Mevlid, genellikle Resûlullah’ın doğum günü yıldönümlerinde belli makam ve tegannilerle okunan övgü, gazel ve kasîdelerdir. Övgüde haddi aşan sözler ihtiva etmedikten sonra, aslı itibari ile, Allah’ın (c.c.) övdüğü bir zatı övme demek olacağından, güzeldir. Ka’b b. Züheyr meşhur “Bânet su’âd”ı Resûlullah zamanında yazmış ve onu övmüştür, kendilerinden de iltifat görmüştür. Yine Bûsirî’nin meşhur “Bürde”si bu kabildendir. Nihayet bizde okunan ve en meşhur mevlid kasîdesi haline gelen Süleyman Çelebi`nin “Vesîletü’n-Necât”i da bunlardan biridir. Rasûlullah’ı çok gerçekçi, içten ve güzel övmüştür. Birçok faydalı bilgiler, sufiyane nükteler ve öğütler içermektedir.
İbn Hacer al-Askalanide, mevlid hakkında şöyle diyor: “Asr-ı Saadette ve selef-i salihin zamanında hiç kimse mevlid merasimi tertip etmemiştir. Hicretten üç asır sonra ihdas edilmiştir. Mevlid’in iyi tarafları vardır. İyi tarafları yapılırsa bid’at-ı hasenedir. Yoksa bid’at-ı seyyi’edir. Mevlid’in meşru’iyetine dair güçlü bir vesika buldum: Buhari ile Müslim’de sabit olmuştur ki, Peygamber (sav), Medine’ye geldiğinde Yahudilerin aşure günü oruç tuttuklarını gördü, onlara oruç tutmalarının sebebini sorunca şöyle dediler: Bugün Allah’ın Firavunu denizde boğduğu ve Musa’yı kurtardığı bir gündür. Bunun için Allah’a şükür eder ve oruç tutarız. Bunun üzerine Peygamber (sav) buyurdu ki: “Biz Musa’ya daha yakınız.” Bundan anlaşılıyor ki böyle bir günde Allah’a şükür etmek tam yerindedir.
Ancak mevlid, sonraları resmî bir merasim halini almış ve Mısır’daki Şiî Fâtimiler devrinde, ilk defa bu özellikte uygulanmaya başlanmıştır. Hattâ onlar Hz. Ali, Fatıma ve devrin halifesi adına da mevlid okutur olmuşlardır. Mevlit, Osmanlılar’da da 4. Murad devrinden itibaren, teşrifatlarda resmen yer aldı. (İA. Mevlid md.) Böylece asıl gayesinden yavaş yavaş uzaklaşarak bid’atleşmeye ve bid’atler içermeye başladı. Derken bu bid’atlar, günümüzde olduğu gibi, doruk noktasına ulaştı. Buna göre mevlid, güzel ve sevap bir uygulama da olabilir, bir bid’at ve günah olarak da icra edilebilir.
Güzel bir davranış olabilmesi için;
1. Dînî bir emir ve merasim görülmezse, yani dinimizde böyle bir ibadet şekli vardır gibi yanlış bir kanaat beslenmezse,
2. Kadın erkek bir yerde mevlit okutulmazsa
3. Mahremliğe dikkat edilirse, kadınlar yabancı erkeklere süslü ve kokulu halde gözükmezse,
4. İsraf ve benzeri haramlardan kaçınılırsa,
5. Mevlit toplantısı çeşit çeşit börek, çörek, pasta ve ev eşyaları ile bir gösteriş halini almaz, böylece fakirlerin gıpta damarlarını kabartıp onları hasetliğe zorlamaz sadelikte olursa,
6. Sırf Rasûlullah’ı övme, tanıtma, mevlidin içerdiği öğütleri başkalarına duyurma, güzel tegannilerle gönülleri yumuşatma, onlara Rasûlüllah sevgisini aşılama, İslâma ısındırma maksadıyla yapılırsa,
7. Bu vesile ile bir araya toplanıp gelenlere Kur’an, hâdîs ve ilmihal bilgileri aktarılırsa,
8. Mevlid, bu işi meslek haline getirmiş ve ücretle okuyan profesyonel artistlere değil de, okuduğu ile kendisi dahi etkilenen maneviyatlı kimselere okutulursa… güzel bir davranış haline getirilmiş olur.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
KANDİL (MÜBAREK GÜN VE GECELERİN) KUTLAMALARI BİD’AT MIDIR?
KANDİL NEDİR? İSLAM’DA VAR MIDIR?
ÜÇ AYLAR NEDİR? BU AYLARDA NE YAPMAK GEREKİR? HAKKINDA BİLGİ VEREBİLİR MİSİNİZ?
İSLAM’DA “DİNDE SORGULAMA YOKTUR.” DİYE BİR KAİDE VAR MI?
AİLE İÇİ HUZURSUZLUK VE GEÇİMSİZLİĞİN ÇÖZÜMÜ İÇİN, KARI VE KOCAYA DÜŞEN YÜKÜMLÜLÜKLER NELERDİR?
Yorumlar (0)