Necis (pis) olsun veya olmasın yenmesi ve içilmesi haram kılınmış olan şeylerle tedavi olmanın caiz olup olmadığı konusunda görüş ayrılığı vardır. Hanefilere göre şifa vereceği kesin olarak bilinen haramla tedavi olmanın caiz olduğu söylenir, bilinmiyorsa mübah değildir. Büyük Hanefî fakihlerinden el-Kâsânî (ö. 587/1191) şöyle der:

“Dayanılmaz açlık sırasında murdar ölmüş hayvan eti yemek, susuzluk halinde şarap içmek ve boğazına takılan lokmayı gidermek nasıl caiz ise, şifa vereceği kesin olarak bilindiği takdirde haram yiyecek ve içeceklerle tedavi de bu şekilde caizdir. Ancak şifa konusunda kesinlik yoksa tedavi caiz olmaz. Diğer yandan Ebû Yûsuf, aslında haram olduğu halde deve sidiğinin tedavi amacıyla içilmesini mübah görmüştür. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s), iklim farkı nedeniyle hastalanan Urenîlere zekât develerinin sidiğini içerek tedavi olmalarını emir buyurmuştur (el-Kâsânî, a.g.e., I, 61). Ebû Hanife’ye göre ise, bu caiz değildir, çünkü şifa vereceği kesin olarak bilinmemektedir. O’na göre Ureniler hadisini şu şekilde anlamak mümkündür “Hz. Peygamber (s.a.s) o sidiğin, yalnız onların hâstalığına şifa vereceğini bilmiştir.” (el-Kâsânî, a.g.e., I, 61-62).

Hanbelîlere göre, İslâm’da haram kılınmış yiyecek ve içeceklerle tedavi olmanın caiz olmadığı değildir. İbn Teymiyye; şarap, domuz eti ve benzerleriyle tedavinin caiz olup olmadığı sorusuna, şu cevabı vermiştir:
“Bunlarla tedavi caiz değildir.” (İbn Teymiyye, Fetâvâ, Mısır, 1329, I, 270).

İbn Mes’ûd (r.anhümâ)’dan şöyle dediği nakledilmiştir: “Âllah şifanızı haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır” (eş-Şevkanî, Neylü’l-Evtâr, VIII, 203). Başka bir hadiste de Allah elçisi pis ilâcı yasaklamış ve şöyle buyurmuştur:

“Âllah Teâlâ ümmetimin şifasını, onlara haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır.” (bk. Ebu Dâvud, Tıbb, II; Tirmizî, Tıbb, 7; İbn Mâce, Tıbb, II, Ahmed b. Hanbel, II, 305, 446, 478; eş-Şevkânî, a.g.e., VIII, 203; İbn Teymiyye, I, 270).

Bu görüşte olanlara göre, dara düşen kişi için açlığı ve susuzluğu giderecek haramdan başka bir şey bulunmadığı zaman, çare tek olmaktadır, bu da haramı zarûret yüzünden yemek veya içmekten ibarettir. Hastalıkların tedavisinde ise ilâç bu haramdan ibaret değildir. Çoğunlukla tedaviye alternatifli ilaçlar ya da tedavi yöntemleri vardır. Bu yüzden açlıkla hastalık aynı nitelikte değildir. Çünkü açlığın haramı yemekle giderilebileceği kesindir, hastalığın ilaçla iyileşmesi ise bu derece kesin olarak önceden bilinmemektedir. Diğer yandan açlıktan öleceğini anlayan kişinin haramı yemesi farz olur, hastalık halinde tedavi olmanın farz oluşu ise ihtilaflıdır. Çünkü sahabe ve tabiîlerden birçok kimse tedavi olmamış ve hiçbir bilgin bunları kınamamıştır. (İbn Teymiyye, Fetâvâ, I, 259-260, 268-270).

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin. 

Bazı Merak Edilen Sorular:

ORUÇLU İKEN UNUTARAK YİYİP İÇMEK ORUCU BOZAR MI?

BOŞADIĞINIZ O KADINLARI EVLERİNDEN ÇIKARMAYINIZ. ONLAR DA EVLERİNDEN AYRILMASINLAR, AYETİNE GÖRE BOŞANAN KADIN KOCASININ EVİNDEN AYRILAMAZ MI? MAHREMİYET NASIL OLACAK?

KADIN KOCASINA İSMİYLE HİTAP EDEBİLİR Mİ?

EVLİLİKTEN PİŞMAN OLAN NE YAPMALI?

ZİNA YAPAN KİMSENİN KUL HAKKINDAN KURTULMASI İÇİN HELALLİK ALMASI GEREKİR Mİ?