Değerli kardeşimiz,

Mahremiyet meselesinde, en çok birbirine mahrem olmayan yakın akrabalar arasında dikkat edilmelidir. Çünkü bu kimseler her ne kadar nesep ve evlilik dolayısıyla akraba sayılsalar da, birbirlerine nâmahremdirler. Yani birbirlerine nikâhları düşmektedir. İşte çok kere mahrem sayılmayan erkek ve kadın akrabalar arasındaki münasebetler önemsenmemekte, hassas davranılması gereken yerlerde ihmal edilmektedir. Halbuki erkek ve kadın ancak kendisine ebedî olarak nikâhı düşmeyen kimselerle bir arada bulunup rahat hareket edebilir.

Mahremi sayılmayan kimseler,kadın ve erkek için bir yabancıdan farksızdır ve münasebetler de sınırlıdır. Erkeğin geçici olarak mahremi sayılan hanımının akrabalarıyla da münasebeti mahduttur. Bunlar, hanımının kız kardeşi (baldızı), hanımının halası, teyzesi, kayın biraderinin ve baldızının kızıdır. Erkek, hanımı hayatta olduğu müddetçe ve boşanıp ayrılmadıkça bu kadınlarla evlenemez. Çünkü iki kız kardeşi ve hanımın teyze ve halasını bir nikâh altında bulundurmak âyet ve hadislerde yasaklanmıştır.

Ancak, erkek bu kadınlarla da üçüncü bir kişi bulunmadan tek başına bir arada bulunamaz, yolculuk yapamaz. Yüz ve ellerinden başka uzuvlarına bakamaz. Onlarla tokalaşamaz veya birbirlerinin elini öpemezler. Böyle bir durumun sınırını da Peygamberimiz (a.s.m.) çizmişlerdir.

Hz. Âişe (ra)  validemizin anlattığına göre, bir gün Hz. Ebû Bekir (ra)’in kızı Hz. Esma, tenini gösterecek kadar şeffaf bir elbise ile Peygamberimizin (asm)  huzuruna gider. Bunu görür görmez Peygamberimiz yüzünü bir tarafa çevirerek, “Ya Esma, bir kadın bulûğ çağına erince vücudunun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi doğru değildir.” buyurur ve yüzüyle ellerini gösterir.(1)

Bilindiği gibi Hz. Esma, Peygamberimizin (asm) hanımı Hz. Âişe’nin kız kardeşi olmaktadır. Peygamberimiz ona kendisi yanında, yalnız yüz ve ellerini açabileceğini hatırlatmıştır. Akraba olarak bildiği için çok defa dikkatli davranmaktadır. Lakaytlık sonunda bazı vahim ve çirkin neticelerin doğmasına sebebiyet verebilmektedir. Çünkü bu akrabalarla kadının yalnız başına bir arada bulunması başkasından daha tehlikelidir. Fitne ihtimali daha kuvvetlidir. Peygamber Efendimiz (asm) bu meselede çok titiz davranmaktadır.

Bir keresinde “Kadınların bulunduğu yere girmekten sakının.” buyurunca, Ensar’dan bir zat, “Ya Resulallah, kayınlar [erkeğin akrabaları] hakkında ne buyurursunuz?” diye sordu. Bunun üzerine Peygamberimiz (a.s.m.), “Kayın ölümdür.”(2) buyurdular.

Sahih-i Müslim Şarihi İmam-ı Nevevî bu hadisin izahında şöyle demektedir:“Burada kayından murad, kocanın babası ve kocanın başka kadından olan oğulları değildir. Çünkü kocanın babası ve kocanın başak akdınladan olan oğulları kadının mahremleridir. Onlar kadınla birarada bulunabilir ve ölümle de vasıflanamazlar. Burada kayından maksat, kocanın kardeşi, kocanın kardeşi oğulları, kocanın amcası, kocanın dayısı ve bunlara benzer mahrem olmayan kimselerdir.”

“Halkın âdeti bu hususta kayıtsız olarak serbest davranmaktadır. Bir kimse âdete göre kardeşinin hanımıyla başbaşa kalır. İşte ölüm de budur. Böylesinin yasaklanması yabancı erkeklerden daha lâyıktır. Hadisin doğru mânâsı da budur.”(3)

Kayınlar, zaman zaman kadının evine girip çıktıklarından, aile içinde bazı sırlara vakıf olabilirler. Kadınla bu kayınlar arasında istenmeyen bir dururn meydana gelirse, aile içinde büyük bir huzursuzluk ve önü alınmayan bir tehlike vücuda gelmiş olur. Neticede akrabalar arasında kötü zanlar düşünülür, şüpheler başlarsa akrabalık münasebetleri kopmaya yüz tutar… İşte Peygamberimiz (asm) meydana gelmesi muhtemel olan bu tehlikeyi ölüme benzetmiştir. Durumun ehemmiyetini göstermek için de ürkütücü bir tabir kullanarak dikkatli olunmasını, tâvizkâr davranılmamasım tavsiye buyurmuştur.

Birbirine nâmahrem olan erkekle kadının yanında, emniyeti sağlayacak üçüncü birisi bulunmadan yalnız başlarına kalmalarını Peygamberimiz (asm) yine şiddetle yasaklamıştır:“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse mahremi olmayan yabancı bir kadınla bir arada bulunmasın, zira üçüncüleri şeytandır.”(4)

Kadınla erkeğin bir arada bulunması ateşle barutun yan yana bulunması gibidir. Şeytan bu durumda her iki cinsteki kötü duygulan tahrik edip, onları yoldan çıkarabilir.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin 🙂