Değerli kardeşim,
Dünyanın şu andaki nüfusu, bu konuda bize bir fikir vermektedir. İlk insan on beş bin yıl önce yaratılmış olsa, tarih boyunca ortalama ömrün hep 70 yıl olduğu kabul edildiğinde, dünya nüfusunun şimdi 1 trilyon civarında olması gerekir. Şu andaki teorik anlayışa göre yüz binler yıl olduğu ileri sürülen insanlık tarihinin 15.000 yıldan daha kısa olması gerekiyor.
Bu da kâfi gelmemekte, atalarımızın ilk zamanlar 600-1.000 yıl gibi uzun ömürlü olduklarını kabul etmek durumundayız. Geriye doğru gittiğimizde, Hz. İsa döneminde dünya nüfusunun 250 milyon kadar olduğu hesaplanıyor (bk. Miller, C.Tyler. “Living In the Environment” Kaliforniya A.B.D. 1975). Dünya nüfusuna tesir eden veba gibi salgınlar ve savaşlarda ölenlerin, ancak nüfusun yüzde bir buçuğuna karşılık geldiği kabul ediliyor. Bu durumda insanlığın ömrünün yüz binler yıl olduğu iddiası da geçerliliğini kaybediyor. Sadece nüfus artış hızı bile insanlığın ömrünün 10.000 yılı geçemeyeceğini gösteriyor.
Bugünkü tarih hesaplamalarında kullanılan metot, yetersiz bir metottur. En güvenilir ve doğru kaynak, Kur’an ve hadislerin haberleri olmalıdır. Zaten ilmin doğru sonuçları ile Kur’an’a ait gerçekler birbiriyle her zaman mutabık kalmış, birbirini çürütmemiştir… Çünkü kâinat ve Kur’an, Allah’ın iki ayrı kitabıdır. Yeter ki her iki kitabı da doğru anlayalım ve yorumlamayı bilelim. Bazen görülen yanlışlıklar, yorumlayanların yetersizliğinden ileri gelmektedir.
Peygamber Efendimiz (asm),
“Ben insanlığın ikindi vaktinde geldim.”
buyuruyor. Diğer bir hadisinde ise
“Benim ümmetimin ömrü 1.500 seneyi pek geçmeyecek.”
buyurmuş. Günün dörtte ya da beşte biri olan ikindiden akşama kadarki vakti 1.500 yıl kabul ettiğimizde, insanlığın ömrünün 6.000-7.500 yıl arasında olduğu ortaya çıkar. Diğer bir meşhur hadis rivayetinde ise bu açıkça ortaya konmuştur:
“Âdem’den kıyamete kadar insanlığın ömrü yedi bin senedir.”
Görüldüğü gibi, bu iki hadis birbirini doğrulamakta ve tamamlamaktadır. [bk. Kenzu’l-Ummal, h.no: 16459; Tezkiretu’l-Mevduat, I/223.; Sahavî, el-Makasıdu’l-hasene (Deylemi’den naklen), I/693, h.no: 1243; Munavî Feyzu’l-Kadir, III/547; h.no: 4278 (Deylemi’den naklen)]
Bununla beraber, bu açıklamalar sadece birer yorumdur. Çünkü insanlığın ömrünün 7.000 yıl olduğuyla ilgili rivayette geçen “yıl” ifadesinin ne anlama geldiği kesin değildir. Bu açıdan başka ve farklı yorumlar da yapılabilir. Başka derin manâlarının da olabileceği ve onların açıklamaya başka manâ boyutu getirebileceği de düşünülebilir.
Dünyanın kendi ekseni etrafındaki ve Güneş etrafındaki hareket hızlarının eski devirlerden şimdiye değişiklik gösterdiğinden şimdiye kadar hiç bahsedilmediği ve zamanın da hıza bağlı olarak değişebileceği göz önüne alınarak, sadece eski devirlerdeki büyük bitki ve hayvanların ömür müddetleri ile şimdikileri kıyaslayarak eski devirlerde zamanın daha hızlı aktığı söylenebilir.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin 🙂
Yorumlar (0)