Değerli Kardeşim,
Duanın nasıl yapılması gerektiği hakkında yüce Rabbimiz bize yol gösteriyor ve açıkça, başka hiçbir izaha gerek kalmayacak şekilde:
“Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez. … Allah’a korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Muhakkak ki iyilik edenlere Allah’ın rahmeti çok yakındır.”;
“Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle, sabah akşam Rabbini an. Gafillerden olma.” buyuruyor.
Yine, dua etmekten kibirlenip kaçınmak gibi, dua ederken de tiz perdeden bir sesle ve ölçüsüzce ellerini avuçlarını açarak, büyüklenerek dua etmekten men ediyor ve mütevazi bir şekilde, kapısında bir dilenci gibi, boynu bükük ve kalbi kırık, dudağı buruk ve mahzun bir eda ile dua edilmesini emrediyor. Ayrıca, Cenab-ı Hakk’ın en hoşlandığı ve kabule en şayan olan dua da herkesin uykuda veya başka işlerle meşgul olduğu gafil saatlerde yapılan duadır. Büyükler hep bu vakitleri gözleyip dua etmişlerdir. Peygamberimiz (s.a.v) de, en geniş kapsamlı dualarını gece namazından (teheccüd) sonra yapmıştır. Uykuyu, gafleti bir kenara bırakıp, gecenin bir kısmında uyanık bulunarak münacatta bulunmak insanı Allah’a yaklaştırır.
Dualar için belli vakitler ve uygun saatler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Ezan ve kamet arası, ezan okunurken, gecenin sonunda, farz namazların ardından ve özellikle sabah namazından sonra, secde halinde, Kâbe ve Mescid-i Nebevi gibi mübarek yerlerde, üç aylarda ve kandil gecelerinde, ramazan ayında ve Kadir Gecesi’nde vs. gibi.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin 🙂
Yorumlar (0)