Ruhu çıkmış bir cesedin görüp işitmesi, düşünüp taşınması mümkün olmadığı gibi, manen ölen bir kalbin de gerçekleri görmemesi, kâr ve zararı fark etmemesi, akıbetini düşünmemesi, dinin emir ve yasaklarına kulak vermemesi, bilakis yiyip içip gelip yan yatması hâlidir.
Bir insan eğer Allah’ın azabını düşünüp korkmuyor, mükâfatını düşünüp şevke gelmiyorsa, bu insanın kalbi ölmüştür.
Herkesin Kalbi Aynı Mertebede mi Ölür?
Kalbin ölümü, tam ölüm, yarım ölüm, çeyrek ölüm vs. şeklinde değişik mertebelere ayrılır. Mesela: Küfür kalbin tam ölümüdür, büyük günah işlemek kalbin yarı ölümüdür, küçük günahlar işlemek ise çeyrek ölümüdür, denilebilir.
“Zira Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinde de perde vardır ve büyük azap onlar içindir.” (Bakara, 2/7) mealindeki ayette, kafir olan kimselerden bazılarının kalbinin öldüğüne işaret edilmiştir.
Ancak, -Allah bildirmedikçe- kimin kalbinin tam öldüğünü biz bilemeyeceğimiz için, her insanın -kafir de olsa- kalbinin iman nurunu kabul etmeyecek kadar öldüğünü söyleyemeyiz. Her insanın, ne kadar çok günahkar olursa olsun veya ne kadar çok dinsiz olursa olsun, vefat etmeden önce iman etme imkanı ve ihtimali her zaman vardır.
Her günah, boyutuna göre kalbin ölmesine veya hastalanmasına sebep olur. Nitekim Hz. Peygamber (sav) bu durumu şöyle ifade etmiştir: “Mümin bir günah işlediğinde, o günahı kalbi üzerinde siyah bir nokta teşkil eder. Şayet tövbe, istiğfar eder ve o günahtan arınırsa kalp aynası parlar. Günah arttıkça kararma da artar. Bu durum Allah’ın Kur’an’da ‘Hayır, gerçek şu ki, onların kazandıkları günahlar kalplerini paslandırıp bürümüştür.’ (Mütaffifin, 83/14) mealindeki ayette zikrettiği paslanma halidir.” (İbn Mâce, Hadis no: 4244)
Kalbimizi Diri Tutmak İçin Ne Yapmalıyız?
Kalbi diri tutan en faydalı gıda ve ilaç zikrullahtır. “İyi bilin ki kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.” (Ra’d, 13/28) Geniş manasıyla zikir, Allah’ı hatırlamak, onun emir ve yasaklarının çizdiği rotayı takip etmekten ibarettir.
Bu zikir, lisan ile yapıldığı gibi, kalp ile akıl ile tefekkür ile kulluk ile güzel ahlakla da yapılabilir. Rotasını şaşıran ölü bir gönül ise, istikamet ayarı olmayan, okyanus ortasında dümeni kırılmış bir gemi gibidir. Hangi girdapta helak olacağı meçhuldür. Bu yüzden, yanlış yönlere ve yollara düşmekten kurtulamaz.
Demirin pas tutması gibi kalpler de günah kirleriyle paslanır. Hz. Peygamber (sav) bu durumu şöyle açıklamıştır: “Şüphesiz ki demirin pas tutması gibi kalplerde pas tutar.” Ey Allah’ın Rasulü kalplerin cilası nedir, denildiğinde: “Allah’ı zikretmek ve Kur’an okumaktır.” diye cevap verdi. (Suyûti, Câmiu’l-ehâdis hadis no: 8007)
Bediüzzaman Hazretleri de bu hadîs-i şerifin manasını şöyle seslendirmiştir: “Evet günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir manevî yılan olarak kalbi ısırıyor.” (bk. Lem’alar, s. 9)
Evet, tövbe ve istiğfar da bir zikirdir, kalbi yumuşatır. Allah’ı hatırlamak, yaptıklarından pişman olup nedamet etmek en güzel bir zikirdir. “Tövbe etmiş kimselerle oturun, çünkü onlar yufka yüreklidir.” (Zeynu’l-Irâkî-İhya ile birlikte-4/34) manasındaki hadîs-i şerifte, tövbe ile kalbin arasındaki derin ilişkiye dikkat çekilmiştir.
Sahabeden bir zat Rasûlullah’a kalbinin katı olduğundan şikayette bulundu. Efendimiz de ona: “Kalbinin yumuşamasını istiyorsan yoksulu doyur, yetimin başını okşa.” buyurdu. (M. b. Yusuf es-Sâlihî, Sübülü’l-hüda, 9/228)
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.
Bazı Merak Edilen Sorular:
GÜNAHLAR ADIM ADIM KÜFRE GÖTÜRÜR MÜ?
KABİR NASIL HEM CENNET BAHÇESİ HEM CEHENNEM KUYUSU OLABİLİR?
ALLAH’I HER GÜN GÖRMEK CENNETTE MÜMKÜN MÜDÜR?
KİTABA, ALLAH’A, PEYGAMBERE KÜFREDENİN TÖVBESİ KABUL OLUR MU?
HER CENNETE GİREN KUL, ALLAH’IN CEMALİNİ GÖREBİLECEK Mİ?
Yorumlar (0)