Değerli kardeşim,

Salgın hastalık gibi insan ve toplum hayatını ilgilendiren bir durumda, cemaatle namaz kılınmasının tehlikeli olduğu uzman heyet tarafından rapor edilir, yetkililer de bunu yasaklarsa, buna uymak gerekir. Uymayanlar günahkar olur.

Bu durum, hem cuma ve bayram namazı gibi sadece cemaatle kılınan namazlar için de, cemaatle kılınan diğer namazlar için de geçerlidir.

Ayetleri ve hadisleri bir bütün halinde anladığımızda ortaya çıkan sonuç, salgın hastalıkların olabileceği ve bunlara karşı tedbir almanın Allah ve Resulünün emri olduğudur.

Fıkıh beş temel gaye üzerine oturtulmuştur: Hayatı, aklı, dini, malı, nesli korumak.

Bu varlık ve değerler tehlikeye girdiğinde ruhsat kapıları açılır ve haramlar, yasaklar gerektiği miktar ve sürece kalkar.

Din, başkasının malını çalmayı ve gasp etmeyi yasaklar, ama kişi aç kalır ve hayatını devam ettirmek için gerekli asgari gıdayı gasp ederse veya çalarsa ona ceza verilmez, aldığı ve çaldığı şeyi yemek ve içmek de ona haram olmaz.

Din, oruç tutmayı emreder. Kişi oruç tuttuğu takdirde hasta olacak veya hastalığı artacaksa orucu tutmaz, yoksullara fidye verir.

Yağmur, çamur, soğuk, tehlike, hastalık, hastalığın bulaşması veya artması hastaya bakma, malını veya ailesini koruma gibi durumlarda kişi camiye gitmez; cumayı kılmaz, bunun yerine evinde veya yerinde öğle namazını kılar, camide cemaatle namaza katılmaz.

Bu kural ve hükümlerin korona virüs gibi salgın hastalıklara da uygulanması gerekir.

Korona virüs salgınıyla ilgili, bilim kurulları sıkı tedbir alınmadığı takdirde bu virüsün süratle yayıldığında ittifak ediyorlar. Sıkı tedbirlerin başında kalabalıkların içine girmemek ve ten temasından, birbirine yakın durmaktan kaçınmak da var.

O halde, insan ve toplum sağlığı için Cuma namazının cemaatle kılınması tehlikeli olduğu anlaşıldığından, onun yerine o günkü öğle namazı kılınacaktır.

Salgından dolayı Cuma namazını kılamayıp o günün öğle namazını tek başına kılan Müslümanların, inşallah hem Cuma hem de cemaat sevabını alacaklarını söyleyebiliriz.

Zira Peygamber Efendimiz, kendisine biat etmek üzere Medine’ye gelmekte olan Sakīf heyetinde cüzzamlı bir hastanın bulunduğunu haber alınca, onun geri dönmesini istemiş ve biatının kabul edildiğini bildirmiştir. (Müslim, Selâm, 126; İbn Mâce, Tıb, 44)

Demek ki, hastalığı nedeniyle bizzat biat edemeyen bir kimsenin biatı kabul ediliyor ve biatı yapmış oluyor.

O halde, her zaman Cuma namazını kılan, ancak hastalığı veya salgın hastalık nedeniyle cumaya gidemeyen Müslümanlar, o günün öğle namazını kılmakla, cumayı camide cemaatle kılmış gibi kabul edilirler ve hem Cuma hem de cemaat sevabını alırlar inşallah.

Aynı durumun diğer namazlar için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz.

Her zaman camide veya başka yerlerde namazlarını cemaatle kılan bir Müslüman, salgın hastalık nedeniyle camiye ve cemaate gitmemesi gerekiyorsa, o namazı tek başına da kılsa, inşallah cemaat sevabı alır. Zira bu salgın olmasaydı, zaten camiye gidecek ve cemaatle namazını kılacaktı. O halde niyetinin sevabını alacaktır.

Bununla beraber, vakit namazlarını evlerinde kılanlar, eşi ve çocuklarıyla beraber cemaatle kılmaya gayret etsinler. Evlerini hususi bir mescid ve mederese haline getirsinler. Böylece daha çok sevap alacaklarını ümit edebiliriz.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca bu konuyla alakalı olduğunu düşündüğümüz videomuzu izleyebilirsin 🙂