Değerli kardeşim,

İslam alimleri aşağıdaki ayetlerin ifadelerinden hareketle, “Müslüman bir kadının ehl-i kitap bir erkekle evlenemeyeceği” sonucuna varmışlardır:

1) “Müşrik kadınlar iman etmedikçe onlarla evlenmeyin! Mümin bir cariye, hoşunuza giden hür bir müşrik kadından daha hayırlıdır! Mümin kadınları da, onlar iman etmedikçe, müşriklere nikâhlamayınız;  Mümin bir köle hoşunuza giden hür bir müşrikten daha hayırlıdır. Müşrikler sizi cehenneme dâvet ederler. Allah ise sizi Kendi izniyle, cennete ve mağfirete dâvet eder  ve üzerinde düşünüp gerekli dersi alsınlar diye âyetlerini insanlara açıklar.”(Bakara, 2/221).

2) Ey iman edenler! Mümin hanımlar size katılmak üzere hicret etmiş olarak geldiklerinde onları imtihan edin. Gerçi Allah onların imanlarını pek iyi bilir. Ama siz de onların mümin olduklarını anlarsanız, artık onları kâfirlere geri göndermeyin.”(Mümtahine, 60/10).

Bu ayetlerde “mümin kadınların müşriklerle evlenemeyeceği” hükmünü ortaya konmuştur. Alimler bu iki ayetten şu hükümleri çıkarmışlardır:

a. Burada açıkça müşriklerden söz edilmiş olsa bile, ilk ayette yer alan “Müşrikler sizi cehenneme dâvet ederler”  mealindeki ifadeden “mümin kadınların müşrikler yanında ehlikitaptan olan erkeklerle de evlenemeyeceği” hükmünü algılamak gerekir. Çünkü, ailede erkek daima yönlendirici, yönetici ve reis hükmünde olduğundan kadınların dinlerini değiştirmelerine sebep olma ihtimali kuvvetlidir. (Fetevâ-i Hindiye 11/330)

b.“Allah, müminlerin âleyhine kâfirlere asla bir yol vermeyecektir.”(Nisa, 4/141) mealindeki ayetin ifadesinde de kâfirlerin Müslümanlara hâkim olmaları yasaklanmıştır. Erkek kadın üzerinde bir nevi hâkim olduğuna göre, Müslüman kadının kâfir erkeklerle evlenmesinin caiz olmadığına da bir delildir.(bk. V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l_İslamî, 7/152).

c. Ayrıca, ailenin huzur ve barışında en büyük âmil, eşlerin fikir ve düşünce planında uyum içerisinde olmalarıdır. Hatta İslam’da eşler arasında denkliğin aranması, âlideki bu huzur ve barışı sağlamaya yöneliktir. Bu denkliğin en önemlisi, fikir ve düşünce planında akisleri bulunan dini düşünce ve inançlardır. Konuya bu açıdan bakıldığında, İslam’da Müslüman erkeğin ehlikitap kadınla evlenmesine ruhsat verilmesine karşılık, Müslüman kadının ehlikitap bir erkekle evlenmesine ruhsat verilmemesinin hikmetini de anlamış olacağız. Çünkü, Müslüman koca, ehlikitaptan olan eşinin -Allah’a, ahirete, peygamberlere, meleklere, kadere iman gibi- inancının temel esaslarını kabul etmektedir. Bu açıdan hanımının temel inançlarına ters düşecek bir yolu takip etmez ve ailenin huzur ve barışını zedeleyecek bir tutum içine girmez. Halbuki, ehlikitaptan bir koca, Müslüman eşinin inandığı en temel inancı olan Hz. Muhammed (a.s.m)’in peygamberliğine, Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğuna inanmadığı için, aile huzurunu bozacak tutumlar içerisine girme ihtimali çok kuvvetlidir.(krş. Zuhaylî, 7/153).

Diğer taraftan Hristiyan bir kadının evlendiği Müslüman erkek, Hristiyan olan eşinin kitabını, peygamberini inkar etmediği gibi, aksine tasdik ediyor, hürmet ve saygıda asla kusur göstermiyor. Böylece Hıristiyan kadın evlendiği Müslüman erkekte dini açısından bir aşağılanmaya ve saygısızlığa maruz kalmıyor. Bir kaybı da söz konusu olmuyor.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin 🙂