Orucun kazası, Ramazan bittikten sonra gelecek Ramazan’a kadardır. Orucun borcunu ödemek için kazada acele etmek menduptur. Hemen yapılamayan her ibadetin kazasına azmetmek vaciptir.

Ayrıca ikinci Ramazan’ın vaktinin girmesine, tutulmayan oruçlar sığacak kadar bir zaman kaldığı zaman, kaza etmede acele etmek vaciptir.

Bununla birlikte Şafiîler, bir kimse şer’i bir özür sahibi olmaksızın orucun zamanında, Ramazan’da tutmamışsa bunu acele olarak kaza etmesi gerektiği düşüncesindedirler. Üzerinde Ramazan’a ait kaza borcu bulunan kimsenin nafile oruç tutması mekruhtur.

Fakat bir kimse kazayı yapmadığı halde ikinci Ramazan gelip çatarsa, cumhura göre girmiş bulunan Ramazan çıktıktan sonra, bu kişiye hem kaza hem de fidye lazım gelir.

Hanefilere göre, geciktirme ister bir özür sebebiyle olsun ister olmasın bu kişiye fidye gerekmez. Şafiilere göre, yılların tekrarlanması ile fidye de tekrarlanır. (bk. Vehbe Zuhayli, İsl.Fık.Ans., III/206)

“Her Kim, Geçen Ramazan’dan Borcu Varken Yeni Ramazan’a Ulaşırsa, Ondan (Bu Yeni) Oruç Kabul Olunmaz.” Hadisine Göre, Oruç Borcu Olanlar Ramazan Orucunu Tutar mı?

İbn Hanbel’de bu hadis vardır. Hadisin tamamı şöyledir:

“Her kim, geçen Ramazandan borcu varken, yeni Ramazana ulaşırsa, ondan (bu yeni) oruç kabul olunmaz. Kim de, üzerinde Ramazan borcu olduğu halde -onu kaza etmediği sürece- tuttuğu nafile oruçları da kabul olmaz.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned 2/352)

Heysemî, bu hadisin hasen olduğunu söylemiştir. (bk. Mecmau’z-Zevaid, 3/179).

Heysemî, “Taberanî el-Evsat’ta bu hadisi kısaca nakletmiştir.” (a.g.y) demesine rağmen, biz Taberanî’de bu anlamda bir hadise rastlayamadık. Orada bulunan buna en yakın hadis; “Kim Ramazan ayına ulaşır da oruç tutmazsa şekavete / mutsuzluğa / sıkıntıya düşmüş olur.” mealindeki hadis rivayetidir ki, konumuzla bir ilgisi yoktur.

Hanefilerin dışındaki âlimlerin cumhuruna göre, geçen Ramazandan borcu olduğu halde, yeni Ramazana ulaşan kimse, mevcut Ramazan orucunu tuttuktan sonra, eskiden kalma orucunu kaza eder. Ve -ikinci Ramazana kadar geciktirdiği için- kefaret/fidye de verir. Hanefilere göre, bu geciktirme mazeretsiz olsun olmasın, kefaret/fidye vermez. (bk. el-Bedai’-şamile-, 4/281; V. Zuhaylî, 2/680)

Şafiilere göre kişinin tutmadığı kaza borcu üzerinden kaç Ramazan geçerse -kaza ile birlikte- geçen yılların sayısı kadar fidye vermesi gerekir. (Nevevî, el-Mecmu, 6/364; el-Minhac/es-Siracu’l-Vahhac, 144-145; Zuhaylî, a.g.e)

Şafiilere göre, farz oruç borcu olan kimsenin nafile/sünnet oruç tutması mekruhtur. (a.g.e) Hanefilere göre ise, mekruh değildir. (el-Bedai’-şamile-, 4/281) Hanefî ve Şafiilerin bu görüşü namaz konusundaki görüşleriyle örtüşmektedir.

Bu açıklamalar gösteriyor ki, İslam alimleri bu gibi hadisleri farklı değerlendirmişlerdir. Hatta, ilgili fıkıh kaynaklarında bu hadisin delil olarak kullanıldığına da rastlayamadık.

İlgili hadisi, oruç borcunu mazeretsiz olduğu halde tutmayanları kınamak ve kaza oruçları varsa bunları en kısa zamanda tutmaya teşvik olarak değerlendirmek uygun olur. Ayrıca böyle kimseler, yeni tutacakları oruçlarının sorumluğundan kurtulsalar ve sevaplarını alsalar bile, -üzerlerinde farz oruç borçları olduğu için- hiç oruç borcu olmayanlara göre daha az sevap alacağı şeklinde yorumlamak mümkündür.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.

Bazı Merak Edilen Sorular:

BİR KIZ VEYA BİR ERKEK ALEVÎ BİRİYLE EVLENEBİLİR Mİ?

KENDİNİ BEĞENDİRMEYE ÇALIŞMAK GÜNAH MIDIR?

ALKOL SATAN MARKETLERDE ÇALIŞMAK CAİZ MİDİR?

KADIN, ERKEK KARIŞIK BİR ORTAMDA İŞ ÇALIŞMAK HARAM MIDIR?

DERSLERİMİZDE BAŞARILI OLMAK İÇİN NASIL DUA ETMELİYİZ?