“Cenin kırk günlük olunca Allah (cc) bir meleği dört kelimeyle gönderir: (Bu melek) rızkını, ecelini, amelini, şaki veya said olacağını yazar, sonra ona (cenin)’e ruh üflenir ve kaderi yazılır.” Bu hadîsi, Buhârî meleklerin me’mûr oldukları hilkat vazifelerine dâir açtığı bir babında rivayet etmiştir. Hadîsin metninde Resûlullâh’ın kelâmı (şaki ve saîd) kelimeleriyle nihayet buluyor. Ondan alt tarafı râvî Abdullah Ibn-i Mes’ûd’a aittir. Buhârî metninde ikisi arası fasl edilmediğinden hepsi Peygamber Efendimiz (asm)’in kelâmıdır, sanılıyor. Bu zannı, hadîsin diğer bir rivayet tarikında vârid olması izâle etmiş, bu da tercememizde gösterilmiştir.
Beşerin hilkat-i atvârı Kur’ân-ı Mübîn’de Mü’minûn Sûresi’nin 12-14′ üncü âyetlerinde beyân buyurulmuştur ki, mealleri şöyledir:
“And olsun ki, biz insanı çamurdan (tasfiye edilmiş) bir Sülâleden (gıda olarak insan uzviyetine temessül eden bir maddeden) yarattık. Sonra o Sülâleyi, (o insan nesline temessül eden maddeyi) metanetli bir karargâhta, (aldığını muhafaza eden kuvvetli ana rahminde) Nutfe, (menî içinde bir tohum) kıldık. Sonra Nutfeyi, (o insan tohumunu) Alâka, (yapışkan ve pıhtı bir kan hâlinde) yarattık. Müteakiben o Alâkayı mudga (bir çiğnem et) hâline koyduk. Arkasından mudga kemik, (İnsan iskeleti) hâlinde yarattık. Ardı sıra bu kemik (den iskelet) e bir et giydirdik. Sonra bu (hilkat atvârının son şekli) ni bir başka yaradış (olan iradesiyle, ruhiyle, bedenî cihaz ve kuvâsi) le (ahsen-i takvimde) bir hilkat neşeti verdik. Bu cihetle Allah, hâlık (farz olunan) ların fevkinde güzel yaratmakla yüceldi.”
İnsan denilen bu hilkat garibesini Allah; bir anda yaratmak kudretini hâiz iken Allah’ın onu tabiî şeklini alıncaya kadar birtakım tavırlara, kanunî tahavvüllere tâbi tutmasında hiç şüphesiz husûsî ve umûmî birtakım menfaatler, hikmetler vardır. Husûsî menfaatlerden bir mühimi anaya âit olanıdır ki; Allah, o nevzadı ana karnında defaten yaratmış olsaydı, ana mu’tadı olmayan bir yükü karnında taşımak zorunda kalacak ve belki de helakine sebep olacaktı. Hilkat etvâriyle te’mîn edilen mümârese sayesinde bu mahzur önlenmiş oluyor. Umûmî olan hikmet ve menfaatte Allah’ın kudretini ve insanlara mebâdî-i hilkatte başlayan ni’metini izhâr etmesidir.
Bu rivayetine göre; insanoğlu ana karnında aleka, mudğa gibi hilkat atvârını tamamlayıp yüz yirmi günlük tekâmül tahavvülü geçirdikten sonra Allâh Teâlâ bir melek göndererek onun işini, rızkını, ecelini, şakî veya saîd olduğunu yazdırıp sonra ona (cenin)‘e ruh nefh olunur.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
TECAVÜZE UĞRAMA VEYA ÇOCUĞUN SAKAT DOĞMA RİSKİ DURUMUNDA KÜRTAJLA ÇOCUĞU ALMAK CAİZ MİDİR?
ASR SURESİ’NDEKİ ”İNSAN GERÇEKTEN ZARAR İÇİNDEDİR.” AYETİNDE GEÇEN “İNSAN” KİMDİR VE “ZARAR” DAN MAKSAT NEDİR?
ERKEK VE KADINLARDA KESİLMESİ, CIMBIZLA ALINMASI CAİZ OLAN VE OLMAYAN KILLAR VE TÜYLER NELERDİR? ETEK VE KOLTUK ALTI KILLARI KAÇ GÜNDE BİR ALINMALIDIR?
BU ZAMANDA EN BÜYÜK CİHAD NEDİR? MANEVİ CİHAD NEDİR?
ORMAN YANGINLARI, SEL GİBİ FELAKETLERLE ALLAH ORADAKİ İNSANLARI İMTİHAN MI EDİYOR?
Yorumlar (0)