Fahr-ı Kâinat Efendimizin (sav) gösterdiği bin’e yakın mucize, insanlık âleminin ayları ve yıldızları hükmünde parlayan sahabelerin gözü önünde cereyan etmiş ve yalan üzerine ittifak etmeleri imkânsız olan bu nuranî cemaat tarafından bütün teferruatıyla gelecek nesillere aktarılmıştır.
“Benden bilerek yalan bir şey haber veren, cehennem ateşinden yerini hazırlasın.” mealindeki hadîs-i şerifin ikazına karşı, bütün zerreleriyle titreyip herkesten fazla titizlik gösteren ve yalan bir haber karşısında susmaları mümkün olmayan o iman kahramanlarından bize ulaşan hadîs ve mucizeler, bugün modern ilim tarafından da tek tek tasdik edilmektedir. İslâmî kaynaklarda “Şakk-ı Kamer” veya “İnşikak-ı Kamer” olarak geçen “Ay’ın ikiye yarılma mucizesi” de bunlardan birisidir.
Şakk-ı Kamer Hadisesi Nasıl Gerçekleşti?
Şakk-ı Kamer Mucizesi, Efendimiz (sav) peygamberlikle vazifeli kılındıktan sekiz sene sonra vuku buldu. Kureyş Kabilesi’nin ileri gelen müşrikleri bir araya toplanmışlar ve Allah Resûlünden, peygamberliğini ispatlayacak bir mucize istemeye karar vermişlerdi. Hep birlikte O’nun bulunduğu yere doğru ilerlerken gecenin ilk saatleri yaşanıyor ve Efendimiz (sav} parıl parıl parlayan ay ışığı altında Hazret-i Ali, Huzeyfe İbn-i Yemân, Abdullah Ibn-i Mes’ud, Cübeyr ibn-i Mut’im ve Abdullah İbn-i Ömer gibi büyük sahabelerle sohbet ediyordu.(1) O nur halkasını çevreleyen müşriklerin mucize görme konusundaki ısrarları had safhaya varıp sabır sınırlarını zorladığında, Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav) yerinden doğruldu ve mübarek elini, gökyüzünde bir altın tabak gibi ışıldayan Ay’a doğru celâlle kaldırdı. Yaratıldığı günden beri vazifesinden şaşmamış olan Ay, hürmetine koca bir kâinatın yaratıldığı O Zat’in (sav) bu işaretiyle bir anda ikiye ayrılmış ve gerideki Mina Dağı, Ay’ın iki parçası arasında kalarak muhteşem ve tüyler ürpertici bir manzara teşkil etmişti.
Efendimiz (sav) etrafındaki sahabelerine “Şahit olun, şahit olun.” diye tekrarlarken, Kureyş kâfirleri şaşkınlıkla birbirine bakmıyor ve “Bize büyü yaptı.”diyorlardı.
Bir başka Kureyşli de”Muhammed (sav) sadece bize büyü yapmış ve Ay’ı iki parça olarak göstermiş olmalı.” diyerek, bu hâdisenin civar beldelerden gelen kafile ve kervanlara sorulmasını istiyordu. Bu teklif, diğerleri tarafından da ister istemez benimsendi ve ertesi sabah Yemen ve başka taraflardan gelen kervanlar soru yağmuruna tutuldu. Hepsi de gece seyahat ettikleri için Ay’ın ikiye yarıldığına şahit olmuşlardı. Bunun üzerine Mekke’li Müşrikler. “Ebû Tâlib’in yetîmindeki sihir, semaya da tesir etti.” diyerek inatlarını sürdürdüler. Ve Efendimizin (sav) yanında olmamalarına rağmen, bu mucizeyi gören diğer müşrikler gibi, küfürlerinde sabit kaldılar. (2)
Hemen arkasından Allah kelâmı nazil oldu:
“Onlar bîr mucize görseler, ondan yüz çevirip ‘Normal bir sıhîr…’ derler, yalan söylerler, nefislerine uyarlar.” (Kamer, 54/2)
Ay’ın Yarıldığını Neden Herkes Görmedi?
Ay Mucizesinin herkes tarafından görülmesi, Cenab-ı Hak tarafından dünyada murad edilen “imtihan sırrı”na ters düşecek ve ister istemez bütün insanların imana gelmesine yol açacaktı. Bu yüzden Ay’ın iki parçaya ayrılması, insanların uykuda veya evinde olduğu bir zamanda, ani ve kısa süreli olarak gerçekleşti. Ay’ın her gün farklı saatlerde dogması ve farklı menzillerde bulunmasının yanısıra, o asırda gökyüzünü sürekli inceleyen âlimler de yok denecek kadar azdı. Aynı zamanda bazı ülkeler sis ve bulut gibi engellerden, bazıları da saat farkından dolayı Ay’ı göremiyordu. Meselâ bu mucizenin gerçekleştiği saatte İngiltere ve İspanya’da güneş yeni batıyor, Çin ve Japonya’da sabah oluyor, Amerika’da ise gündüz saatleri yaşanıyordu.(3) Ay’ın görülmesi için yeterli olan şartlar, Arap yarımadasının dışında en iyi Hindistan’da gerçekleşmiş ve Dhar şehri kralı Raja Bjoh ve raiyeti tarafından bütün teferruatıyla takîp edilmişti.(4) Chamai Nehri kıyısındaki sarayının balkonundan Ay’ın ikiye ayrıldığını gören kral, önce dünyanın sonunun geldiğini zannederek büyük bir korkuya kapılmış, daha sonra da bunun Arabistan’da zuhur ettiğini duyduğu Peygamber’in bir mucizesi olabileceğini tahmin ederek vezirini Mekke’ye göndermişti. Raja’nın veziri Efendimiz (sav) ile görüşme şerefine erişmiş ve Şakk-ı Kamer O’nun mucizesi olduğunu anlayarak İslâmiyeti seçmişti.
