Heykel ve Resim; İnsanlığın var olduğu günden beri tevhid dinleri putperestlikle hep mücâdele ede gelmişlerdir. Putperestlik ise temelde, “sûrete ve heykele tâzim, ihtiram, saygı ve eğilmek” fiilleri üzerine kurulmuştur. Binâenaleyh, sûrete ve heykele tâzim ve saygının, tarih boyunca insanlığın inanç hayatında önemli bir sapmaya neden olduğunu görmeli; bu batıl inanışın gerek doğrudan tapınma, gerekse uğur ve şans dileme ve aracı ve vesîle kılma da dahil, muhtelif biçimlerinin insanlığın kahir çoğunluğunu peşinde sürükleyip götürdüğünü akıldan uzak tutmamalı; sûretçiliğin ve heykelciliğin tevhid dinlerinin nazarında îtibar kaybına uğramasını anlayışla karşılamalıyız.

Heykel Ve Resim Sanat Değil mi?

Günümüzde her ne kadar sanat mâsumiyeti altında âdetâ yeni bir yüzle insanlık karşısındaki varlığını sürdüren heykelciliğin, tarih boyu kendisine yüklenen “ihtiram ve saygıyı” yeniden canlandırma veya devam ettirme misyonundan tam olarak sıyrıldığını söylemek mümkün değildir. Yani heykelin yapılış ve var oluş nedeni genelde ya tazim ifâde etmek, ya ihtiram konusu olmak, ya da bir saygıyı canlı tutmak olmuştur. Bu yaklaşım ise heykeli İslâmiyet nezdinde mahkûm kılmaya yeterlidir. Bu nedenle heykel için İslâmiyet’in barış dalı uzattığını söylemek ve mubah olduğunu ifâde etmek güçtür.

Ancak bibloları, çocuk oyuncaklarını, çocuk bebeklerini, küçük figürleri, tek boyutlu resimleri, tek çizgili karikatürleri “heykel” düzeyinde mahkûm etmeye gerek yoktur. Çünkü bunlar ihtiram ve tazim ifâde etmemekte, Tevhid dîni ile olumsuz bir düzlemde buluşmamaktadırlar.

Heykel Ve Resim Satmak Caiz mi?

Heykelciliği ve heykel satışını tasvip edemeyiz. Ama bibloların, küçük figürlerin, çocuk bebeklerinin, tek boyutlu resimlerin, gayr-i ahlâkî konuları ve meşrû olmayan görünümleri işlemedikleri sürece satışını yapmakta bir sakınca yoktur. Doğrusunu Allah bilir.

Heykel Ve Resim Neden Haram?

İslâm dini semavî bir din olup insanın dünya ve âhiretini imâr etmek için nazil olmuştur. Getirdiği hükümlerin herkesin akıl ve zevkine uyması da mümkün değildir. Çünkü simalar birbirine uymadığı gibi akıl ve huylar da birbirine uymazlar. Akıl ve mantıkı veren Allah Teâlâ, insan için hangi hüküm daha uygun, hangi nizam daha güzel ise onu biliyor ve onu indiriyor.

Bunun için emir, nehiy, haram ve helâl ile ilgili olan ilâhî kanun ve nizamların bazılarına aklımız ermezse de tümüne inanıp hikmetini araştırmamız gerekir. Araştırma yapmadan inkâr etmek küfre götürür. Bunun için şu veya bu niye haram olsun? Aklıma yatmıyor, demek büyük bir vebaldir. Birçok kimse heykel ve resim haram oluşundan söz edildiği zaman hoşlanmıyor, “Heykel bir sanattır; neden haram olsun?” deyip İslâm’ın hükmünü tereddütsüz reddediyor.

Müzelerde bulunan heykeller üzerine araştırma yapıldığı zaman câhiliyet devrinde, bu husus Roma ve Bizans devletlerinin hüküm sürdükleri zamanlarda insanların birçokları heykel ve resimlere büyük itinâ göstererek tapındıkları, putperestlik girdabına girdikleri görülecektir. İnsanı yeryüzüne hâlife olarak tâyin eden Allah Teâlâ, taştan ve ağaçtan kendi eliyle yaptığı heykel ve resimlere yaptığı ibadetten onu kurtarıp lâyık olduğu makama çıkarmak için canlı mahlûkların her türlü heykel ve resimlerini yasakladı.

Heykel Ve Resim İle İlgili Hadis Var mıdır?

Bu hususta Peygamber (sav)’in birçok sahih hadisleri vardır. Ez cümle:

“Kıyamet günü bu suretleri yapanlara; yaptığınızı canlandırınız denilecektir.”(Buhari)

“Kıyamet günü Allah’ın en şiddetli azabına maruz olanlar, Allah’ ın yarattıklarını taklid edenlerdir.”(Ahmed bin Hanbel, Müsned)

“Hazreti Aişe bir gün resimli bir yastık satın aldı. Peygamber (sav) dışardan yastığı görünce içeri girmedi. Kapının önünde ayakta kaldı. Hazreti Aişe (ra) da onun yüzündeki memnuniyetsizliği anladı ve şöyle dedi:

– Yâ Resûlullah! Allah ve O’nun Resulüne tövbe ediyorum, günahım nedir?

Peygamber (sav) ona cevaben buyurdu ki:

–  Yastıktır!..

Hazreti Aişe:

– Üzerine oturup yaslanasın diye senin için satın aldım.

