a) Kutu’l-Kulub kitabında, kimsenin adı verilmeden şu bilgiye yer verilmiştir: “Rivayete göre (selef-i salihin) diyorlardı ki: “Biz bir harama girme endişesiyle yetmiş helali terk ederdik.” (Ebu Talib el-Mekki, Kutu’l-Kulub, 2/434)

İnternette var olduğu bildirilen İbn Abidin’de böyle bir ifadeye rastlayamadık.

b) Hadiste ifade edildiği gibi, “Helal bellidir, haram da bellidir. Bu ikisinin arasında ise bazı şüpheli şeyler var ki, kim onlardan uzak durursa dinini ve ırzını/şerefini korumuş olur…” (Buhari, İman, 39; Müslim, Müsakat, 109)

İmam Gazali, verayı/takvayı dört kısma ayırır:

Birincisi: Kişiyi adalet vasfından düşürmeyen mertebesidir ki, açıkça haram olduğu bilinen şeylerden uzak durmaktır.

İkincisi: Şüpheli (haram olma ihtimali olan) şeylerden uzaklaşmaktır ki, salih kimselerin takvasıdır.

Üçüncüsü: Harama girme endişesiyle, korkusuyla bazı helal şeylerden uzak durmaktır ki, bu da müttaki/takva sahibi kimselerin takvasıdır.

Dördüncüsü: Allah’tan başka her şeyi kalbinden çıkarıp atmaktır ki, bu da sıddıkların takvasıdır (İhyau’l-Ulum, 2/96).

Bediüzzaman Hazretlerinin geçimle ilgili bu asra bakan bir mütalaası şöyledir:

“İkincisi: Rızk-ı mecazîdir ki, sû’-i istimalât ile hacat-ı gayr-ı zaruriye hacat-ı zaruriye hükmüne geçip, görenek belasıyla tiryaki olup, terk edemiyor.”

“İşte bu rızk, taahhüd-ü Rabbanî altında olmadığı için; bu rızkı tahsil etmek, hususan bu zamanda çok pahalıdır. Başta izzetini feda edip zilleti kabul etmek, bazan alçak insanların ayaklarını öpmek kadar manen bir dilencilik vaziyetine düşmek, bazan hayat-ı ebediyesinin nuru olan mukaddesat-ı diniyesini feda etmek suretiyle o bereketsiz menhus malı alır.”

“ bu fakr u zaruret zamanında, aç ve muhtaç olanların elemlerinden ehl-i vicdana rikkat-i cinsiye vasıtasıyla gelen teellüm; o gayr-ı meşru bir surette kazandığı para ile aldığı lezzeti, vicdanı varsa acılaştırıyor. Böyle acib bir zamanda, şübheli mallarda, zaruret derecesinde iktifa etmek lâzımdır.” (bk. Lem’alar, On Dokuzuncu Lem’a, s. 142).

Özetle: Haramdan kaçındığı gibi, şüpheli mallardan da mutlaka kaçınmak gerekir. Yoksa hadislerde ifade edildiği gibi, “Girilmesi yasak bir alanın etrafında dolaşan sürünün bir gün oraya girmesi” kaçınılmaz olduğu gibi, haramın etrafında dolaşanlar da bir gün kendilerini haramın içinde bulurlar.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.

Haram-Helal Hakkında En Çok Merak Edilen Sorular:

VANİLİN İÇİNDE ALKOL OLDUĞU SÖYLENİYOR; KULLANMAK HARAM MIDIR?

ENERJİ VEREN İÇECEKLERİ, MALT İÇECEKLERİ İÇMEK HELAL MİDİR?

TORPİL YAPARAK İŞE GİRENİN KAZANCI HARAM MIDIR?

BABANIN HARAM KAZANCINDAN VEYA HARAM MİRASTAN ÇOCUKLARI FAYDALANABİLİR Mİ?

NİŞAN ATMANIN GÜNAHI VAR MIDIR? VEBAL ALTINDA KALIR MIYIZ? KARŞI TARAFTAN HELALLİK İSTEDİM AMA HELAL ETMEDİ…