Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, bundan sorumlu olmazsınız, elinizden geldiği kadarını yaparsınız, ayrıca diğer tebliğ yollarına ağırlık verirsiniz.

“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran, 3/104) mealindeki ayeti yorumlayan müfessirler, toplumda İslam’ı tebliğ etmenin farz-ı kifaye olduğunu ifade ederler.

Zira ayette geçen “Sizden bir topluluk…” ifadesi buna delalet eder.

Eğer bu görevi yapacak hiç bir topluluk yoksa o zaman ben Müslümanım diyen herkes bu görevi yapmak zorunda kalacaktır. Bu durumda da, İslam’ı başkalarına anlatmak herkese farz-ı ayn olmuş olur.

Onun için her Müslüman bilgi, beceri alanları ve kabiliyetine göre bu görevi yapmalıdır. “Allah hiç kimseye gücünün yetmeyeceği yükü yüklemez.” (Bakara, 286)  “Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez…” (Bakara, 185)  ayetleri doğrultusunda her Müslüman İslam’ın güzelliklerini başkalarına anlatabilir.

İnsanlara İyiliği anlatma veya bildirme ile kötülüğe mani olmaya çalışmanın bir takım yol ve yöntemleri vardır. Bunları şöyle özetleyebiliriz:

1. Sözlü anlatım:

Gönülleri fethetmenin en etkili yoludur. Peygamberlerin silahları yoktu, güzel, yumuşak ve hikmetli sözleri vardı. Bu sözlerle kitlelerin ve milletlerin gönlünü fethederek hidayetlerine vesile olmuştur. 

2. Yazılı anlatım:

Hz. Süleyman’ın Sebe Melikesi’ne yazdığı mektubu ile, Hz. Peygamberin devlet başkanlarına gönderdiği mektuplar birer tebliğ mektubu olmuştur.

3. Güzel davranışlarla beden dilini kullanmak:

Bir tebessüm, bir tatlı bakış, bir yardım, bir güzel davranış, ziyaret, nezaket, ziyafet ve bir jest de tebliğ yerine geçebilir.

En etkili tebliğ yolu ise sözlerle davranışın bir birini desteklemiş olmasıdır. Kısaca Hz. Peygamber gibi davranmak tebliğin en güzel ve en etkili yoludur.

4. Asrın cihadı diye bileceğimiz internet:

İnternet yoluyla, bilmediği, tanımadığı ve görmediği binlerce on binlerce insanın Müslüman olmasına vesile olan pek çok insanın varlığı bilinmektedir.

5. Hatırlatmak:

Müslümana düşen hatırlatmaktır. Sonucunu Allah’a bırakmaktır. Hidayeti sadece O verir. Bu konuda Allah Hz. Peygambere şöyle der: “Artık sen hatırlat. Şüphe yok ki, sen ancak bir hatırlatıcısın. Onların üzerlerinde bir musallat (otoriter) değilsin” (Ğaşiye, 21)

Buna göre, zorla ısrarla birini değiştirmeye uğraşmak bir işe yaramaz.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca bu videomuzdan faydalanabilirsin kardeşim 🙂