Değerli kardeşimiz,

Sırat, cehennem üzerine kurulacak köprüdür.

Akaid ve kelâm kitaplarında sırat “cehennem üzerine kurulmuş olup, müminlerin rahatlıkla geçebileceği, kâfirlerin ise üzerinden cehenneme düşeceği köprü.” diye açıklanır. (Sâbûnî, el-Bidâye fî usûli’d-dîn, Mâtürîdiyye Akaidi, s. 92)

Kur’an-ı Kerîm’de “sırat” kırk altı ayette yer almakta ve genellikle “Allah’a ulaştıran doğru yol” anlamında kullanılmaktadır.

İslâm alimleri, bazı ayetlerin işareti ve çok sayıda hadis rivayetine dayanarak sıratın varlığını ittifaka yakın bir çoğunlukla kabul etmiştir.

Kadı Abdülcebbar’ın kaydettiğine göre Mutezile’den sadece Abbad b. Süleyman es-Saymerî sıratı “Allah’a itaati temsil eden iyi davranışlar ve O’na âsi olmayı temsil eden kötülükler” diye yorumlamıştır. Kadı Abdülcebbâr onun bu yorumunu isabetsiz bulmuştur. (Şerĥu’l-Uśûli’l-ħamse, s. 738)

Kur’an’da;

– Salih kulların cehenneme yaklaştırılmayacağı, uğultusunu bile duymayacakları (Enbiyâ, 21/101-102),
– Ahirette zalimlerin ve putlarının arkadaşlarıyla birlikte toplanıp kendilerine cehennem yolunun gösterileceği (Sâffât, 37/22-23)
şeklindeki beyanlar, ayrıca;
– “İçinizden o cehenneme uğramayacak hiçbir kimse yoktur; sonra biz Allah’tan sakınanları kurtarırız.” mealindeki ayetler (Meryem, 19/71-72)
bu konuda delil olarak kabul edilmiştir.

Ehl-i sünnet kelamcıları sıratın varlığını kanıtlamak için daha çok bu sonuncu ayeti esas almıştır.

İmam Mâtürîdî, alimlerin konuyla ilgili yorumlarını şöyle özetlemektedir:

“Bazıları ayetin muhtevasını yer aldığı bağlam içinde mütalaa ederek buradaki ilâhî beyanın sadece kâfirlere yönelik olduğunu söylemiş, bazıları da hem kâfir hem müminleri kapsadığı kanaatini belirtmiştir. Ancak bunlara göre ayette yer alan “vürûd” kavramı cehenneme girme (dühûl) değil yakınına gidip görme (huzûr) anlamına gelir. Üçüncü bir grup âlim ise vürûdun “cehennem üzerindeki köprüden geçmek” manasına geldiğini belirtmiştir.”

“Bu geçiş hadis rivayetlerinde de zikredildiği üzere müminler için çok kolay olacak, kâfirler ise geçiş imkânı bulamayıp cehenneme düşecektir. Müminlerin cehennemin bir kesimine uğrayacağı, fakat burasının yakıcı olmayıp azap niteliği taşımayacağı görüşünü benimseyenler de vardır. (Tevîlâtü’l-Ķurân, IX, 156-157)

Sırat kelimesi hem sözlük ve hem de terim anlamıyla hadis rivayetlerinde de yer almıştır.

Hadis metinlerinde “cehennemin üzerine kurulmuş köprü” manasında sıratın yanı sıra “cisr” ve “kantara” kelimeleri de geçmektedir.

İlgili hadislerden anlaşıldığı üzere herkes sözü edilen köprüden geçecektir. Ebû Saîd el-Hudrî yoluyla Hz. Peygamber Efendimiz (asm)’den rivayet edilen bir hadiste, iman ve salih amel derecesine göre sırattan göz açıp kapayacak kadar bir zaman içinde veya şimşek, rüzgâr, kuş uçuşu yahut yürük at hızıyla geçilebileceği gibi köprünün kancalarına takılıp cehenneme düşecekler de vardır. (Buhârî, Eźân, 129; Tevĥîd, 24; Riķāķ, 51; Müslim, Îmân, 302, 326, 329)

Köprünün “kıldan ince, kılıçtan keskin” olduğu şeklindeki rivayetlerden biri Ebû Saîd el-Hudrî’nin Resûlullah’a nisbet etmediği bir haber mahiyetindedir (Müslim, Îmân, 302) Hz. Âişe yoluyla Resûl-i Ekrem’den nakledilen diğer rivayet ise, isnad açısından zayıf bulunmuştur. (Müsned, VI, 110; bk. nşr. Şuayb el-Arnaût, XL, 302-304)

Böyle bir anlatımın kâfirlerin karşılaşacağı azabın tasvirine veya inkâr ve isyanın korkunç akıbetinin temsiline yönelik olması mümkündür.

Sıratın varlığına işaret eden ayetlerle Kütüb-i Sitte’de yer alan hadisler konunun sübûtu ve sıratın gerçek olduğu konusunda yeterli delillerdir.

İmam Mâtürîdî’nin ahiret hayatının mevcudiyetine yönelik hikmetler meyanında sıkça tekrar ettiği şu husus sıratın hikmetine de ışık tutmaktadır:

Allah, hak dini benimsemeyi veya inkar etmeyi iradesine bıraktığı insanı baskı altında tutmamak için dünya hayatında, dostu ile düşmanını birbirinden ayıracak, herkesin algılayabileceği kanıt konumunda herhangi bir alâmet koymamıştır. Ahirette ise Yâsîn suresinde (36/59), “Ayrılın bir tarafa bugün, ey suçlular!” şeklinde buyrulduğu üzere dost ile düşmanın yolları ayrılacak, insanların bir bölümü cennete, bir bölümü “çılgın alevli” cehenneme (Şûrâ 42/7) girecektir. Öyle anlaşılıyor ki sırat bu esnada bir ayırım noktası teşkil edecektir.

Bu noktanın, hadislerin beyanına göre köprü veya Mutezile kelamcılarının aklî çıkarımlarına göre yol olması sonuç açısından bir önem taşımaz.

Ayrıca, Meryem suresindeki ayete dayanılarak (19/71) herkesin cehennemi görmesi veya onun bir kısmından geçmesi de herhangi bir problem doğurmaz.

Esasen A‘râf (7/44-51) ve Hadîd (57/12-15) surelerinde cennet ehliyle cehennem ehli arasında karşılıklı konuşmaların olacağı beyan edilmektedir. Her iki tarafın dünyadaki iman ve inkâr eylemlerinin ahiret hayatındaki sonuçlarının mahiyetlerinden haberdar olması, hakla batıl arasında her yönüyle ayırım yapılmasının tabii bir sonucudur.

Kaynak: Sorularla İslamiyet