Değerli kardeşimiz,

Bizim görevimiz iyi niyetli olduğunu düşündüğümüz, vatana faydalı olacağına inandığımız insanlara oy vermektir. Bizim mesuliyetimiz buraya kadardır. Bundan sonraki yapılanlardan seçilen kimseler sorumludur.

Beş yıl boyunca idarecileri tenkit etme ihtiyacı duyan millete, idarecileri seçme ehliyeti verilmiştir. Halk da bunları seçmek için sandık başına gider. Bunları seçerken en iyi olanları seçmeye çalışırız. Bizim niyetimiz, onların devletimize daha faydalı olduğudur. Yoksa “bunlar, zararlı insanlardır” diye seçsek elbette sorumlu oluruz. Bundan sonraki iş, idarecilerin mesuliyetine kalmıştır.

İslam dininin, belli bir yönetim şeklini mecbur etmediğini görüyoruz. Bu konuda temel kaide ve kurallar getirmiştir. Bunlar adalet, eşitlik, harama girmemek şartıyla hürriyet gibi esaslardır. Bu sebeple yolculuğa çıkarken bile bir başkan seçmeyi emreden dinimiz, elbette vatan ve millet idaresine geçecek insanların seçimine kesinlikle karşı çıkmayacaktır.

Diğer taraftan ilk halifeler de hep seçimle iş başına gelmişlerdir. Bir Müslümanın kendini yönetecek insanlardan vatanına, milletine ve mukaddesatına hizmet edececeğine inandığı birilerine oy vermesi helaldir. Hatta böyle bir görevden kaçması da doğru değildir.

– Günümüzde siyaset yapılması uygun mudur, uygun ise hangi şartlarda yapılması gerekir?

Bu zamanda siyasetle dine ve millete hizmet edilebileceği bilinse ve böyle bir anlayış içerisinde olabilsek, siyasete girmenin bir sakıncası olmaz. Bir işin kendisinin haram olması ayrıdır, onu haram da kullanmak ayrıdır. Bilgisayar, televizyon gibi aletlerin kendisi birer alettir ve bunların haram olması söz konusu olamaz. Ancak siz insanlara İslamı anlatan bir kurumda çalışabilirsiniz ve bu aletleri de hayırda kullanırsınız. Ancak aynı aletleri insanları yoldan çıkaran bir kurumda kullanmak ise haramdır.

Bunun gibi siyaset bir alettir. Bu aletin kendisi değil nerede ve nasıl kullanıldığı önemlidir.

Siyasete girmenin bazı fayda ve mahsurları ile beraber bir kısım şartları vardır. Bunları sıralamaya çalışalım:

1. Dine ve millete hizmet gayesi, ön planda olmalıdır,

2. Her ne pahasına olursa olsun, yalana tenezzül edilmemelidir.

3. Bir cemaat namına çıkıp daha sonra kendi cemaati ile kötü olmamaya gayret etmek. Yani cemaat namına değil kendi namına bir fert olarak girilmelidir. Onu sevenler de ona taraftar olmalıdır. Yoksa “Madem bu cemaate veya tarikata mensubum, öyleyse herkes bana oy vermek zorundadır.” dese, o zaman tatsızlığa meydan verilecektir. Bu gibi şeylere tenezzül edilmemelidir.

4. Daima haklının yanında bulunulmalıdır.

5. Başka partiye mensup olan insanları, gıybet ve tenkit veya iftira etmemektir.

Bu ve İslam’ın emrettiği veya yasakladığı diğer hükümleri uygulayabileceğiniz bir ortam sağlandığı kanaatini taşıyorsanız siyasete girilmeli, millete ve vatana faydalı olnmalıdır. Bu dahi bir ibadettir.

Fakat ubudiyetinizin ciddi aksamasına vesile olacak ve günahlara rahatlıkla girilebilecek bir ortamda hizmet edilmeye çalışılacaksa, bunun ciddi bir şekilde düşünülmeye ihtiyacı vardır…

Kaynak: Sorularla İslamiyet