Öncelikle şunu ifade edelim ki, büyük günah işleyen müminler kafir olmazlar; ancak önemsenmeyen günahlar adım adım kalbin katılaşmasına ve iman nurunun çıkmasına neden olabilir.
“Günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra ta nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir manevî yılan olarak kalbi ısırıyor.”
“Meselâ: Utandıracak bir günahı gizli işleyen bir adam, başkasının ıttılaından çok hicab ettiği zaman, melaike ve ruhaniyatın vücudu ona çok ağır geliyor. Küçük bir emare ile onları inkâr etmek arzu ediyor.” (bk. Lem’alar, s. 9)
Keza, sürekli işlediği günahlar sebebiyle kişide, cehennemi, hatta Allah’ı inkar arzusu uyanabilir. En ufak bir emare ile bu inkara cüret edebilir.
“Hayır hayır, öyle değil. Aksine onların işlediği günahlar kalplerinin üzerine pas olmuştur.” (Mutaffifin, 83/14) mealindeki ayette ifade edildiği üzere, günahlardan meydana gelen kalbin paslanması -eğer tövbe ve istiğfar cilasıyla temizlenmezse-, öyle katılaşmış bir hale gelir ki, temizlenme kabiliyetini kaybeder. (bk. a.g.y)
Böylece iman hakikatlerinin içine ışık vermesi mümkün olmadığı gibi, içerideki fasıklık kirini dışarıya akıtmak da mümkün değildir. Artık bundan böyle fısk-u fücur yoluyla küfre götüren bir yol açılmıştır.
“Kul bir günah işlediğinde kalbine siyah bir nükte / leke oluşur. O günahtan vazgeçer, tövbe-istiğfar ederse, kalbi cilalanmış olup temizlenir. Eğer tekrar günaha dönerse / yine günah işlerse, bu siyah leke daha da fazlalaşır ve (günahların işlenmesine paralel olarak) kalbin tamamını sarmaya başlar. İşte Kur’an’da söz konusu edilen ‘Hayır hayır, öyle değil. Aksine onların işlediği günahlar kalplerinin üzerine pas olmuştur.’ (Mutaffifin, 83/14) mealindeki ayette bu hususa işaret edilmiştir.” (bk. Müslim, İmân, 231; Tirmizî, Tefsîr, 75)
İşte bu hadiste de müminleri küfre götüren yolun günahlarda ısrar etmek olduğuna işaret edilmiştir.
Peygamber Efendimiz (asm) diğer bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Bazı kimseler ya cuma namazını terketmekten vazgeçerler yahut Allah kalblerine öyle mühür vurur ki, artık bundan böyle gafillerden olurlar.” (Müslim, Cuma 40)
Hadisteki “gafiller”den maksat, hak ile batılı birbirinden fark edemeyecek kadar gaflete düşerler. İman ile küfür yolunu karıştırırlar (bk. Sübülü’s-Selam, 2/45).
Bununla beraber, ölüm gelmeden önce tövbe kapısı her zaman açıktır, Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez, kişi tövbe ederse ve tövbesinde de durursa, Allah bütün günahlarını bağışlar:
“Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar.” (Zümer, 39/53).
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
BİRİSİNİN ÖLMESİ İÇİN BEDDUA ETMEK KUL HAKKINA GİRER Mİ?
KUL HAKKINI HELAL ETMENİN ÖNEMİ NEDİR?
ZİNA YAPAN KİMSENİN KUL HAKKINDAN KURTULMASI İÇİN HELALLİK ALMASI GEREKİR Mİ?
ERKEK HANIMINA SİNİRLE “BOŞ OL” DESE SONRASINDA TÖVBE ETSE YİNEDE NİKAH DÜŞMÜŞ OLUR MU?
İMANIMIZI ZEDELEYİCİ BİR ŞEY YAPTIK DİYELİM; TÖVBE ETTİK. TÖVBEDEN SONRA AYRICA KELİME-İ ŞEHADET GETİRMELİ MİYİZ, YOKSA ZATEN TÖVBE EDİNCE İMANIMIZ GERİ GELİR Mİ?
Yorumlar (0)