Allah’ta ruh; yani Allah’ın insana “ruhundan üflemesi” ifadesi, kuşkusuz, ona hayat, bilinç ve duyarlık, yani bir can bahşettiğini dile getiren mecazî bir ifadedir. Diğer mahluklar gibi Allah tarafından yaratılmış olan “RUH”un Allah’a isnat/izafe edilmesiyle, Hz. Âdem (a.s.)’ın şerefli oluşuna, ana unsurunun güzelliğine, ana maddesinin temizliğine işaret edilmektedir.
Bir padişahın muhatabını şereflendirmek için “Benim kalemimle yaz; benim defterimde yaz” şeklinde kullandığı ifadeden “Kalem ile defterin” padişahın bir paçası olduğu yorumu çıkarılamayacağı gibi, “Ruhumdan üfledim” ifadesinden de “Allah’ta ruh” meselesini, ruhun Allah’ın bir parçası olduğu şekliyle düşünmemek gerekir.
Nitekim, şu ayette yer alan ve alimlerin ittifakıyla Hz. Cebaril (as)’i ifade eden “Ruh” kelimesi de söz konusu meleği şereflendirmek için Allah’a izafe edilmiştir:
“Onlarla kendisi arasına bir perde gerdi. Biz de ona Ruhumuzu gönderdik de, ona kusursuz, mükemmel bir insan şeklinde görünüverdi.” (Meryem, 19/17).
Onun için ‘ruh’un Allah’a izafeten “Ruhî = ruhum, ruhihî = ruhu, ruhuna/ruhana/ruhina = ruhumuz” şeklinde tamlama formunda kullanılması, Kur’an’da kullanılan beytullah = Allah’ın evi, nâketullah = Allah’ın devesi, ibâdullah = Allah’ın kulları, eyyâmullah = Allah’ın günleri, azâbullah = Allah’ın azabı, gadabullah = Allah’ın gazabı, arzullah = Allah’ın arzı, rasulullah = Allah’ın elçisi, kitabullah = Allah’ın kitabı, kelâmullah = Allah’ın kelamı, abdullah = Allah’ın kulu vb. kullanışlardan farksızdır. Allah ismi ile tamlama yapan bu şeyler nasıl ki Allah’ın kendisi veya parçası değilse, onun yerini tutan zamirle tamlama formunda kullanılan ruh da Allah’ın kendisi veya parçası değildir. Allah, sahip olduğu diğer şeyleri kendisine nispet ettiği gibi, ruhu da kendisine nispet ederek tamlama şeklinde kullanmaktadır. Bunları Allah verdiği gibi kendisine nispet ettiği ruhu da O vermiştir. Ruhu’l-Kuds/ Kutsalın Ruhu tamlaması da aynı şekildedir.
Onun için gerek Kur’an’da gerekse hadislerde kullanılan ‘ruh’ kelimesi, Allah’ın kendisi anlamında değil, verdiği yahut yarattığı şeylerden ‘ruh’ adını taşıyan varlık, yahut Cebrail (as) ve vahiy anlamındadır (bk. Ruh Kavramının Kur’an’daki Karşılığı, İbrahim Sarmış, Haksöz Dergisi – Sayı: 192 – Mart 07).
“Rivayete göre Hristiyan büyüklerinden biri, Kur’an okuyan bir kişinin, “İsa, Allah’ın Meryem’e kelimesi ve O’ndan bir ruhtur.” (Nisa, 4/171) ayetini okurken dinlemiş, bunun üzerine “Ayet, İsa’nın Allah’ın Meryem’e kelimesi ve Allah’tan bir parça olduğunu gösteriyor.” demiştir. Orada bulunanlar arasında olan Hasan b. Ali b. Vafi, Hristiyan’ın bu iddiasına şu cevabı vermiştir:
“Allah, göklerde olanların, yerde olanların hepsini, kendisinden sizin buyruğunuz altına vermiştir.” (Casiye, 45/13)
buyurmuştur. Eğer ‘O’ndan bir ruh’ sözünden İsa’nın Allah’tan bir parça olması gerekiyorsa, göklerde ve yerde kendisinden olan her şeyin de ondan bir parça olması gerekir, halbuki bunu söyleyen kimse yoktur. Onun için bu sözden maksat, olsa olsa onun yarattığı şeylerdir.’ demiştir.” (Ahmed Davudoğlu, Sahihi Müslim Tercüme ve Şerhi, 1/218).
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
RUH BİR VARLIK MIDIR?
İMAN ETMEKLE, KALBİ VE RUHİ ELEM VE IZDIRAPLARDAN NASIL KURTULURUZ?
ÖLENİN RUHU DÜNYAYLA İRTİBAT KURABİLİR Mİ?
RUHSAL DENGESİNİ KAYBEDEN KİŞİ İMTİHANDA MIDIR?
PEYGAMBERLER CENNETE GİRMEK İÇİN KIYAMET GÜNÜNÜ MÜ BEKLEMEKTEDİR, YOKSA ÖLÜNCE RUHLARI CENNETE GİRER Mİ?
Yorumlar (0)