Rüşvet almak , haksız bir menfaat elde etmek için kişilere çıkar sağlama; lehe hüküm vermesi için hâkime verilen mal veya para; başkasının malını haksızlıkla yeme yollarından biridir. Bu yol ile ya hak edilmeyen bir menfaat ele geçirilmekte veya başkasının hakkına tecavüz edilmektedir.
Rüşvet almak yalnız alan için değil veren ve aracılık yapan için de haramdır. Allah Teâlâ; “İnsanların mallarından bir kısmını bile bile, günah işleyerek ele geçirmek için iş başındakilere yedirerek mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin” (el-Bakara, 2/188) buyurmuştur.
Rüşvet almak , devlet dairelerine, özellikle mahkemelere girmesi çok büyük bir suçtur. Resul-i Ekrem Efendimiz “Hüküm vermede rüşveti verene de alana da Allah lânet etsin ” (Tirmizi, Ahkâm, 9) diye beddua etmiştir. Bir memurun rüşvetle haksızlık yapması çok kötü bir iştir. Hatta bir hakkı araştırmak, bir işi yapmak için de alınamaz. Bu zaten memurun görevidir. Devlet memurlarının hediye almaları da dinimizce rüşvet sayılmıştır. Peygamberimizin, zekat toplamak için gönderdiği bir memurun, dönüşünde:
“Bu sizindir, şu da bana verilen hediyedir” demesine Resûlullah (s.a.s) kızmış ve “Eğer doğru söylüyorsan, git, anne-babanın evinde otur ve bu hediyeler sana gelsin, görelim ” (Müslim, İmare, 26-30) buyurmuş, böylece memura ancak rüşvet düşüncesi ile hediye verilebileceğini anlatmıştır.
Rüşvet Kaç Kısımda Ele Alabiliriz?
1- Hakim veya idareci olmak için verilen rüşvet
2- Hakimin lehinde hüküm vermesini sağlamak için verilen rüşvet.
3- Bir kimse ile idarecinin arasını düzeltmek karşılığında üçüncü kişiye verilen rüşvet. Burada veren ya idareciden gelecek bir zararı önlemek veya meşru bir menfaat elde etmek istemektedir.
4- Bir kimsenin malına ve canına bir zarar vereceğinden korktuğu kişiye verdiği rüşvet.
Birinci ve ikinci maddede tarafların her ikisi için de vermek veya almak haramdır. Üçüncü madde yalnız alana haram, verene haram değildir. Dördüncü maddede de hüküm aynıdır. Çünkü bir müslüman’ın müslüman kardeşinin malına canına zarar vermemesi gerekir.
Ayrıca rüşveti kabul eden hâkimin vermiş olduğu hüküm geçerli değildir. Bununla beraber hâkim adalet sıfatını kaybeder, fasık olur, görevine son verilir. Devlet görevinde çalışan memurların ve hâkimin almış olduğu hediyeler de rüşvet sayılır. Çünkü onlar bu görevde olmasalardı kendilerine hediye verilmeyecekti. Hediye vermekten maksatları işlerini gördürmektir. Hatta rüşveti alan hâkim doğru karar vermiş olsa bile yine aldığı haramdır. Çünkü hüküm vermek onun görevidir. Ayrıca başka bir şey alması gerekmez.
Rüşveti alan bir kimse almış olduğu mala dinen sahip olamaz; onu geri vermesi gerekir. Bir kişinin dinine gelecek zararı önlemek amacıyla rüşvet vermesi bir çareyse verebilir. Bu, verene haram olmaz. Nitekim Hz. Peygamber (sav) dine dil uzatan şairlere ve aleyhte bulunmalarını istemediği kimselere bir şeyler verirdi. Bu konuda müellefe-i kulub’a zekattan payı olması yeterli delildir (İbn Abidin, IV, 303, vd., V, 272
Son Olarak Ne Diyebiliriz?
Rüşvet toplumsal bir hastalıktır. Rüşvetin yaygınlaştığı yerlerde halkın birbirine ve devlete karşı besledikleri güven duygusu yok olur. Herkes yapılan işlerden, özellikle mahkemelerde verilen kararlardan şüphe eder; her işin ve kararın arkasında rüşveti var zanneder, rüşvetsiz iş yapılmayacağına inanır. Bu inanca namuslu insanların da kapılması, rüşveti toplumsal bir felaket haline getirir. Artık doğru dürüst hiç bir şey yapılamaz olur. Giderek devlet çarkı işlemez, işler zamanında yapılamaz hale gelir; haksızlık her yanı sarar, diğer ahlâksızlıklar çoğalır. Bütün bunların alışkanlık haline gelmesi, toplum hayatını temelinden sarsar hatta büsbütün çökertir. Rüşvet almak ve vermek liberal ekonomilerde ve demokratik rejimlerde çok sık rastlanan toplumsal bir hastalıktır.
Rüşvetin sadece topluma değil, onu alana da zararı vardır. Az çok dini inancı olan insanlar, er geç yaptıkları işin kötülüğünü anlayacak, vicdanları rahatsız olacaktır. Asıl önemlisi de dünyada üç-beş kuruşluk menfaat sağlamak için rüşvet alanların Allah’ın lanetine müstehak olmaları, dünyaları için ahiretlerini kaybetmeleridir. İslâm’ın hâkim olduğu toplumlarda rüşvet olayı asgari sınıra çekilir. Zira Hz. Peygamber’in rüşveti alana da verene de lanet ettiği, ikisinin de cehennemlik olduğunu ifade ettiğini bilen Müslümanlar mutlaka bundan uzak dururlar.
Kaynak : Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
TAZMİNAT PARASI ALMAK CAİZ Mİ?
BABANIN HARAM KAZANCINDAN VEYA HARAM MİRASTAN ÇOCUKLARI FAYDALANABİLİR Mİ?
ÇALIŞMADIĞI HALDE, KENDİSİNİ ÇALIŞIYOR GÖSTEREREK SİGORTALI OLMAK GÜNAH MI?
BORÇ ALMAK DOĞRU MUDUR ?
KATILIM (FİNANS) BANKALARINDAN ” KAR PAYI ” FAKTÖRÜNDE YARARLANMAK İSTİYORUM. BU CAİZ MİDİR? BU KONUDA FETVA VERİLMİŞ MİDİR?
Yorumlar (0)