Hz. Fatıma’nın diğer Müslüman kadınlardan daha farklı bir tesettürü olduğunu bilemiyoruz ve olduğunu da düşünmüyoruz; çünkü,
“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına cilbablarını (örtülerini) üzerlerine almalarını söyle. Onların (hür kadın oldukları şeklinde) tanınmaları ve incitilmemeleri için en elverişli olan budur.” (Ahzab, 33/59) mealindeki ayetin emri istisnasız bütün mümin kadınlaradır.
Ayette yer alan “cilbab”ın nasıl bir örtü olduğu konusunda farklı yorumlar vardır.
İbn Mesud ve Hasan Basri’nin görüşüne göre, cilbab, rida demektir. İbn Cübeyr’e göre, cilbab, kına’a demektir. Kutrub’un görüşüne göre, cilbab kadının normal elbiselerin üzerinde giydiği herhangi bir örtü anlamına gelir (Maverdi, İlgili ayetin tefsiri).
İbn Kesir’in bildirdiğine göre, İbn Mesud, Übeyde, Katade, Hasan-ı Basri, Said b. Cübeyr, İbrahim Nehaî, Ata el-Horasanî ve daha başka alimlere göre “cilbab”, normal hımar denilen başörtünün üzerine örttükleri rida denilen bir örtüdür (İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri).
Elmalılı Hamdi yazır da cilbabın farklı algılamalarıyla ilgili şunları belirtmiştir:
CİLBAB: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır. “Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir.”, “Tepeden tırnağa örten giysidir.”, “Kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir.” “Çarşaf ve peçedir.” (Elmalılı, ilgili ayetin tefsiri).
Ayette yer alan örtünün ölçüsünün ne olduğu konusunda farklı görüşler vardır.
Ubeyde es-Selmanî’nin başını çektiği bazı alimlere göre, böyle bir örtünün ölçüsü, bir göz hariç bütün bedeni örtmektir. İkrime’nin başını çektiği diğer bazı alimlere göre ise, başörtünün üzerinde bağlayarak yakayı örtecek şekilde örtünmektir (bk. Maverdi, a.y).
Müslüman kadının çarşaf giymesi azimettir, pardösü giymesi ruhsattır.
Özetle denilebilir ki, cilbab, kadınların dışarıya çıktıklarında normal elbisenin üstünde giymeleri emredilen bir dış örtüdür.
Diğer bir ifadeyle, cilbab, Müslüman kadını baştan aşağı örten çarşaf, ferâce ve çâr gibi bir dış kıyafettir yani, gerek Medine döneminde gerek daha sonraki dönemlerde mümin kadınların evden dışarıya çıktıkları vakit üstlerine giydikleri bol ve geniş bir örtü olup, onları tanınmayacak şekilde örten bir nevi çarşaf demektir.
Cilbab, mümin kadınların Allah’ın tesettür emrine uymak için giydikleri dış örtünün Kur’an-ı Kerîm’deki adıdır.
Bu örtünün yüz dahil, bir göz hariç bütün bedeni örten bir elbise olduğunu söyleyenlerin yanında, Nur suresinin 31. ayetindeki,
“Mümin kadınlara söyle, gözlerini (harama karşı) yumsunlar, ırzlarını korusunlar. Görünmesi zaruri olanlar hariç ziynetlerini göstermesinler. Baş örtülerini yakalarının üzerine sarksınlar.”
mealindeki ifadeleri de göz önünde bulundurarak, bir fitne tehlikesi olmadığı sürece, kadınların yüz ve ellerini örtmeyebileceklerini söyleyen alimler de vardır.
İşin azimet yönü, çarşaf veya çarşaf gibi bir elbise giymek ve peçe takmaktır. Ruhsat yönü, ise fitne olmadığı zamanlarda el ve yüz açık kalacak şekilde geniş bir pardösü, manto giymektir.
Fitne zamanında yüzün kapatılması gerektiği hususu alimlerin ittifak ettiği bir konudur. Fakat bu fitneden maksat, kadın ile erkek arasında gayrimeşru ilişkiye zemin hazırlayacak bir ortamdır. Yoksa sadece ahir zaman fitnesi değildir; çünkü, bu fitne işi her zaman söz konusu olabilir. İslam’da “halvet”in haram kılınmasının sebebi de budur.
Bu açıdan bakıldığı zaman, bin sene önce, kırsal kesimlerde yaşayanların fitne tehlikesi, şimdiki sosyal hayatın halvetten uzak şartlarının oluşturduğu şehir ortamından daha fazla olabilir.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
KADININ NAMAZDA ERKEĞİN HİZASINDA OLMASI, ERKEĞİN NAMAZINI BOZAR MI?
KIZ ÇOCUKLARININ, KIZ-ERKEK KARIŞIK EĞİTİM VEREN BİR OKULA GİTMESİ CAİZ Mİ?
KÜRTAJ OLMUŞ KADIN LOHUSA HÜKMÜNDE MİDİR?
BAŞKA DİNLERE AİT İLAHİLERİ DİNLEMEK CAİZ Mİ?
EŞCİNSELLİK NEDEN YASAK?
Yorumlar (0)