Değerli kardeşim,
Allah, insanların akıllarına göre konuşuyor. İnsan olarak biz, “gök”ten güneş, ay, yıldız gibi şeylerden başka bir şey mi anlıyoruz?
İlkel akılla bakanların Kur’an’ın bu ifadesini ilkel bulmaları normaldir. Çünkü, Kur’an’ın bütüncül bakışını kavramayacak kadar ön yargılı ve at gözlüklü olanların başka seçenekleri yoktur.
Kur’an’ın bu ifadesi, sonsuz bir ilim ve kudrete işaret etmek üzere bize şu mesajı veriyor: “milyonlarca cisimlerin, galaksilerin, sistemlerin ortak adı olan “gök”, havada, boşlukta, bir dayanağı olmadığı halde dönüp duruyor. Bu -âdeta- sonsuz ebatta olan göğün boşlukta durması, bir serçe kuşu gibi havada kanat çırpması ve yere düşmemesi, ancak Allah’ın sonsuz ilim ve kudretiyle mümkündür. Yoksa her zaman düşüp yerin üstüne kapanabilir. Son cümlenin, insanın aklına göre bir ifade olduğu düşünülmelidir.
Gök ifadesinden güneş sistemini anlamak da mümkündür. Çünkü, genel olarak insanların gökten anladığı dünyanın da içinde bulunduğu güneş sistemidir. Bu açıdan bakıldığında, ayetin açıkça itim ve çekim kanunlarına işaret ettiği görülmektedir. Çünkü, güneş sistemini ayakta tutan bu kanunlardır. Bu kanunları yapan, ancak bütün evreni bütün detaylarıyla dizayn edip düzenleyen bir ilim ve kudret sahibi olabilir ki o da ancak Allah’tır.
Kur’an’ın bu ifadesi, sonsuz bir ilim ve kudrete işaret etmek üzere bize şu mesajı veriyor: “milyonlarca cisimlerin, galaksilerin, sistemlerin ortak adı olan “gök”, havada, boşlukta, bir dayanağı olmadığı halde dönüp duruyor. Bu -âdeta- sonsuz ebatta olan göğün boşlukta durması, bir serçe kuşu gibi havada kanat çırpması ve yere düşmemesi, ancak Allah’ın sonsuz ilim ve kudretiyle mümkündür. Yoksa her zaman düşüp yerin üstüne kapanabilir. Son cümlenin, insanın aklına göre bir ifade olduğu düşünülmelidir.
“Şüphesiz Allah gökleri ve yeri, yerinden kayıp yok olmaktan koruyan Allah’tır. Şayet onların onlar yerlerinden kayıp yok olmaya yüz tutarlarsa, onları Allah’tan başka kimse tutamaz.”(Fatır, 35/41) mealindeki ayette ise, göklerin yanında yerküresinin de havada boşlukta olduğuna, Allah’ın iradesi olmazsa her an yerinden kayıp, yörüngesinden çıkabileceğine işaret edilmiştir.
Başka bir ayette, “Göğü de korunmuş bir tavan yaptık. Yine de onlar gökyüzünün âyetlerine aldırmıyorlar.” (Enbiya 21/32) buyurularak göğün bir tavan olduğuna dikkat çekilir. Bu ayetin ve soruda geçen ayetin, bazı ilmi buluşlara da işaret ettiği söylenebilir:
Dünyamıza uzaydan sadece gün ışığı gelmez. Onun yanı sıra, gerek Güneşten, gerekse uzayın başka yerlerinden, sürekli olarak X ve gama ışınları, kozmik ışınlar ve göktaşları gibi, öldürücü ışın ve maddeler yağar. Ancak bir yandan atmosferin yapısı, diğer yandan Dünyanın manyetik alanı, bu tür zararlı şeyleri ya eleyecek, yahut yönünü değiştirecek şekilde düzenlenmiş ve böylece yeryüzünde hayat son derece özenli bir şekilde koruma altına alınmıştır. Fakat bu mucize önlemlerden birine, kâşifine izafeten Van Allen Radyasyon Kuşağı adını veren insanlar, gökyüzünün âyetlerine aldırmıyor ve kendilerine yeri ve göğü hizmetkâr eden Rableri hakkında aynı kadirşinaslığı göstermekte zorlanıyorlar.
İşte Troposfer tabakası, yeryüzünden yükselen su buharının yoğunlaşıp yağış olarak yere geri dönmesini sağlarken, 25 km yükseklikteki Stratosferin alt tabakası olan Ozonosfer, uzaydan gelen radyasyon ve zararlı ultraviyole ışınlarını yansıtarak, yeryüzüne ulaşamadan uzaya geri dönmelerini sağlar.
İyonosfer tabakası da yeryüzünden yayınlanan radyo dalgalarını bir uydu gibi yeryüzünün farklı bölgelerine geri yansıtarak, telsiz konuşmalarının, radyo ve televizyon yayınlarının uzak mesafelerden izlenebilmesini sağlar. Manyetosfer tabakası ise, Güneş’ten ve diğer yıldızlardan yayılan zararlı radyoaktif parçacıkları, yeryüzüne ulaşmadan uzaya geri döndürür.
Burada çok küçük bir bölümünü incelediğimiz, fakat tüm yaşamımızı kuşatmış olan bu son derece dengeli hız,Yüce Allah’ın insanlara rahmetinin delillerinden sadece biridir. Hem kendi vücudumuzda hem de evrenin her köşesinde yaşam için gerekli olayların olması gereken en uygun süratle gerçekleşmeleri, belki de hiç farkında olmadığımız bir nimettir. Meydana gelen her olayın hızının ihtiyaca uygun olarak son derece hassas bir şekilde ayarlanmış olması sayesinde yaşam mükemmel uyumuyla devam eder. Allah her şeyi yoktan var etmiştir ve her şeyi her an koruması altında tutmaktadır. Bu ve buna benzer gerçekler soruda geçen ayette şöyle bildirilir:
“Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde O’nun emriyle akıp giden gemileri, sizin yararınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar. Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir.” (Hac Suresi, 22/65)
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin 🙂
Bazı Merak Edilenler:
“ALLAH’IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMETMEYENLER, KÂFİRLERİN TA KENDİLERİDİR.” (MAİDE, 5/44) AYETİNİ AÇIKLAR MISINIZ?
NEML SURESİ 21. AYETE GÖRE HAYVANLARA ÖLÜM CEZASI VERİLEBİLİR Mİ?
İNSAN VUCUDUNA ZARAR VEREN HER ŞEY HARAMDIR, SÖZÜ, BİR HADİS Mİ, YOKSA AYET MİDİR?
KUR’AN’DA PEK ÇOK AYETTE GEÇEN “KALPLERİN MÜHÜRLENMESİ” NE DEMEKTİR? KALBİ MÜHÜRLENEN BİR İNSAN, İMAN ETMEMEKTEN NASIL SORUMLU TUTULABİLİR?
TUVALETTE AYET VEYA HADİS OKUMAK GÜNAH MI?
AYETTE GÖKTEN GELENLER İFADESİ UZAYLILARIN OLDUĞUNU MU GÖSTERİR?
Yorumlar (0)