Değerli kardeşim,

İslam’ı güzel yaşamanın yolu şöyle özetlenebilir:

1.  Allah’ın emir ve yasaklarına uymak.

Farz ve vacip olan ibadetleri yapmak ve büyük günahlardan sakınmak.  Bunun yolu da ibadetlerden geçer.

Allah, yaradılışını gayesi ibadetlere bağlamıştır ve şöyle buyurmaktadır:

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat, 56)

İnsan ibadet etmek üzere programlanmıştır denilebilir. Bu programa uymak insana güzel bir hayat kazandırdığını Allah söylüyor:

“Erkek veya kadın olarak her kim inanıp salih amel işlerse, biz ona dünyada güzel bir hayat yaşatırız… “ (Nahl, 97)

2. Dua etmek.

Dua insanı daima Allah’la irtibat halinde olmayı sağlar. Onunla konuşmak, Ona sıkıntı ve ihtiyaçlarını bildirmek ancak dua yoluyla mümkün olmaktadır.

Allah, “Bana dua edin duanıza cevap vereyim.” (Mümin, 60) demektedir.

Allah, cevap vermediği duayı kuluna yaptırmaz. Bu inanç insanın bütün psikolojik sıkıntılarına çare sayılmaktadır.

3. Tevekkül etmek.

Tevekkül etmek, üzerine düşen görevleri yapıp Allaha güvenmek anlamına gelir. Allah’a güvenen ve dayanan kişi o güveni bulacaktır. Nitekim bir kutsi hadiste şöyle buyurulur:

“Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl tanırsa öyle muamele ederim.” (bk. Buharî, Tevhid 15, 35; Müslim, Zikr 2)

Onun için Allah’a güvenen Müslüman, sıkıntılardan, zorluk ve darlıklardan korkmaz.

Kuran’ın muhtelif ayetlerinde geçen, “rızık Allah’tandır, rızkı veren Odur, mutlak rızık verendir” ilahi taahhüde güvenen ve dayanan biri geçim endişesinden korkmaz. Hiç ummadığı yerden sebepler perdesi altında rızık gelir onu bulur.

Ancak tevekkülün bir kuralı var: Kişi elinden geleni yaptıktan ve sebeplere başvurduktan sonra tevekkül eder. Cüzi iradeyi kullandıktan sonra külli iradeye teslim olur.

4. İbadette daha yükseklere, musibetlerde daha aşağılara bakmak.

İslam’ı güzel yaşamanın bir yolu da, ibadetlerde, takvada kendinden üstün olanlara, musibetlerde ise kendinden aşağı olanlara bakmaktır. Çünkü her insan mutlaka kendinden daha kötü bir durumda olan pek çok insan bulabilir, onun için her hal u karda haline şükretmelidir.

Bu konuda Hz. Peygamber aleyhisselatü vesselamın şu hadisi hayat düsturu edinilmelidir.

“Müminin hali ne hoştur, başka hiç kimsede bulunmaz. O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.” (Müslim, Zühd, 64)

Gayri Müslimler arasında yaşayan bir Müslüman nasıl davranmalı?

İslam’da, medeni dünyanın kabul ettiği bütün insanı değerler olduğu için, İslam’ı güzel yaşayan hiç kimse dışlanmaz, hatta çevresindekilerden takdir görür.

Zarar görmemek ve ön yargılardan kurtulmak için olur olmaz her yerde her zaman Müslüman olduğunu söylemeyebilir, ibadetlerini de gizli yapabilir.

İslam’ı yaşamanın en güzel ve en etkili yolu söz ve davranışlarıyla İslam’ı temsil etmektir. Davranışlarıyla yaşamaktır. Karanlıkla dövüşmek değil bir ışık yakmaktır..

Günümüzde İslam’a karşı ön yargıların yaygın olması, Müslümanın gerçek İslam’ı hakkıyla yaşamamasından kaynaklandığı bilinen bir gerçektir.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Konuyla ilgili bu videomuzu izleyebilirsin: