Hz. Muaviye (ra), Ebu Süfyan (ra) ve Hind (ra)’ın oğludur. Kendisi Mekke’nin Fethi’nden önce Müslüman olduğunu ve bunu ailesinden gizlediğini söylemiştir. Mekke’nin fethinden sonra Huneyn Gazvesi’ne katılmış ve ganimetten pay almıştır.
Hz. Ebu Bekir (ra) zamanında Suriye tarafına giden orduya kardeşi Yezid ile katılmıştır. Hz. Ömer (ra) zamanında ise Dimeşk Valisi olan kardeşi Yezid, valiliği kardeşine vefatı anında bıraktı ve Hz. Ömer (ra) bunu onayladı.
Hz. Osman (ra) zamanında ise tüm Suriyenin valisi oldu. Hz. Osman (ra)’ın vefatından sonra Hz. Ali (ra)’ye biat etmedi ve Hz. Osman (ra)’ın katillerinin kanını istedi. Topladığı taraftarlar ile Sıffin de Hz. Ali (ra) ile çarpıştı. Hz. Ali (ra) vefat edip, Hz. Hasan (ra) halife olduğunda ise, Hz. Muaviye (ra) ile çarpışmayı fitne çıkması endişesiyle bırakıp halifeliği Hz. Muaviye ’ye bıraktı ve Hz. Muaviye Küfe’ye gelip halktan biat aldı.
Hz.Muaviye (ra) H. 60 yılında (diğer bir rivayette H. 50 yılında ) vefat etmiştir. Hz. Muaviye (ra) İslam’ın seçime dayalı hilafet sistemini saltanata çevirmekle tenkid edilmiştir. Ancak şu unutulmamalıdır ki, Hz. Muaviye (ra) de bir sahabedir ve Resulüllahın (asm) hiçbir ayrım yapmadan bütün ashabını (temize çıkarmış) hangisi olursa olsun dil uzatanı lanet etmiştir. Bütün Ehl-i sünnet uleması, bunu mühim bir esas olarak kabul etmiştir.
Hz. Muaviye Zamanında Neler Olmuştur?
Ayrıca, o zamanda olan olaylarda kaderin payını da ihmal etmemek gerekir. Resulüllah (asm), sahih hadis kitaplarının ifadesi ile, Hz. Muaviye (ra) hakkında hayır dua etmiş ve Hz. Ömer (ra)’den bir rivayette Hz. Muaviye (ra) için “Allah’ım, onunla (insanlara) hidayetini ulaştır.” diye dua ettiğini bildirmektedir. (Tirmizi Menakıb hadis no:3842)
Hz. Muaviye (ra) devri, İslam fetihlerinin devam ettiği bir devirdir. Elhasıl; Hz. Muaviye (ra) da dahil olmak üzere hiçbir sahabe hakkında, yaptıklarından dolayı itham ve suizan edilemez. Bu, hem Hz. Peygamberin (asm) hadisleri ile ve hem de Ehl-i sünnet alimlerinin ittifakı ile caiz değildir ve yapanlara lanet edilmiştir.
Hazret-i Muaviye İslam’ın yayılmasında çok kıymetli hizmetlerde bulundu. Sicistan, Sudan, Afganistan, Buhara, Hindistan’ın kuzey kısmı, Tunus kendi zamanında alındı. Kıbrıs Bizans’tan kurtarıldı. Kudüs geri alandı. Yine zamanında,İstanbul kuşatıldı; her sene yüklü vergi vermek şartıyla kuşatma kaldırıldı.
Peygamber Efendimiz (asm) kendisine ,
“Benden sonra ümmetimin yerine hakim olursun. O zaman iyilere iyilik et! Kötülük yapanları da af eyle!”
buyurmuştu. Resulullah (asm)’ın bu hayır duasının bereketiyle, İslamiyet Hz. Muaviye (ra) zamanıda bu kadar yayıldı.
Hz. Muaviyeden Rivayet Edilen Hadisler Nelerdir?
