Değerli Kardeşim,

Alimlerin büyük çoğunluğuna göre, Hz. İsa ile Hz. Muhammed (a.s.m) arasında kalan zaman dilimine fetret devri denir. Bu devirde yaşayan insanlar -bir peygamberin tebliğine muhatap olmadıkları için- ehl-i necattır/kurtulurlar.

Ehl-i kitap ise, o zaman da kendi dinlerinden sorumludur. Onlardan yanlış yapanlar ceza, doğru hareket edenler ise, mükâfat görürler.

Bazı âlimler, bir kısım rivayetlere de dayanarak şu görüşleri belirtmişlerdir: Yahudiler, Hz. Musa’ya iman edip onun diniyle amel etmeleri halinde kurtulurlar. Ancak, Hz. İsa geldiği zaman Ona iman etmeyen, onun dininde olmayan prensipleri takip etmeleri durumunda riske girmiş olurlar. Hristiyanlar da Hz. İsa’ya bağlı oldukları sürece kurtuluşa ererler. Ancak, Hz. Muhammed (a.s.m) geldiği zaman, artık ona bağlanmak zorundadırlar. Onun diniyle amel etmedikleri takdirde, onlar da risk altına girmiş olurlar.(bk. Taberi, Bakara, 62. ayetin tefsiri)

İbn Kesir de bu konuda şu bilgilere yer vermiştir:

Kullar tarafından işlenen bir amelin makbul olmasının iki şartı vardır: Birincisi: Yapılan işin ihlasla, sırf Allah rızası için yapılmış olması. İkincisi, yapılan işin Hz. Muhammed (a.s.m)’in şeriatine uygun olması. Dolayısıyla, bütün insanlara peygamber olarak gönderilmiş olan Hz. Muhammed (a.s.m)’e iman etmeyen, onun getirdiği İslam dinine uymayan bir iş ihlasla da yapılsa makbul değildir. Nitekim, Müslim’in rivayetine göre, Hz. Peygamber (a.s.m) şöyle buyurmuştur: “Bizim getirdiğimiz dine uymayan her amel reddedilir.”(İbn Kesir, Bakara, 113. ayetin tefsiri).

Bununla beraber, bir nevi fetret dönemine girmiş son iki-üç asırda yaşayan insanların durumu hakkında farklı görüşler seslendiren alimler de vardır. Burada asıl ölçü “Biz peygamber göndermedikçe kimseye azap edecek değiliz.”(İsra, 17/15) mealindeki ayet olmalıdır. Kimin bu ayetin neresinde olduğunu Allah bilir.

Selametle…

Kaynak:Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin 🙂