Bast-ı zaman: “zamanın genişlemesi, bereketlenmesi”, “az zamanda uzun bir zaman yaşamış olma hâli”
Tayy-ı mekân: “Mekânı aşarak bir anda değişik yerlerde görünebilmek.”
Bast-ı Zaman Örnekleri Nelerdir?
Dağlarla yeryüzünün alanı genişliyor. O küçücük kabarcıklar da midenin alanını artırıyorlar. Akciğer açıldığı zaman iki yüz elli metrekare oluyor. Mesela bunlar Allah’ın mekân içinde mekân yarattığına birer misâl…
Öyle ise o Zât-ı Kadir, zaman içinde zaman da yaratabilir. Nitekim yaratmışta. Örneğin, rüya, bast-ı zaman ve miraç…
“Cenâb-ı Hak ışıkta sergilediği bu mucizeyi, ruhu cesedine galip gelmiş bir sevgili kulunda da gösterebilir.” dediğimizde, hemen itirazlar başlıyor. Niçin? Çünkü; biz görgü mahkûmuyuz ve böyle bir şeye hiç şahit olmamışız. Oysaki bu hadiseyi her gün seyredebilsek o da nazarımızda gizlenecek, ona da hayret etmemeye başlayacağız.
Bugün, şekillerin ve seslerin televizyon vasıtasıyla bir anda birçok mekânlarda bulunmasını gayet normal karşılıyoruz. Ama Belkıs’ın tahtının çok kısa zamanda Süleyman aleyhisselamın yanına getirilmesini aklımıza sığıştıramıyoruz. Ne var ki bir gün ses ve şekiller gibi, eşyanın da nakline muvaffak olunsa, o zaman onu da gayet normal ve makûl bulacak, ona da hayret etmemeğe başlayacağız.
Rüya, Bast-ı Zaman Örneği Midir?
Bilim adamları en uzun rüyanın sekiz on dakikayı geçmediğini ifade ediyorlar. Oysa her insan rüyasında çok geniş ve uzun maceralar yaşıyorlar. O maceraların beş on dakikaya sığışması mümkün değildir. Demek rüya bir bast-ı zaman örneğidir.
Normal insanın rüya aracılığı ile mazhar olduğu duruma, evliyalar uyanıkken de mazhar olmuşlar ve oluyorlar. Rüya, bast-ı zamanın rasyonel bir şey olduğunu ispatlıyor.
İslam alimlerinden Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur eserinde bast-ı zaman için şu örneği verir:
“Rüyada bir saat zarfında bir senenin geçtiğini ve pek çok işler görüldüğünü görüyorsun. Eğer o saatte o işlere bedel Kur’an okumuş olsa idin birkaç hatim okumuş olurdun. Bu hâlet, evliya için hâlet-i yakazada inkişaf eder. Mesele ruhun dairesine yaklaşır. Ruh zaten zaman ile mukayyet değildir. Ruhu cismâniyetine galip olan evliyanın işleri, fiilleri, sürat-ı ruh mîzanıyla cereyan eder.” (Risale-i Nur, Mesnevî-i Nuriye)
Yukarıdaki vecizede alışık olmadığımız bir tâbir geçti: Ruh sürati. Ruhun sürati ne ışıkla kıyasa girer, ne de sesle. Çünkü hayâl ruhun bir hizmetçisi. Bir anda cennetlere varabiliyor. Yani akıl, ruhun anlama âleti. İnsan bu âletle bir anda yıldızlara çıkıp onları tefekkür edebiliyor.
Ruh cesede galip olunca, birkaç mekânda bir anda bulunmak da gayet kolay olur. Örneğin rüyada bizim de ruhumuz bedenimize bir derece galip gelir. Çok uzak mesafelere bir anda gider hatta geçmişe ve geleceğe rahatlıkla geçeriz. Üstelik dedemizle de görüşürüz, torunlarımızla da.
Kısacası manen terakki ederek, melekleri gerilerde bırakan bir ruh, onların gayet rahatlıkla yaptığı bir işi niçin yapamasın? Bir anda birkaç mekânda neden bulunamasın?
Bast-ı Zaman ve Miraç Hadisesi İlişkisi Nasıldır?
Peygamber efendimizin birkaç dakika zarfında yaşamış olduğu Miraç hadisesi hem tayy-ı mekân hem de bast-ı zaman için en büyük ve en güzel misaldir. Sıradan insanlar bu hâli rüya yolu ile yaşıyorlar. Bir iki dakikalık rüyada birkaç günlük hadiselerin görünmesi buna kati bir delildir.
Biz de hayal melekesi ile arzımızla arasında yüzlerce ışık yılı mesafesi olan yıldızlara seyahat edebiliyoruz. Veya akıl aleti ile ahiret alemlerini tahayyül edip temaşa edebiliyoruz. Başka bir deyişle rüya ile de ruhen misal alemine yolculuk yapabiliyoruz.
Nitekim ruhun derece-i hayatına girildiğinde ruhun süratiyle zaman genişleyebilmekte ve mekân tayyedilebilmektedir.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
PEYGAMBERİMİZ ALEYHİSSELAM, MİRAÇTA ALLAH’I GÖRMÜŞ MÜDÜR? DÜNYA’DA ALLAH’I GÖRMEK NASIL OLUR? BİZ ALLAH’I HAYAL DAHİ EDEMEYİZ, ÇÜNKÜ O, ZAMANDAN VE MEKANDAN MÜNE15ZZEHTİR.
RÜYALAR KONTROL EDİLEBİLİR Mİ?
RUHU CESEDİNE GALİP GELMEK NE DEMEKTİR?
ÇOK HUZURSUZUM NE YAPMALIYIM?
BİRBİRİNE NİKÂH DÜŞEN KADIN VE ERKEĞİN SELAMLAŞMASI CAİZ MİDİR?
Yorumlar (0)