Hz. Muâviye (ra), Peygamberimiz (asm)’den çok hadîs rivâyet etmiştir. Bu hadîs-i şerîflerden birkaçı şunlardır:
“Allah Teâlâ kime iyilik murâd ederse, onu din âlimi yapar ve dinine zarar verecek şeyleri ona bildirir. Ona doğruyu gösterir.”
“Amel bir kab gibidir, sonu iyi olursa evveli de iyi olur.”
“Ehl-i kitab, dinlerinde yetmiş iki fırkaya ayrıldılar. Bu ümmet ise yetmiş üç fırkaya ayrılacak, hepsi cehennemde olacak, yalnız bir tânesi müstesnâ, o da Ehl-i sünnet ve’l cemâattır. Ümmetimden bir kavim ortaya çıkacak ki, bunlar, köpeğin sâhibi peşinden koştuğu (gibi) bir nefsin arzularına uyacaklardır.”
“Bütün günahları Allah’ın bağışlaması umulur, yalnız müşrik olarak ölenin ve kasden bir mü’mini öldürenin afvolması umulmaz.”
“Ben sâdece bir haznedârım. Her kime gönül hoşnutluğu ile bir şey versem, Allah onu ona hayırlı kılar. Yine her kimse bir şeyi, isteği ve aç gözlülüğü sonucu verirsem, onun durumu yiyip yiyip doymayana benzer.”
“Yâ Rabbi, onu doğru yolda bulundur!”
Cenâb-ı Hak, eshâb-ı kiramın hepsinden razı olduğunu bildiriyor. Eshâb-ı kiram aralarındaki bazı meselelere rağmen birbirlerini çok severlerdi. İstisnasız eshabın hepsini sevmek Ehl-i sünnetin şartıdır. Hz. Muaviye (ra) de eshâb-ı kirâmdan hatta büyüklerindendir. Ayrıca Resulullah Efendimizin (asm) kayınbiraderidir. Bunun için O’nun da son sözlerine yer vermeden geçemedik.
Peygamberimizin (asm),
“Yâ Rabbi, onu doğru yolda bulundur ve başkalarını da doğru yola götürücü kıl.” ve
“Yâ Rabbi! Muâviye’ye yazı ve kitab öğret, onu azabından koru.”
“Yâ Rabbi! Onu memleketlere hakim kıl.” duâlarıyla şereflenmiştir.
Hz. Muaviye (ra) vahy katibidir. Vahy katibliğine alınması, Cebrâil aleyhisselâmın bildirmesi ile olmuştur. Hz. Cebrâil’in getirdiği Kur’ân-ı kerîmi ve Peygamberimiz (asm)’in mektublarını yazardı.
Hz. Muâviye (ra) Huneyn gazâsında Resûlullah’ın önünde babası ile birlikte kahramanca çarpıştı. Tebük gazvesine katıldı. Vedâ Haccında bulundu.
Hz. Muâviye (ra) ömrünün son günlerinde okuduğu bir hutbede şunları söyledi:
“Ey insanlar! Üzerinizde çok kaldım. Sizi usandırdım. Artık ayrılmak istiyorum. Siz de benden ayrılmak ister oldunuz. Fakat size benden daha iyisi gelmez. Nitekim benden evvel gelenler, benden daha iyi idiler. Kim Allah Teâlâ’ya kavuşmak isterse, Allah Teâlâ da ona kavuşmak ister.
Yâ Rab! Sana kavuşmak istiyorum, sana kavuşmamı nasib eyle! Beni mübârek ve mes’ud eyle!”
Kaynak:Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
SAHABELER SÜNNET OLMUŞLAR MIDIR?
SAHABELER ARASINDA GEÇEN SAVAŞLARI NASIL DEĞERLENDİRMEK GEREKİR?CEMEL VAKASINDA ÖLEN SAHABELERİN DURUMU NEDİR ?
BİZLER, HİÇBİR ZAMAN SAHABELERİN SEVİYESİNE ULAŞAMAZ MIYIZ?
SAHABELER ARALARINDA BİR KONUYU ÇÖZEMEDİĞİ ZAMAN NE YAPARDI ?
Yorumlar (0)