Değerli kardeşim,
Kız kaçırma olaylarında ihmale uğramaması gereken ilk acil meşruiyet çaresi, nikâhtır!.. Kızı kaçırmakla helallik gelmez. Helallik ancak rızasıyla “evet” diyen kızın nikâhından sonra söz konusu olur. O sebeple nikah anlaşması tehir edilemeyecek ilk acil meşruiyet çaresi bir mecburiyettir.
Hanefi’ye göre en azından iki adil şahidin huzurunda yapılan serbest isteğe bağlı nikâh, geçerlidir. Ancak böyle bir nikâhtan sonraki münasebet meşruiyet arz eder, haramlıktan kurtarır, helallik getirir. Yeter ki taraflar en azından iki şahitle evlilik haklarını ispat etme imkânına kavuşmuş, inkâr ihtimalinden kurtulmuş bulunsunlar.
Şafii’ye göre ise, iki yabancı şahit yeterli olmaz. Kızın velisinin izin ve rızası da bulunması lazım gelir. Yani kaçırmakla meşru evlilik başlamaz. Olaydan haberi olan ana babanın izniyle yapılan nikâhtan sonra meşru evlilik söz konusu olur.
Anlaşılan odur ki, kız kaçırmak suretiyle yuva kurma teşebbüsleri, kızın rızası dışında ise tümüyle meşruluktan uzak ilkel bir zorbalıktır. Rızasıyla gerçekleştirilmişse, bu defa nikâh olayı ilk çare olarak en önde görünmektedir.
Bundan dolayı İslam’da kurulacak yuvanın temeli, aileyi devreden çıkaran kaba kuvvete ve ilkellik üzerine atılmaz. Karşılıklı anlayış ve rıza temeli üzerine inşa edilir mutlu aile yuvası. Bu sebeple aileler gençlerin mutlu olacakları tercihlerine değer vermeliler. Böylece kaçma, kaçırma olayının da baş sorumlusu hâline gelmemeliler. Bazen bir inat ve hiç yüzünden büyük yanlışlıklar yapılıyor, tamiri mümkün olmayan tahribatlar söz konusu olabiliyor.
Gençler ise her tarafı kırıp dökme pahasına yaptıkları izinsiz tercihlerinin yanlışlığını, ancak hislerinin baskısından kurtulduktan sonra anlayabiliyor, onlar da derin pişmanlıklar duyuyorlar. Ama iş işten geçmiş, bu pişmanlıklar fayda getirmez hâle gelinmiştir.
Artık bundan sonraki çare, arayı açacak şekilde geçmişi kurcalamak değil, tam aksine birlik beraberliği sağlayacak şekilde geleceğe bakmak, gençlerin istikbalini düşünmektir…
Allah (c.c) intikam peşinde koşanları değil, af ve hoşgörü içinde olanları sever. Büyüklüğün şanından olan da aftır; intikamcı bir zihniyetle küslüğü sürdürmek değildir.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca bu konuyla alakalı olabilecek videomuzu izleyebilirsiniz 🙂
Yorumlar (0)