fıkh-ı Ekber Şerhi, terc. Y. Vehbi Yavuz, İstanbul 1979, s. 259).
Âyette şöyle buyurulur: “De ki ruh, Rabbimin bildiği bir iştir. Size bu konuda pek az bilgi verilmiştir.” (İsrâ, 17/85).
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Kabir Hakkında En Çok Merak Edilen Sorular:
KABİR AZABININ YA DA NİMETLERİNİN SEBEPLERİ NELERDİR? KABİR AZABI ÇEKMEYECEK OLANLAR KİMLERDİR?
ŞEHİTLER KABİR AZABI ÇEKER Mİ, KUL HAKLARI AFFEDİLİR Mİ, ŞEFAAT HAKLARI VAR MIDIR, CESEDLERİNİN ÇÜRÜMEDİĞİ DOĞRU MU?
AYAKTA İDRAR YAPMANIN GÜNAHI VAR MI? İNSAN ÖLDÜKTEN SONRA KABİR AZABININ AYAKTA İDRAR YAPMAKLA BAŞLAYACAĞI DOĞRU MU?
RUHUMUZ KABİRDEN SONRA HANGİ SAFHALARDAN GEÇİYOR?
BİZLER ÖLDÜKTEN SONRA, KABİR HAYATI NASIL OLACAK VE BİZLER KABİRDE NELERLE KARŞILAŞACAĞIZ?
Yorumlar (0)