Değerli Kardeşim:

Ayetlerde geçen Meryem isminin mânâsı çok kıymetlidir.Meryem “dindar kadın” demektir.Erkeklerden sakınan, iffetli anlamında “Betül” adıyla da adlandırılır. Hz. Meryem’in ismi dahi bizlere bir çok şey anlatmaktadır.

Hz Meryem’in annesi Hanna’nın çocuğu uzun süre olmamıştır. Kendisine bir çocuk ihsan etmesi için Allah’a sürekli dualar etmiş ve duası kabul edilirse çocuğunu Beytül-Makdis’e hizmetçi olarak adayacağını söylemiştir: “Bir zamanlar İmran’ın karısı şöyle demişti: Rabbim:Karnımda taşıdığım çocuğu sadece sana hizmet etmek üzere adadım.Bunu benden kabul et” (Al-i İmran, 3/35).
Hanna bu adamayı yaparken çocuğunun bir kız olma ihtimali aklına gelmemişti. Eğer çocuk kız olursa Beytül-Makdis’te hizmette bulunması nasıl mümkün olabilirdi.Kadınların özel durumları buna müsaade etmediği gibi,kurallara göre de bu imkansız bir şeydi.Bunun içindir ki, Meryem, dünyaya geldiği zaman annesi, Allah Teâlâ’ya şöyle seslenmişti:…
Rabbim! Ben onu kız doğurdum; halbuki Allah onun ne doğurduğunu çok iyi biliyordu. Erkek, kız gibi değildir. Ben onun adını Meryem” koydum. Onu ve neslini kovulmuş Şeytanın şerrinden sana emânet ediyorum”(Alu İmran, 3/30).

Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır:

“Rabbı onu, güzel bir şekilde kabul etti. Ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi ve Zekeriyyayı onun bakımına memur etti. Zekeriyya, Meryem’in bulunduğu mihraba her girdiğinde onun yanında yiyecek rızık buldu.Bu, sana nereden geldi ey Meryem!” dedi.Meryem; “O, Allah tarafındandır. Şüphesiz Allah dilediğini hesapsız bir şekilde rızıklandırır” dedi” (Alu İmran, 3/37).

“Bir zaman melekler şöyle demişti: Ey Meryem! Allah seni kendi tarafından bir emirle meydana gelecek olan bir çocukla müjdeler ki, onun adı Meryemoğlu İsa Mesih’tir. Dünya ve ahirette şeref sahibi ve Allah’a yaklaştırılanlardan olacaktır. İnsanlara, beşikte iken de konuşacaktır.O, salih kimselerden olacaktır” (Al-i İmran, 3/45, 46).

Hz. Meryem, kendisine verilen bu haber karşısında hayretler içerisinde kalmıştı. Onun bu durumu Kur’an’da şöyle ifade edilir: Meryem;
“Rabbim! Bana hiç bir insan dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur” dedi.

Allah da şöyle dedi: Bu böyledir. Allah dilediğini yaratır. O, bu şeyin olmasına hükmedince ona sadece “ol” der ve o da hemen oluverir”(Alu İmran, 3/47).

Bir gün, Allah Teâlâ, Cebrâil (a.s)’ı parlak yüzü ve güzel görünümlü bir genç suretinde ona gönderdi: “Ailesi ile kendisi arasına bir perde koymuştu biz ona meleğimiz Cebrâil’i gönderdik de ona tam bir insan suretinde göründü”(Meryem, 19/16). Hz. Meryem, onu bir insan zannettiği ve kendisine bir zarar verebileceğinden korktuğu için ne yapacağını şaşırmıştı. Etrafta o an yardıma çağırabileceği kimse de yoktu.Allah’a sığınmaktan başka çaresi kalmayan Hz. Meryem, ona; “Ben senden, Rahman olan Allah’a sığınırım. Eğer Allah’tan korkuyorsan bana dokunma dedi” (Meryem, 19/18).

Cebrail (a.s) bir insan şeklinde değil de, melek suretinde gelmiş olsaydı, onu görünce dehşete düşüp ondan kaçacak ve söylediklerini dinlemeye tahammül edemeyecekti. Onun bu korkusunu gidermek ve geliş sebebini anlatmak için Cebrail (a.s) ona; “Ben, sana nezih ve kabiliyetli bir erkek çocuk bağışlamak için Rabbinin gönderdiği bir elçiden başkası değilim” (Meryem, 19/19).

Hz. Meryem onun Cebrail (a.s) olduğunu anlayınca, sakinleşti ve getirilen haber daha önce kendisine bildirilmiş bir şey olduğu halde (Al-i İmran, 3/45, 46) yine de hayretini ifade etmekten kendini alıkoyamadı ve kendisine hiç bir erkek eli değmemiş; iffetli bir kimse olduğu halde bunun nasıl mümkün olabileceğine bir cevap almak istedi. Meryem: “Benim nasıl çocuğum olabilir. Bana hiç bir beşer dokunmamıştır. Ben iffetsiz de değilim” dedi” (Meryem, 19/20).

Cebrail (a.s) şöyle cevap vermişti:

“Bu iş dediğim gibi olacaktır. Çünkü Rabbin buyurdu ki, Babasız çocuk vermek bana pek kolaydır. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet kılacağız. Ezelde böyle taktir etmişizdir” (Meryem, 19/21).

Evet, bu bir mucizeydi. Tabiatta ki benzeri olaylar ile açıklamaya çalışmamıza gerek yoktur. Çünkü “Mucize” kelimesi, (acz) kökünden gelmektedir.Hiçbir kimsenin yapabilme imkânı olmayan harika bir şey. Başka bir ifade ile “mucize”, Allah’tan başka hiçbir kimsenin yapamayacağı ve âciz kalacağı fevkalâde hâdisedir.

Allah Teâlâ, İsa (a.s)’nın babasız doğmasını takdir ettiğinden, onu mucizevi bir şekilde dünyaya getirmek için ruhundan üfleyerek yaratmıştır. Meryem’in gebe kalmasını Allah Teâlâ şöyle açıklamaktadır: Nihayet Allah’ın emri gerçekleşti. Meryem İsa ya gebe kaldı ” (Meryem,19/22); Irzını koruyan Meryem’i de hatırla. Biz ona ruhumuzdan üfledik. Onu da oğlunu da alemlere bir mucize kıldık” (el-Enbiya, 21/91); “Biz ona, ruhumuzdan üfledik. O, Rabbinin sözlerini tasdik etmişti ve itaatkâr olanlardandı” (et-Tahrim, 66/12).

Selametle…

Kaynak:Sorularla İslamiyet