Kur’an’a göre eşlerden birinin ölmesi ile karı-kocalık bitmemektedir. Çünkü kadın kocasına, koca da karısına mirasçı olabilmektedir. Ayrıca bu ilişkinin cennette de devam edeceğini ayetlerden öğreniyoruz. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:(Rablerinden çekinmiş olanlar) Kalıcı bahçelere girerler; babalarından, eşlerinden ve evlatlarından uygun olanlar da girer. Melekler her kapıdan yanlarına girince “Sabrınızın karşılığı olarak huzur ve güvendesiniz. O dünyanın sonu ne güzelmiş!” derler.” (Ra’d, 13/23-24)Peygamberimiz bir defasında Âişe validemize şöyle demiştir:“Sen benden önce ölürsen seni yıkar, sonra da kefenlerim…” (Ahmed b. Hanbel, 6/228; İbn Mâce, “Cenâiz”, 9)Ayrıca Fâtıma radıyallâhu anhâ vefât ettiğinde kocası Ali b.  Ebî Tâlib’in onu yıkadığı ve sahabeden herhangi bir itirazın olmadığı da rivayetler arasındadır. (Hâkim, el-Müstedrek, c: 3, s: 179, hadis no: 4769)Sonuç olarak bir kadın kocasının cenazesini yıkayabileceği gibi koca da ölü kadının cenazesi ni yıkayabilir.

Erkeğin Ölen Eşini Yıkaması Caiz mi ?

Ashab-ı Kiramdan Hz. Ebu Bekir (v. 13/634) ve Ebu Mûse’l-Eş’ari (v. 44/664), cenazelerini kendi hanımla­rının yıkamalarını vasiyyet etmişler ve hanımları kendilerini yıkamışlardır.

Talâk-ı Ric’î ile boşanmış olan kadın da iddeti içerisinde vefat eden kocasını yıkayabilir. Fakat talâk-ı ba’in (2) ile boşanmış olanın, kocasını yıkaması caiz ol­maz. Bu hususta muteber olan, yıkama anındaki durum­dur.

Binaenaleyh mutlak câriye, ümmü’l-veled, müdebbere ve mükâtebe edilmiş olanların, efendilerinin ölüsü­nü yıkamaları caiz olmaz. Çünkü ölümle mülkiyet sona erdiğinden mutlak cariye vereseye intikal etmiş; diğer­leri de hürriyetlerine kavuşmuşlardır. Başkasına intikal etmiş ya da hür olmuş kadınların eski efendilerini yıkamalan ise caiz olmaz.(3)

Erkeğin karısının cenazesini yıkayıp yıkayamayacağı hususu ise müctehidler arasında ihtilaflıdır.

Hanefiler, kadın vefat edince kocanın iddeti olmadığı için evliliğin sona erdiğini ve kadının, arada nikâh bağı kalmadığından kocasına yabancı olduğunu düşünerek, erke­ğin ölen karısını yıkamasının caiz olmayacağını söyle­mişlerdir. Yalnız yüzüne bakmasına ve el değdirmeden ölüsünü görmesine cevaz vermişlerdir.(4)

İmam Şafi (5) ve diğer fakihlerin çoğu, kocanın da ölmüş olan karısını yıkayabileceği hükmünü benimsemişlerdir. Delilleri, Hz. Ali (ra)’nin Hz. Fâtıma (ra)’yı yıkamış olması ve Hz. Peygamber (asm)’in de Hz. Âişe (ra) validemize:

Benden önce ölürsen seni ben yıkar ve kefenlerim.” buyurmasıdır.(6)

Hanefiler bu haberdeki durumun hususi olduğunu belirterek, yıka­yacak başka kimse bulunmasa bile kadını kocası yıkayamaz, ancak teyemmüm verir demişlerdir.

Teyemmüm, aynen abdest almak için yapılan te­yemmüm gibidir ki, ölüyü yıkamak kabil olmadığı za­man teyemmüm kâfi gelir. (7) Bu da erkekler arasında bir kadın vefat edip de yıkayacak -velev gayr-i müslim de olsa- kadın bulunmadığı, yahut kadınlar arasında bir er­kek vefat edip de yıkayacak erkek bulunmadığı ya da su bulunmadığı veya bulunup da ancak sağ olanların hayatî ihtiyaçlarına yetecek kadar olduğu zaman söz konusu olur. Böyle hallerde ölüye teyemmüm verilir ki, zaruret sebebiyle, erkeğe kadın, ya da kadına erkek teyemmüm verirken eğer mahremi değilse, yabancı ise çıplak elini dokundurmadan teyemmüm ettirecektir.(8)

İman Şafi’î ve İmam Mâlik’e göre ise erkekler arasında vefat eden kadının mahremi varsa kendisini yıkar.

Koca Karısının Cenazesini Yıkayabilir mi?

Evli çiftin biri vefat edince diğerinin, ölenin cenazesine bakması ve onu yıkaması konusunda bir ittifak bir de ihtilaf (iki faklı içtihat) vardır.