Peygamber (sav) buyurdu ki:

– Resim yapanlara azab verilecek, yaptığınızı canlandırınız denilecektir. İçinde resim bulunan eve melekler girmez.”(Müslim, IV/90)

Nevevî, Müslim’in şerhinde resimle ilgili görüşünü özetle şöyle ifade ediyor:

“Bizim mezheb ulemasıyla diğer mezheb uleması diyorlar ki: Canlı varlıkların resmini yapmak şiddetle yasaklanmıştır. Resim yapmanın üzerine büyük vebal terettüp eder. Hakkında büyük tehdidler varid olmuştur. Zira resim yapmak, Allah’ın yaratıcılık işini taklid etmek anlamını ifade eder.”

“Resim, ister elbise, halı, para, kab ve duvar gibi şeyler üzerinde, ister başka bir şey üzerinde yapılsın haramdır. Yalnız ağaç, deve semeri ve cansız mahlûkların resmini yapmak haram değildir. Gölgeli -heykel- ile gölgesiz suretler arasında fark yoktur. Canlılara ait olduktan sonra haramdır.”

İbn Hacer, canlı mahlukların suretlerini yapmak haram olduğunu bulundurulmasının da caiz olmadığını belirttikten sonra şöyle der: Cansız mahlukların resimlerini yapmak ve yaptırmakta beis olmadığı gibi, yerde ve ayak altında bulunan sergilerde hakarete maruz kalmaları hâlinde dâhi, yerde ve ayak altında bulunmalarında herhangi bir beis yoktur. Ama ayak altında kalması için dahi olsa canlı mahlûkun resmini yapmak caiz değildir. (Zevâcir, II/33; al-Fıkh ‘ala’l-Mezâhib al-Arba’a, II/41)

Gölgeli, gölgesiz resimler sahabe, tâbi’în, cumhuru ulema ile Hanefî, Şafiî ve Savrî gibi müctehidlerce de haram karşılanmıştır. (Zevâcir, II/33)

Haram Omayan Heykel Ve Resim Var mıdır?

Haram olmayan resimler de vardır. Şöyle ki:

1. Küçük çocukların oynamaları için oyuncak resimler.

2. Baş veya göbekten itibaren yukarı tarafın resmi. Böyle bir resim tam olmadığından bulunmasında yine beis yoktur. Çünkü böyle bir mahlûkun hayat sahibi olup yaşaması mümkün değildir. Bundan anlaşılıyor ki; tapu, nüfus cüzdanı, pasaport ve diğer muameleler için lüzumlu olan vesikalık fotoğraf ile dış ve iç organların fil imlerinin çekilmesinde hiçbir beis yoktur.

3. Yukarıda beyân ettiğimiz gibi, yerde ve ayak altında bulunan sergideki resimlerdir. Bu tür resimlerin bulunmasında beis yoktur.

4. İmâm Nevevî’nin dediği gibi dağ, deniz, ağaç ve bütün cansız mahlûkların resmini yapmak ve yaptırmak.

Yalnız fotoğraf da bu resme dahil mi, değil mi ihtilaflıdır. Birçok bilgine göre dahil değildir. O, aynada görünen resim gibidir. O, haram olmadığı gibi bu da haram değildir. Yani o bir görüntü tesbit edilmiştir.

Bu açıklamaya göre ahlaki ve dini yönüyle İslamiyet’e aykırı olmayan çizimlerin de yasak kapsamına girmediği söylenebilir. Bunun gibi bilgisayar veya başka teknik metodlarla çizilenlerin de aynı şekilde değerlendirilebileceğini düşünüyoruz. Resimle ilgili yasağın üç boyutlu, kabartmalı veya İslam’a aykırı olanlarla ilgili olduğunu söylemek mümkündür.

Namaz Kılınan Odada Fotoğraf Bulundurmak Caiz mi?

Resimler kıble cihetinde ise mekruhluk şiddetlenir, yanda ise azalır, arkada ise daha da azalmış sayılır. Böyle resimler ya indirilmeli, yahut da üzeri örtülerek namaza durulmalıdır. Boy resimlerini kapalı bir yerde tutmak, ancak gerektiğinde görülecek halde muhafaza etmekte beis yoktur. Kâğıt paralarla nüfus cüzdanlarındaki vesikalık resimler de câizdir. Bunlar canlandığı farzedildiğinde yaşamayacak derecede küçük ve yarım olan resimlerdir. Ayrıca bazı müseccel şahısları tanımak için çekilen zaruri boy resimleri için de ruhsat vardır. Bunlar ihtiyaç resimleridir.

Hırsızlar, diğer suçlular ancak bunlarla kolayca adaletin pençesine teslim edilebilmektedir. Bugünkü resimlerin mühtehcen olmayanları tapılmak için çekilmediğinden, tapılmak için yapılan resimler cümlesinden sayılmayabilirler. Müstehcen resimlerin her türlüsü ise ahlâka, insanlığa ve İslâm’a aykırıdır. “Kaynaklarıyla İslâm Fıkhı”nda geniş bilgi vardır.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.

Bazı Merak Edilen Sorular:

RESİM ÇİZMENİN HÜKMÜ NEDİR? CANLI RESMİ YAPMAK CAİZ Mİ?

KARŞINDA RESİM VEYA TELEVİZYON VARSA NAMAZ KILMAK CAİZ Mİ? ŞİRKE GİRER Mİ?

RESİM VE FOTOĞRAF KONUSUNDA DETAYLI BİLGİ VERİR MİSİNİZ?

RESİMLİ YERDE NAMAZ KILMAK MEKRUH MU?

RESİM YAPMANIN (PORTRE, İNSAN, HAYVAN, DOĞA VS.) DİNİMİZDEKİ YERİ NEDİR?