İman hakîkatta bir kalp ve vicdan işi olduğuna göre; dilciler nazarında da, dinî ıstılahta da asl olan, imanın hakîkatında bulunması gereken tasdiktir. Fakat, bu tasdik ve itirafın masdarı, kaynağı nedir? İmanın hakîkatını teşkil eden hükümler nelerdir? Yalnız kalp midir? Yalnız dil midir? Veya her ikisi birden midir? İşte bu hususta İslâm âlimleri arasında görüş ayrılığı vardır. Bundan dolayı birçok itikadi mezhep ortaya çıkmıştır.

a) Ehl-i Sünnet’ten bazılarına göre şer’î iman; Hz. Muhammed (sav)’in Allah Teâlâ’dan getirdiği kesin olarak bilinen şeylerin hepsinin doğru ve gerçek olduğunu kalp ile tasdik ve dil ile ikrar etmektir. Bu tarife göre imanın; biri tasdik diğeri ikrar olmak üzere iki rüknü vardır. Ancak, bu rükünler aynı seviyede birer aslî rükün değildir. Çünkü bunlardan “kalp ile tasdik”, hiçbir mazeret karşısında vazgeçilmeyen “aslî rükün”, dil ile ikrar ise, dilsizlik ve ölüm tehlikesi gibi zarûrî haller karşısında vazgeçilebilen ve vücubu sakıt olan “zâid rükün”dür. Aslî rükün sayılan kalb ile tasdik zâil olduğu anda, o kimse imandan çıkar ve kâfir olur. Çünkü her halükârda tasdiksiz iman olmaz. Ancak ölüm tehdidi karşısında diliyle ikrar etmeyen bir kimse, kalbi samimi tasdik ve imanla dolu olduğu için imandan çıkmaz ve kâfir olmaz (Nahl, 16/106). “Kavl-i Meşhur” olarak şöhret bulan bu mezhebi, bazı Ehl-i Sünnet Kelâmcıları, Hanefi imamlarından Şemsü’l-eimme es-Serahsî, Fahru’l-İslâm Pezdevî ve diğer Hanefi fakihleri benimsemişlerdir. Hatta İmam-ı Âzam’ın da bu görüşü tercih ettiği rivayet edilmiştir. (Fıkh-ı Ekber Aliyyu’l-Kâri Şerhi, s. 76-77; Şerhu’l-Makâred, II, 182, Şerhu’l-Akâidi’n-Nesefiyye, s. 436438).

b) Ehl-i Sünnet’ten “cumhuru muhakkikîn”e göre şer’î iman; inanılması gerekenleri kalb ile tasdikten ibarettir. O halde şer’i imanın yegane rüknü, kalb ile tasdiktir. Kalbinde böyle tereddütsüz bir tasdik bulunan kimse, gerçekte ve Hak Teâlâ indinde mümindir. Dil ile ikrar etmek ise, imanın aslî veya zâid bir rüknü, yani imandan bir cüz değildir. Fakat, kalble bulunan tasdike, ancak dil ile ikrar edilmesi halinde vakıf olunabileceği, aksi halde mü’min midir, değil midir? bilinemeyeceğinden, dünyevî ve hukûkî hükümleri tasdik edebilmek için, dil ile ikrar şart koşulmuştur.

Bu esasa göre, kalbiyle gerçekten tasdik edip de, bunu diliyle ikrar etmeyenler, dünyada Müslüman sayılıp dini ahkâm kendilerine uygulanmasa bile, Allah Tealâ katında mü’min sayılırlar. Dini nasslar bu görüşü daha fazla desteklemektedir: “Allah işte bunların kalbine imanı yazdı.” (Mücadele, 58/22); “İman henüz kalblerine girmedi.” (Hucurât, 49/14 ve Nahl, 16/106 gibi).

İmam Ebu Mansur el-Maturîdi’nin tercihi de budur. Özellikle, İmam Ebu’l-Hasan el-Eş’ârî ile İmamu’l-Haremeyn el-Cüveynî ve İmam Fahru’d-Din er-Râzî bu görüştedirler. (Ali Arslan Aydın, İslâm İnançları, I, 164-165).

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.

Allah Hakkında En Çok Merak Edilen Sorular:

İYİLİK İNSANDAN MI, ALLAH’TAN MIDIR ?

PEYGAMBERLER ALLAH HAKKINDA YANLIŞ İFADE KULLANAMAZ MI?

ALLAH’IN BİZDEN RAZI OLDUĞUNU NASIL ANLARIZ?

İNSAN KENDİ KADERİNİ KENDİ Mİ BELİRLER, YOKSA ALLAH TARAFINDAN MI BELİRLENİR?

ALLAH NUR MUDUR? NUR ALLAH’IN MAHLUKUDUR, NE DEMEKTİR?