Kötülük yapana karşı iyilik ediyoruz, fakat düzelmiyor; kötülüğe devam ediyor. Fakat kötü davranınca bir şey yapmıyor. O zaman nefsin dediğini mi yapmış oluyoruz?
İnsan başkasına haksızlık yapmaktan sakınacağı gibi, başkalarını haksızlık yapmaktan da alıkoymağa çalışmalıdır. Bu bir görevdir. Şu var ki, kendimize yahut bir başkasına yapılan haksızlığı giderme konusunda bazı İslamî ölçüler vardır. Nitekim bunlara uyulması gerekir.
Mesela, bir kötülük, bir haksızlık görüldüğünde onun el ile, olmazsa dil ile önlenmesi, o da olmazsa kalben o işe karşı olmakla mukabele edilmesi Peygamberimizin (asm) bir emridir. Bu hadis-i şerifi yetkili alimlerimiz şöyle açıklamışlardır:
Münkeri yani kötülüğü el ile men etmek devletin ve diğer yetkililerin vazifesidir. Dil ile men etmek ise alimlerin, bu konuda bilgi sahibi olan kişilerin vazifesidir. Elinde bir yetki olmayan, o kötülüğü dil ile önleyecek ilim gücünden de mahrum bulunan kimseler ise, kalpleriyle buğz edecekler, yani o kötülüğe iç alemlerinde karşı çıkacaklardır.
Buna göre, bir haksızlığa maruz kalındığında onun izalesi için yetkili makamlara müracaat etmek, o kötülüğü önleme gücüne sahip kişiler varsa onların devreye girmesini sağlamak gerekir.
Hatta bütün bunların bir sonuç vermediği hallerde ise kişinin o hakkını alması mahşer meydanındaki büyük hesap gününe kalmış demektir.
Bizlere Kötülüğü Dokunan İnsanları nasıl Affedebiliriz?
Hakkını helal etme meselesine gelince, bu bir fazilettir; kişi kendi hukukuna karşı yapılan tecavüzleri dilerse affedebilir. Yani mümin kardeşinden gördüğü bir kötülük karşısında, misliyle yahut daha fazlasıyla mukabele etmeyip af yolunu tutanlar, bunun büyük ücretini ahirette mutlaka görürler. Ancak haklarını isteme hakları da saklıdır. Başka bir deyişle tercih, kişinin kendisine kalmıştır.
“Kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve işlediklerinizi bilen O’dur.” (Şura, 42/25)
ayetinde de bildirildiği gibi, Allah (cc) affedicidir. Müminler de Allah’ın (cc) beğendiği ahlaka uyan kişiler olarak, birinden kötülük gördüklerinde affetmeyi hatta kötülüğü iyilikle uzaklaştırmayı seçerler.
Şüphesiz, bir kötülük karşısında sabrederek alttan almak, kötülük yapan kimseyi affederek intikam hırsına kapılmamak ve öfkeyi yenmek, takva sahibi insanlara has bir özelliktir. Ve bu tavrın karşılığı Allah’ın (cc) hoşnutluğu ve sevgisidir. Allah (cc) bir Kur’an ayetinde şu şekilde bildirir:
“Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah (cc), iyilik yapanları sever.” (Al-i İmran, 3/134)
Kötülüklere karşı iyilikle karşılık vererek affeden kişi, hem kendisi ve hem de çevresi için barış ve huzur dolu bir hayata vesile olur. Bu elbette ki, sürekli kin, nefret, düşmanlık ve intikam duygularının hakim olduğu zor bir hayatla karşılaştırılmayacak kadar kolay, huzurlu ve rahat bir yaşamdır.
İnsan, ilk an kapıldığı öfke ve kin duygularından kurtulmak için belki kısa bir süre sabır ve çaba göstermek durumunda kalacaktır; ancak gösterdiği bu ahlak sonucunda, dostluk, sevgi, saygı ve barış dolu bir yaşam sürecektir. Yüce Allah (cc) Kur’an ayetlerinde müminlere şöyle bildirir:
“İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir. Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.” (Fussilet, 41/34-35)
Allah (cc), güzel ahlakın karşılığında insanlara güzel ve kolay bir hayat sunar. Ayrıca affedici olmayan bir insanın çevresinde, ona kin ve nefret güden insanlar bulunurken; affeden insanın dünyada bulduğu karşılık, huzurlu ve barış dolu bir hayat ve sıcak dostlardır. Böylelikle ahirette gösterdiği bu güzel ahlakın karşılığını – Allah’ın (cc) izni ile – en güzel şekilde alacaktır. Son olarak bir ayette şu şekilde bildirilir:
“Rableri onlara katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler.” (Tevbe, 9/21)
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
GÖKTEN BİR MELEK SESLENECEK, BU MEHDİ’DİR, DİYECEK ANLAMINA GELEN BİR RİVAYET VAR MIDIR?
KEHF SURESİ’Nİ CUMA GÜNÜ OKUMANIN FAZİLETİ HAKKINDA BİLGİ VERİR MİSİNİZ?
İNTERNET / BİLGİSAYAR (TELEFON)DAKİ KUR’AN-I KERİM’İ ABDESTSİZ OKUMAK CAİZ MİDİR?
TECVİD FARZ MI? TECVİDLİ OKUNMAYAN NAMAZ KABUL OLUR MU?
KUR’AN OKUNURKEN/ DİNLERKEN BİR İŞLE UĞRAŞMAK CAİZ MİDİR?
Yorumlar (0)