Değerli kardeşim,
İnsan, canlıların en güçlüsü olmasına rağmen, doğduğu anda en zayıf olanların başında gelir. Bazı hayvan yavruları doğumdan hemen sonra, bir kısmı da kısa bir zaman sonra ayağa kalkabildiği, ihtiyaçlarını gidermeye başlayabildiği hâlde insanoğlu ancak, doğumundan yıllar sonra bu seviyeye gelebilir. Neslin devam edebilmesi için bütün bu zorlukları çeken ana babalardır. Anne, yavrusunu dokuz ay karnında taşır, hamilelik süresince pek çok güçlükle karşılaşır, hayatî tehlikeleri de göze alarak çocuğunu doğurur. Hiç bir şeye gücü yetmeyen bebeğini büyütmek için, uykusundan, istirahatinden, sıhhatinden feragat eder. Nitekim Cenâb-ı Allah şöyle buyurur:
“Biz, insana, ana-babasına iyilikte bulunmayı tavsiye ettik. Özellikle de anasını tasviye ederiz ki, o, kat kat zaafa düşerek ona hamile kalmış, emzirmesi de tam iki sene sürmüştür. Binaenaleyh; bana ve ana-babana şükret. “ (Lokman, 31/14).
Aile ve çocuğun ihtiyaçlarını temin etmek için baba yılmadan, usanmadan çalışır, yemez yedirir, giymez giydirir. Çocuğun bir yeri ağrısa, onlar daha fazla rahatsız olurlar. Çocuklarının rahatını kendi rahatlarına tercih ederler. Bu zahmetli meşgale, değişik safha ve şekillerde olmak üzere yirmi otuz yıl devam eder. Hatta, ana-babanın çocuğuna gösterdikleri ilgi hayat boyu sürer gider.
Allah’ın, ana-baba ve çocuklar arasında yarattığı sevgi ve saygıdan kaynaklanan işte bu hak-görev ilişkisi, insan neslinin yozlaşmadan, sıhhatli ve sağlam bir şekilde devam edebilmesinin ve vazgeçilmez bir şartıdır.
Ana-babanın çocuklar üzerindeki haklarından biri:
İtaat (saygı): Çocukların ana-babalarına karşı en önemli görevleri onlara itaat etmek, yapılması haram olmayan isteklerini yerine getirmektir. Cenâb-ı Allah şöyle buyurur:
“Biz insana, ana-babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik. Bununla beraber, hakkında bilgi sahibi olmadığın (ilah tanımadığın) bir şeyi bana ortak koşman için sana emrederlerse, artık onlara bu hususta itaat etme.” (Ankebût, 29/8)
Bu misalden yola çıkarsak seslerin yükselip kavganın büyümemesi adına evlat olarak en başta karşı taraftan herhangi bir anlayış vs beklentisi içine girmeden, sırf Allah rızâsı için, istenen eğer bir işse eğer ağzını açmadan iş yerine getirilip ebeveyn memûn edilebilir- ki zaten bu Allah’ın emridir…
Ortalığın kızıştığını ya da sinirlenme belirtileri gösterdiğini farkettiğimiz an bizler evlât olarak o anki öfkemizi kontrol etmeyi öğrenmeli, çaba sarf etmeliyiz. Bu süreçte “sinirlendiğim an, yalnızca kendi duyacağım seste Ya Halîm ismini çekeceğim” şeklinde kendimize telkinde bulunabiliriz. Allah yardımını gönderip, sükûnet indirene kadar kafasında yalnızca buna odaklanan kişi, büyük ölçüde muvaffak olması mümkündür. Ortada sağlıklı bir iletişim ile çözülmüş bir problem olmasa dahî, büyük bir günahtan kendimizi kurtarmış oluruz.
Elbette bununla sınırlı olmayarak sürekli Ana- babaya itaat hususunda hakikat dolumu yapmalıyız… Ehemmiyetini kavradıkça hassasiyetiniz artacaktır.
O an ses tonunu kontrol edemese dahi ağzından hayır çıkmasına dikkat etmelidir mü’min. Peygamber âleyhisselâm bu hususta şöyle buyuruyorlar:
“Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse ya hayır konuşsun ya da sussun.” [Tirmizî, Kıyamet 51, (2502).]
Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
“Kul (bazan), Allah’ın rızasına uygun olan bir kelamı, ehemmiyet vermeksizin sarfeder de Allah onun sebebiyle cennetteki derecesini yükseltir. Yine kul (bazan) Allah’ın hoşnutsuzluğuna sebep olan bir kelimeyi ehemmiyet vermeksizin sarfeder de Allah, o sebeple onu cehennemde yetmiş yıllık aşağıya atar.”[Buharî, Rikak 23; Müslim, Zühd 49, (2988); Muvatta, 4, (985); Tirmizî, Zühd 10, (2315).]
Misal “Allah sizi sevsin!” Şeklindeki bir çıkış ilk etapta şaşkınlıkla karşılanmış olsa da, bu o ciddi ve hararetli ortamı bir nebze yatıştırır. Belki bir tebessüme bile vesile olabilir…
Allah muvaffak eylesin…
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin 🙂
Bazı Merak Edilen Sorular:
ANNE BABAYA ASİ OLMAK NE DEMEK?
KIZ ÇOCUĞU EV İŞLERİNDE ANNE BABAYA YARDIM ETMEK ZORUNDA MIDIR ?
ANNE BABANIN YANINDA OTURMA-KALKMA ADABI NASILDIR ?
BİR KIZIN, ANNE VE BABANIN RIZASI OLMADAN BİR ERKEKLE NİKAH KIYMASI DOĞRU MUDUR?
ANNELER VE BABALAR GÜNÜNÜ KUTLAMAK CAİZ Mİ?
Yorumlar (0)