Birinci olarak, Allah ’ın bizim için var olması ile kendine özgü varlığı farklı konulardır.
Yaratılmış ve yapılmış varlıklar olarak bizler kendi varlığımızı tıpkı bizim gibi önceden yokken sonra açığa çıkan yani; yaratılan ve yapılan diğer varlıklara atfedemeyiz. Tıpkı sayıların arasındaki sıra düzeni ilişkisini onların hepsinin varlıklarının dayandığı “1” sayısına tercih edemeyeceğimiz gibi, varlıkların arasındaki zamansal ilişkileri de onların varlıklarının gerçekteki nedeni sayamayız.
Bu nedenle tüm varlık için bir asıl varoluşa ve bu varoluşun var ediciliğine gereksinim duyarız.
Başının Sonunun Olmadığını Biliyoruz, Fakat Akıl Erdiremiyoruz Niçin?
Aklımız bu evrende olan gerçekliğe uygun bir algıya sahiptir; ancak Allah’ın kendine özgü varlığı ise bizim için bilinmez bir meçhuldür. Başlangıç ve sonun olmaması bizim zaten akıl yürütme ile ulaştığımız bir sonuçtur.
Akıl burada ulaşacağı sınırı bize gösterir; ancak başlangıcı ve sonu olan varlıklar olarak “Bu nasıl bir şeydir?” diye sormaya kalktığımızda cevap alamayacağımız açıktır.
Bu durumda aklın ulaştığı bu sınırlardan sonra vahye teslim olmak gerekmektedir.
İşte Allah Teala bu akla dayalı çıkarımımız cevapsız kalmasın ve bu nedenle sahipsiz bir boşluk içinde kendimizi heder etmeyelim diye, bizlere merhameten kendi münezzeh ve mükemmel var oluşunu bizim sınırlı dünyamıza yöneltmektedir. Bizim bu en temel ihtiyacımıza cevap vermektedir.
Bu tenezzülünü de yarattığı varlıklarına karşı bir borç olarak değerlendirmekte ve bu ilişkinin adını “din-islam” olarak koymaktadır. Allah’ın katındaki bizim hakkımız İslam’dır.
İkinci olarak ise; Kur’an Allah Teala’nın gözle (basar) algılanamayacağını, akıl ile de kavranamayacağını açıkça ifade ediyor. Bu dünyada hiçbir kimse tarafından görülmemiş ve dünyada görülemeyecek olan bir varlığın, gözle görülen; mesela kırmızı bir elma gibi tasavvur ve tahayyül edilememesi gayet normaldir. Eğer insanoğlu zihninde, hayalinde bir Allah tasavvur ve tahayyül ederse, Allah’ı bundan (hayalinde O’na verdiği şekilden, suretten) tenzih etmesi, “Haşa Allah bu değildir, O, tasavvur edilemez, herhangi bir şekle sokulamaz.” demesi gerekir.
Allah’a iman, gayba (görülemeyene) imanın başında gelir. Bir şeyin varlığını bilmek ve ona inanmak başkadır, onu görmek, görmeden tasavvur etmek başkadır; “İkincisi olmuyor diye birincisi de olmaz.” denemez, birincisi ikincisini zorunlu kılmaz; yani var olan her şeyin görülmesi gerekmez.
Biz, evrenin ve evrende olanların, dünyaya ve onun da içinde yer aldığı galaksiye nisbetle çok daha büyük olduğunu biliyor ve buna inanıyoruz; ama o galaksilerin tamamını görmüyoruz. Biz aklımızın olduğunu biliyor ve buna inanıyoruz, ama onu görmüyoruz ve tasavvur da edemiyoruz. Aklın işlevine, eserine bakarak onun var olduğunu biliyor ve ona inanıyoruz.
İşte bunun gibi kendimize ve çevremize bakıp bunların üzerinde düşününce de Allah’a ulaşıyoruz; yani bütün bunlar yaratan ve yöneten bir varlığın olması gerektiği sonucunu çıkarıyoruz. Bu varlığın niteliklerini kısmen aklımızla buluyoruz, ama bu konuda akıl yeterli olmuyor. Nitelikleri doğru ve tam olarak öğrenebilmek için Allah’ın açıklamasına ihtiyaç duyuyoruz. Bu açıklama da vahiy yoluyla yapılıyor.
İnsan bir kere Allah’a iman ettikten sonra bu imanın bilgi imanını geçip, “bir şeyi görerek, hatta bir şey olarak ona inanma” kesinliğine ulaşabilmesi için tefekkür ve ibadete devam etmek gerekiyor. Tefekkür ve ibadet sonunda, yine görmeden öyle bir Allah inancına ulaşılıyor ki, bu imanın sahibi gördüklerinden şüphe ediyor da Allah’ın varlığından şüphe etmiyor.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
ALLAH NEDEN HERKESLE KİŞİSEL OLARAK KONUŞMUYOR, MESAJINI İLETMİYOR?
PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV) NEDEN SON PEYGAMBERDİR, HİKMETİ NEDİR?
ALLAH, İNSANLARI VE CİNLERİ KENDİNİ TANITMAK İSTEDİĞİ İÇİN Mİ YARATTI; YOKSA PEYGAMBER EFENDİMİZ YÜZÜ SUYU HÜRMETİNE Mİ YARATTI?
BİR HRİSTİYAN YA DA YAHUDİ, PEYGAMBERİMİZE İNANIP DA KENDİ DİNİNDE KALMAK, KENDİ DİNİNİN VECİBELERİNİ YERİNE GETİRMEK İSTERSE DURUMU NE OLUR?
PEYGAMBERİMİZ (SAV) BAZI HADİSLERİNDE NEDEN KENDİNİ ÖVMÜŞTÜR?
Yorumlar (0)