Değerli kardeşimiz,
Kaynaklarda görebildiğimiz kadarıyla, cennette söz konusu doğa olayları yoktur. Adı geçen doğa olaylarının, güneş sisteminde yer alan yerkürenin hareketi ve onu çevreleyen atmosferle ilgili olduğunu düşündüğümüzde, böyle olayların cennette bulunma ihtimalinin olmadığı görülür.
Aslında –hikmetle bakıldığında- beka aleminin zaman çarkının dışında kalması, onun sonsuza dek devam etmesinin de bir gereğidir. Çünkü, zaman seline kapılan her şey ölüme mahkumdur. Cennette ölüm olmadığına göre, bu anlamdaki bir zamandan da söz edilemez. Oysa, doğa olaylarının hemen hepsi zaman mefhumuna bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. İnsanların dinlenmek, rahat etmek için tercih ettikleri mekanlar da hep doğal güzelliklerle iç içedirler. İnsanın doğal güzellik arayışı içinde olmasının sebeplerinden biri, Allah’ın insanı
“Çeşit çeşit ‘inceliklere ve güzelliklere’ (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler.” (Rahman Suresi, 55/48)
ayetiyle bildirdiği cennet güzelliklerinden zevk alacak şekilde yaratmış olmasıdır.
Tüm doğa güzelliklerinin yanı sıra cennet ortamında dünyadakinden farklı olarak ne sıcak ne de soğuk olan, insan nefsinin en hoşlanacağı tam kararında bir iklim olacağı da Kur’an’da bildirilmiştir:
“…Ve onları, ‘ne sıcak-ne soğuk, tam kararında gölgeliğe’ sokacağız.” (Nisa Suresi, 4/57)
Kur’an-ı Kerim ve sahih hadislerde mevcut beyanlara dayanarak cennet nimetlerinin ana özelliklerini şu şekilde tespit etmek mümkündür:
1. Sonsuz lüks ve konfor.
2. Sürekli barış ve huzur.
3. Cennet ehlinin hem bedenî, hem ruhî bakımdan son derece güçlü ve yetenekli olmaları.
4. Manevî tatmin (rızâ).
5. Allah’ı görmek, O’nunla konuşmak.
6. Bütün bunları saran bir ebediyet.
Dinler tarihine dair araştırmalar, hemen her din ve inanç sisteminde ölüm sonrası hesaplaşmanın, ceza veya mükâfatın varlığının kabul edildiğini göstermiştir. Genel olarak İslâm âlimlerinin cennet tasviri hakkında benimsedikleri görüş, onun mahiyetinin bilinemeyeceği şeklindedir. Çünkü mü’min kullar için ahiret hayatında hazırlanmış mutluluk vesilelerinin hiç kimse tarafından tahayyül edilemeyeceğini ifade eden ayetten (Secde, 32/17) başka, kudsi hadis olarak rivayet edilen meşhur metin de bu hususu açıkça belirtmektedir:
“Ben, sâlih kullarım için, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşer zihninin tasavvur edemeyeceği mutluluklar hazırladım.” (Buhâri, Tefsir 1; Müslim, Cennet 2-5)
Dünya hayatında beş duyu ve akıl alanlarındaki idrakler, tabiat şartlarıyla kayıtlı olduğuna göre naslarda geçen tasvirleri aynı şartlar çerçevesinde veya hayal gücüyle değiştirerek algılamak gerekir. Nitekim bazı ayetlerde, cennet ve nimetleriyle ilgili dünya ve ahiret idrakleri arasında benzerliklerin bulunduğu ifade edilmiştir (Bakara, 2/25; Muhammed, 47/6). İbn Abbas’tan yaygın olarak rivayet edilen
“Cennette isimlerden başka dünyayı andıran hiçbir şey yoktur.” (Makdisi 1/194)
ifadesi, ikisi arasındaki mahiyet farklılığını belirten bir söz olsa gerektir.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca bu videomuza göz atabilirsin
Yorumlar (0)