Bugün bu bahtiyar hükümdarın torunları olan Bjohzadeler, Hindistan’daki Dhar şehrinin hemen dışında ikâmet ediyorlar.(5)
BAŞKALARI DA GÖRMÜŞTÜ
Şakku’l-Kamer Mucizesi, sadece Raja ve saraydakiler tarafından görülmemiş. Hindistan halkı tarafından da seyredilmişti. Mucizenin gerçekleştiği tarih, daha sonra bir başlangıç yılı olarak kabul edildi ve bazı eserler üzerine işlendi. Hatta bu ülkede ele geçirilen bir heykelde: ”Ay’ın ikiye yarıldığı senede yapılmıştır.” ifadesi bulunuyordu. Bu durum bazı müfessirler tarafından sıkça nakledilmiş ve çok önemli bir delil olarak gösterilmiştir.(6)
İLİM GÖRÜYOR
On dört asır önceki astronomi ilminin ve haberleşme imkânlarının yetersizliği sebebiyle, tam olarak görülemeyen veya görüldüğü halde haber olarak yaygınlaşanı ayan Şakk-ı Kamer Mucizesi, 4 Mayıs 1967 yılında Florida’daki Cape Kennedy Uzay Üssü’nden fırlatılan Orbiter 4 uydusundan çekilen Ay fotoğraflarıyla ister istemez gündeme gelmiştir. Orbiter 4’ün bu çalışmasında, Ay’ın dünyamızdan görülmeyen arka yüzü resimlenmiş ve 3.000 km. mesafeden çekilen yakın plân fotoğraflarıyla Ay yüzeyinin %95’lik bölümü incelenebilmiştir. 67-1805 numara ile arşivlenen bu fotoğraflarda, daha önce küçük bölümler halinde çekilen Ay fotoğraflarında farkedilemeyen bazı hususlar göze çarpmaktadır. Ay’ın arka yüzeyi, uzunluğu 240 genişliği de yer yer 8 kilometreyi bulan bir yarık tarafından boylu boyunca kuşatılmaktadır.(7) Bu çatlağın merkezi, 65 derece güney ve 105 derece doğu olarak belirlenmiştir. Tabii sebeplerle meydana gelen çatlaklar, dalgalı ve düzensiz bir çizgi oluşturdukları halde, bu çatlak mükemmel bîr düz çizgi şeklindedir. Özel bir sebebe dayandığı intibaını uyandıran çatlaklar, Ay’a ilk defa ayak basan astronot Neil Armstrong’un da dikkatini çekmiş ve kendi ifadesiyle onu hayrete düşürmüştür. Size bu haberi aktardığımız “The Müslim Digest” adlı dergi, Mısırlı âlimler tarafından N. Armstrong’a Şakk-ı Kamer Mucizesinin anlatıldığını da ifade etmektedir.
ÜÇ ASIRLIK HARİTA
Kur’an, hadîs ve nakiller, Şakk-ı Kamer Mucizesi gerçekleşip Ay’ın iki parçaya bölündüğünü ifade ettiğine göre, bu parçaların tekrar birleşmesi sırasında meydana geldiği tahmin edilen çizginin Ay’ın tamamını dolaşması gerekmektedir. Yani birleşme çizgisi veya çatlağı, Ay’ın dünyadan görünen yüzünde de bulunmalıdır.
Uzay çalışmalarını yürüten ülkeler, su âna kadar Ay’ın bu yüzünü çevreleyen bir çatlaktan bahsetmemiştir. Ancak burada ilk defa ZAFER’in ortaya koyacağı bir delil, sanırız astronomi sahasında daha önceden ele alınmamış veya gözlerden saklanmıştır. Bu delil, İtalyan gök âlimi Cassini tarafından günümüzden tam 311 sene önce çizilmiş olan bir Ay haritasıdır.
Modern astronomiyle uğraşan ilim adamları tarafından fevkalâde önemli bir kaynak olarak kabul edilen ve ilmî yönü tartışılmadığı için birçok kitapta yer alan bu harita, günümüzde çekilen Ay fotoğraflarıyla da mükemmel bir uyum arz etmektedir. Cassini’nin 311 yıllık bu haritasında, dünyamızdan görülen Ay yüzeyinin tamamını kuşatan ve tesadüflerle meydana gelmeyecek kadar muntazam olan bir çizginin varlığı, son derece açık ve net olarak görülmektedir. Fotoğrafını takdim ettiğimiz bu haritayı inceleyen insaf sahiplerinin, cetvelle çizilmiş gibi muntazam olan bu çizgiyi ne şekilde yorumlayacaklarını bilemiyoruz. Ancak iki büyük taşın üst üste konduğunu veya bazı yerlerde derince çizgiler çizildiğini görüp de bunların uzaylılar tarafından yapıldığını iddia eden Daniken gibi sahte âlimlerin, bu harita karşısındaki suskunluklarının sebebini az-çok tahmin edebiliyoruz.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
HZ. MUSA (AS)’IN MUCİZELERİ NELERDİR?
HZ.MERYEM’İN HZ.İSA’YA HAMİLE KALMASI NASIL AÇIKLANIR?
PEYGAMBERLERİN MUCİZELERİNİ GÖRMEDİĞİMİZE GÖRE, ONLARA NASIL İNANALIM?
AYETTE GÖKTEN GELENLER İFADESİ UZAYLILARIN OLDUĞUNU MU GÖSTERİR?
“GÖBEK BAĞINI NEREYE GÖMERSENİZ ÇOCUK İLERİDE O MESLEĞİ SEÇER.” SÖZÜ DOĞRU MUDUR?
Yorumlar (0)