Değerli kardeşim.

Hutbemiz komşularımıza karşı vazifelerimize dairdir.

Son ve kurtarıcı, hayatı bütünüyle kucaklayan İslâm dini, komşu haklarına çok önem vermiştir. Bu husustaki emir ve yasaklara başka hiçbir sistemde rastlamak mümkün değildir.

Yüce dinimiz İslâm, tencereden çıkan yemek kokusuyla bile komşunun rahatsız edilmesine razı değildir.

Komşularla iyi geçinmek Müslüman olmanın alâmeti sayılmış, komşu hakkına riayet etmeyenlerin tam bir mü’min olamayacakları beyan edilmiştir.

Bu sebeple kalbi îman nuruyla nurlanmış, hayatı Kur’ân terbiyesiyle bezenmiş her Müslüman, yakından uzağa doğru komşularına iyilik etmek ve onlara hayırlı bir komşu olmak mecburiyetindedir.

Aile fertlerinden sonra insanın en yakın çevresi komşularıdır. İnsanlar komşularla birarada yaşamaya, alışveriş yapmaya muhtaç yaratılmışlardır.

Şerefli bir şekilde yaşamak için çok şeylere muhtaç olan insan, tek başına bunları tedarik etmeye muktedir olmadığından, ebnayı cinsiyle teşrîk-i mesaî etmeye mecburdur.

Komşuların karşılıklı anlayış ve sabır içinde birbirlerine samimî hürmet, merhamet ve sevgi göstermeleri, yardımlaşmaları Allah’ın emridir. Kendine itimat edilmeyen insan kâmil bir mü’min olamaz.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) üç defa tekrar edip yeminle ifade ettiği hadîs-i şerifte, “Vallahi mü’min olamaz, vallahi mü’min olamaz, vallahi mü’min olamaz!” buyurunca, “Kim mü’min olamaz yâ Resûlallah?” diye soruldu.

Efendimiz cevap verdiler: “Komşusu şerrinden emin olmayan kimse!

Hadîs-i şeriften anlaşılıyor ki: İnsanın iyi bir Müslüman olması kuvvetli bir îmana sahip olmaya, o da komşularına hayırlı olmaya bağlıdır. Birbirlerine zararlı komşulann îmanları da, her iki hayatları da tehlikededir.

Her iki hayatımızı kurtaracak sağlam ve sarsılmaz bir îmanı kazanmaya çalışmak, hayatta en mühim vazifemizdir.

Kaynak : Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin 🙂