Kur’an ve hadislerle bilinen musibetler için sebepler şöyle sıralanabilir:
1. İşlediğimiz günahlar sebebiyledir.
Kur’an-ı Kerim’de buyuruluyor ki: “Size gelen musibet, işlediğiniz günahlar yüzündendir.” (Şura, 42/30)
Cenab-ı Hak işlediğimiz günahların, derecelerine göre bir kısmının cezasını dünyada verir. Ahirete bırakmaz. Eğer günahlar ağır cezalık ise dünyada değil ahirette verir. Cezanın dünyada verilmesi mümin için daha hayırlıdır. Bunu kabullenen mümin başına gelen her musibetler ve sıkıntıya karşı sabır ve rıza ile mukabele eder.
2. Bazen de musibetler başkalarının işlediği hata ve günahlar sebebiyledir.
Kur’an bu gerçeği şöyle ifade eder: “Bir bela, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar.” (Enfal, 8/25).
Zalimlerden dolayı mazlumların da cezalandırmasında ilahi adalet, masumlara vereceği uhrevi mükâfatla yerini buluyor. Dünyadaki hüzün ve kederin karşılığı, ahirette huzur ve saadet olarak mükâfatlandırılıyor.
3. Günahlara kefaret olması sebebiyledir.
Hz. Peygamber aleyhissalatü vesselam şöyle buyuruyor:
“Mümine gelen her sıkıntı, günahlarına kefaret olur.” (bk. Buhâri, Îman, 39; Müslim, Birr, 52).
“Bir Müslüman’a herhangi bir musibet, bir sıkıntı, bir keder, bir üzüntü, bir eziyet, bir gam dokunursa, hatta kendisine bir diken bile batarsa, mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar.” (Buharî, Marda,1; Müslim, Bir, 52).
4. Cennette yüksek derecelere kavuşmak için
Konuyla ilgili iki hadis rivayeti şöyledir:
“İnsanların en çok musibete uğrayanları evvela peygamberlerdir, sonra derecelerine göre (veliler ve salihler) gelir. Kişi dinine göre bela ve imtihanlara maruz kalır. Eğer dine bağlılığı varsa, belası daha da artar. Fakat dininde gevşek yaşıyorsa ona göre musibetler ile karşılaşır. Kişiye belalar gelir gelir de artık onun üzerinde hiçbir günah kalmaz.” (Tirmizi, Zühd 57; Ahmed b. Hanbel, I/172, 174).
“Bir kul kendisi için (cennette) hazırlanmış olan makama ameliyle erişemeyecekse, Allah onun bedenine veya malına veya çoluk çocuğuna bir bela verir de bu belaya sabrı sebebiyle o makama eriştirilir.” (Ahmed b. Hanbel, V/272).
Mümin şuna inanmalıdır ki, dünyada ne sebepten olursa olsun, maruz kaldığı musibetler, sıkıntı, hüzün ve kederler her hâlükârda mükâfata dönüşecektir. Başına gelenler, onun aleyhine değil hayrınadır.
Ancak bu hayrın gerçekleşmesi için başına gelen musibetlerin Allah’tan olduğunu bilmesi, sabır gösterip tevekkül etmesi, isyan etmemesi ve kaderine rıza göstermesidir. Onun için mümin her durumu hoş ve güzeldir. Resulüllah bunu şöyle ifade etmektedir:
“Müminin hâli ne hoştur! Her hâli kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ise sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd, 64).
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Musibetler Hakkında En Çok Merak Edilen Sorular:
ALLAH’TAN SABIR İSTEMEYİN, SABIR İSTERSENİZ MUSİBETLERİNİZ ARTAR, DİYE BİR HADİS VAR MI? BUNA GÖRE SABIR İSTEMEK GÜNAH MIDIR?
TEĞABUN SURESİ (64/11) AYETİNE GÖRE, MUSİBETLERDEN SONRA İMANI ARTIRMAK NASIL OLUR?
ABDESTSİZ OLMAK BELA VE MUSİBETİN GELMESİNE NEDEN OLUR MU?
FETRET EHLİNİN BAŞINA HİÇ MUSİBET, FELAKET, KAZA, BELA GELMEMİŞ MİDİR?
ELİMİZDE OLMADAN GELEN MUSİBETLERİN HİKMETİ NEDİR?
Yorumlar (0)