Değerli kardeşim,
Nefis, bir şeyin zâtı, kendisi, hakikati; ruh, kalp, can; ruh ile bedenden mürekkep olan ‘zât’ veya bedene müdebbir olan ruh, şehvet ve gazabın başlangıcı olan kuvve; insandaki kötü vasıfları toplayan bir asıl gibi farklı şekillerde tarif edilir.
Nefs-i Emare, kötülüğe aşık, harama düşkün, sefahate hayran, sarhoş; hep pislerden ve pisliklerden hoşlanan zavallı, hayırlı işlerde tembel ve ürkek, şerde cesur ve atılgan bozuk mizaç demektir.
Bu sorunun biraz uzun, ama özet tarzında analiz edilmesi gerekir. Yani nefsin bazı özelliklerini ve bu özelliklerin nasıl ıslah edileceğinin izah edilmesi konuyu aydınlatacaktır.
1. Nefsin en büyük özelliği Rabbini tanımak istememesidir. Bu noktada onun ıslahı ancak tefekkürle olmaktadır. Yani Allah’ın her yerde tecelli ettirdiği azamet ve büyüklüğünü görmesi ile olacaktır. Allah her yerin hakimidir. Her şeyi idare eden o olduğu gibi, her şeyin yaratıcısı da o dur.
2. Nefsin bazı şehvet duyguları var ki, bunların ıslah edilmesi ancak oruç ve ibadet ile olmaktadır.
3. Nefsin gadap duygusu da vardır. Bu duygunun ıslahı kendi akıbetini ve sonunu tefekkür ile olacaktır. Yani “şu anda ben kuvvetliyim etrafıma zarar verebilirim, ama belirli bir zaman sonra ben de aciz ve ihtiyar olacağım. Allah adil olduğu için bana kuvvetli insanları musallat edecektir. Öyle ise bu şiddeti göstermemeliyim.
4. Nefsin aklı yanlış kullanıp cerbezeye götürme durumu da vardır. Bunun ıslahı ise, ilim ile doğru kitapları okumakla olacaktır.
Nefis terbiyesini “nefsi öldürmek” şeklinde uygulayanlar nefsin hoşuna giden her şeyden uzak kalırlar. Bunun neticesinde; dünyayı sevmez, hırs göstermez, inat etmez, hiç öfkelenmez bir hale gelebilirler. Bunun da bir nefis terbiyesi olduğunu kabulle beraber, nefsi öldürmek yerine, onu hayra yönlendirmenin daha iyi olacağı kanaatindeyiz. Birincisi, huysuz atın yemini kısıp, onu zayıflatarak ona hakim olmaya; ikincisi ise, yemini normal verip, ama onu iyi bir terbiyeden geçirerek güçlü bir atla hedefe daha kısa zamanda varmaya benzer.
Evet, dünyanın sevilecek tarafları vardır, sevilmeyecek yönleri vardır. Hırs gösterilecek yerler vardır, gösterilmeyecek yerler vardır. İnadın güzel olduğu durumlar vardır, çirkin olduğu durumlar vardır. Öfkenin kötü olduğu haller vardır, iyi olduğu haller vardır.
Dünyayı, Cenab-ı Hakk’ın isimlerine ayna ve ahirete bir tarla(1) olarak sevmek güzeldir. İnsanın heveslerine hitab eden ve gaflet perdesi olan yönünü sevmek çirkindir. (2) İlimde ve hizmette hırs göstermek güzeldir, şöhret için malda ve makamda hırs göstermek çirkindir. Hakta inat etmek güzeldir. Batılda inat etmek, çirkindir. Zalimlere öfke duymak güzeldir, müminlere öfke duymak çirkindir.
İşte, nefsin mahiyetinde yer alan duyguların, arzuların hayra yönlendirilmesi, nefsin öldürülmesinden, yani büsbütün sesini kesmekten çok daha faydalıdır. (3) Bu ise, nefsin arzu ve isteklerine iyi bir mecra bulmak, onu hayırlı şeylere sevk etmekle olur; coşarak çevreye zarar veren bir nehrin önüne baraj yapmak ve onunla çevreyi sulamak gibi.
Kaynaklar:
1. Acluni, I, 412
2. Nursi, Sözler, s.,584
3. bk. Nursi, Mektubat, Envar Neş. İst. 1993, s. 33-34.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca bu konuyla alakalı videomuzu izleyebilirsin 🙂
Yorumlar (0)