Karının kocasını yıkamasının caiz olduğunda ittifak vardır; delil ve gerekçesi de kadın iddet beklediği sürece nikah bağının devam etmesi ve bunun caiz olduğuna dair amel edilebilir hadislerin mevcut olmasıdır. Hz. Aişe, “olan geri getirilebilse Hz. Peygamberi ben yıkardım, kimselere yıkatmazdım” mealinde bir açıklama yapmıştır. Sahabeden başkalarının da benzer açıklamaları ve uygulamaları olmuştur.

Kocanın ölü karısını yıkamasının caiz olduğu hükmü müçtehitlerin çoğunluğuna aittir. Peygamberimiz (asm), Hz. Aişe’ye Sen benden önce ölürsen seni ben yıkarım.” buyurmuştur. Bu konuda başka hadisler ve sahabe uygulamaları da vardır.

Ancak Hanefîler, erkeğin ölen eşini yıkayamayacağı görüşündedirler.

Dünya hayatına dair özellikle hukuki konuların çözüme kavuşabilmesi için, zevcenin ölümüyle evliliğin sona ermesi gerekmektedir.

Nisa 12 ve Rad 23 ayetlerinde geçen “ezvâc kelimesinin, evlilik süresi içindeki beraberliğe izafeten kullanıldığı düşünülmektedir.

Tur suresinin 21. ayetinde, cennette iman edenlerin yanına eşlerinin dahil edileceği ifadesi de bu durumu desteklemektedir. Çünkü ayette zikredilen “الحقنا” fiili, “bir şeye sonradan katılmak/dahil olmak” manasına gelmektedir.

Soruda ifade edildiği şekliyle, evlilik, eşin/kadının ölümüyle hukuken sona ermeyecek olsaydı, Hz. Osman’ın, Peygamberimizin kızlarıyla evliliği mümkün olmazdı. Zira iki kız kardeşin aynı anda bir kişinin nikahı altında bulunması caiz değildir.

Aynı şekilde, miras hükümlerinin uygulanabilmesi için evliliğin ölümle beraber hukuken son bulması gerekmektedir.

Ayrıca herhangi bir konuda mezhepler arası meydana gelen ihtilafların, -indi yorumlarla değil- farklı delillere istinaden ortaya çıktığı göz ardı edilmemelidir.

Dolayısıyla meseleyi bu çerçevede değerlendirmek yerinde olacaktır.

Vefat eden kadının cenazesini kocasının yıkamasının caiz olduğu söyleyen alimlerin delilleri özetle şöyledir:

1. Soruda mealleri verilen ayetlerdir.

2. Peygamberimiz bir defasında Aişe validemize şöyle demiştir: Sen benden önce ölürsen seni yıkar, sonra da kefenlerim…” (Müsned, 6/228; İbn Mace, Cenaiz, 9)

3. Hz. Fatıma validemiz vefat ettiğinde kocası Hz. Ali onu yıkamış ve sahabeden herhangi bir itiraz olmamıştır. (Hâkim, Müstedrek, 3/179)

Sonuç olarak Hanefiler dışındaki mezheplere göre, bir kadın kocasının cenazesini yıkayabileceği gibi koca da karısının cenazesini yıkayabilir.

Hanefilere göre ise kadın kocasının cenazesini yıkayabilir, ancak koca karısının cenazesini yıkayamaz:

1. Kadın vefat edince, artık onun hanımı sayılmaz. Eğer vefat eden kadın o adamın hanımı sayılsaydı, onun ölümünden sonra o kocanın, “ancak zevceleri müstesna..” (Müminun, 6) mealindeki ayetten dolayı, o kadınla cinsî münasebette bulunması helal olurdu. Eşi vefat edince karı-kocalık helal olmadığına göre, onu yıkaması da helal olmaması gerekir.

Zira bu yıkama helal olsaydı, o kadına bakmasının helal olmasıyla sabit olurdu ki bu Hz. Peygamber (asm)’in, “Zevcenden başka diğer kadınlardan gözünü yum” hadisinden dolayı batıldır.

2. Hanefiler, Hz. Ali’nin Fatıma’yı yıkamasını onlara özel bir durum olarak nitelemiş, Peygamberimizin Aişe validemizi yıkayacağını söylemesini de bir başkasına yıkattıracağı şeklinde yorumlamışlardır. (bk. Serahsi, Mebsût, 2/71 vd.)

Buna göre, soruda zikredilen ayetlerde ölmüş karıya “zevce” denmesi, hakikat ve mecaz olarak anlaşılmaya müsaittir. Mecaz olduğunda daha önceki durum kastedilerek “karısı (zevcesi” denmiş olmaktadır.

Özetle, alimlerin çoğunluğuna göre, karı ve kocadan birinin vefatı ile nikah bağının sona ermesinin kısmî olduğu anlaşılmaktadır; bazı konularda nikah bağı yok gibi hükümler vardır, yıkama, bakma gibi konularda ise nikah bağı devam etmektedir ve bu hadislerden anlaşılmaktadır.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.

Bu Konuda Benzer Sorular:

ERKEK ÖLEN EŞİNİ YIKAYABİLİR Mİ ?

ÖLEN KADININ VÜCUT TEMİZLİĞİNİ KOCASI YAPABİLİR Mİ ?

ERKEK ÖLEN EŞİNİN YÜZÜNE BAKABİLİR Mİ ?

KADIN ÖLDÜKTEN SONRA NİKAH DÜŞER Mİ ?