Kavram olarak Mehdi sözlüklerde hidayette, doğru yolda olan, başkalarının hidayet ve doğru yolda gitmelerine vesile olan mânâsına gelir, İslâmî bir terim olarak âhir zamanda geleceği müjdelenen, kendisine Allah tarafından özellikle doğru yol gösterilen, hakka yöneltilen, dinî noktalarda hata ve yanlışlıklardan korunan, insanları, bilhassa Müslümanları irşad eden, doğru yola sevk eden, zulüm ve haksızlıkların kol gezdiği bir dünyada adaleti tesis eden, âhir zamanda geleceği müjdelenen Âl-i Beytten büyük bir zâttır.

Mehdi Hakkında Hadisler Nelerdir?

Birgün Avf bin Malik’e Allah Resûlü, “Çok karanlıklı ve şiddetli bir kısım fitneler gelir. Derken fitneler birbirlerini takip eder. O kadar ki bu Ehl-i Beytimden Mehdî denilen bir zât çıkıncıya kadar devam eder. Sen ona ulaştığında tabi ol ki hidayette olanlardan olasın.” (Süyûtî, el-Havî, 2:67-68) buyurmuşlardı.

Ebû Saidü’l-Hudrî rivayet ediyor: “Resûlullahtan sonra önemli bir olayın meydana gelmesinden korktuk ve Bunu Resûlullaha sorduk. O da Hz. Mehdî’yi müjdeledi.” (Tirmizî, Kitabü’l-Fİten, 34)

Şüphesiz bu dönemler mânevî kurtarıcıların dört gözle beklendiği dönemlerdir. Böyle bir anda âhir zamanın beklenen şahsı Hz. Mehdî geleceğine göre ona bîat etmenin, katılmanın önemi tartışılmaz. Resûl-ü Ekrem de (sav) ümmetini buna teşvik ederek, “Sizden kim o güne yetişirse karlar üzerinde emekleyerek de olsa ona katılsın.” (İbni Mâce, Kitabü’l-Fiten: 36) buyurmuşlardır.

Başka bir hadislerinde de Allah Resûlü, Huzeyfetü’l-Yemanî’nin bir sorusu üzerine hayırdan sonra şer, şerden sonra sulh olacağını bildirmiş, “Bu sulhtan sonra ne olacak?” diye sorduğunda da şöyle buyurmuşlardı: “Dalâlete dâvet edilecek. İşte sen o gün bir halife gördüğünde ağacın kökünü ısırarak da olsa ölünceye kadar ona koş.” (Ebû Avane, Müsned, 4:476.) buyurmuşlardı.

Hadis-i şeriflerde kar üzerinde emekleyerek, ağaç kökünü ısırarak da olsa ona tâbi olmamız öğütlenen halife açıkça görüldüğü gibi Hz. Mehdî’dir.

Bu konu Asr-ı saadette de o kadar önemli bir yer tutmuş olacak ki Ümmü Seleme validemiz, Resûllullaha “Mehdî gelecek mi?” diye sorma ihtiyacını hissetmiş, Allah Resûlü de “Evet, gelmesi haktır.” (Ikdü’d-Dürer, Varak: 7b.) cevabını vermişlerdi. Hatta başka bir hadis-i şeriflerinde dünyanın yıkılmasına birgün kalsa bile, Cenab-ı Hak o günü uzatıp Hz. Mehdî’yi göndereceğini (Ebû Davud, Mehdî: 1) belirtmektedir ki, bu onun geleceğinin zorunluluğunu ortaya koyar.

Mehdi Kimdir?

Mehdî yazdığı eserlerle, inançsızlık içerisinde bulunanları, îmanı şüphe ve tereddütte olanları kurtaracak, mü’minlerin îmanlarını takviye edecek büyük bir âlimdir. Lisanü’l-Arap’ta Mehdînin, doğru yola erişmiş, hidayeti bulmuş olan; kendisine Allah tarafından doğru yol gösterilen kimse diye tarifi yapılmaktadır. (İbni Manzur, Lisanü’l-Arap, (İbni Manzur, h-d-y md), 15:354.)

Bu mânâda doğru yolda giden her Müslüman bir mehdîdir. Hz. Ali’ye hem doğru yolu gösterici anlamında hâdî, hem de mehdî denildiğini biliyoruz. (İbnü’l-Esir, Ebû’s-Saadât el-Mübarek bin Muhammed el-Cezerî, Üsdü’l-Gâbe fî Ma’rifeti’s-Sahabe, I-VIII (Kahire: ts), 4:31.)

Dört halife ve onların yolunda gidenler de mehdiyyûn, yani mehdîler olarak anılmışlardır. Nitekim Resûl-ü Ekrem (sav.), “Sizi sünnetime sımsıkı sarılmaya, raşid ve mehdî halifelerimin yolunda gitmeye teşvik ederim.” (Tirmizî, İlim: 16) buyurarak, onların yolunda gitmeyi tavsiye etmişlerdir.

Hz. İbrahim (as), Hz. Muhammed, Dört Halife, Hz. Hüseyin, Süleyman bin Abdülmelik ve bazı Abbasî halifelerine Mehdî denildiğini de biliyoruz. (İbnü’l-Esir, a.g.e., 4:31)

Demek ki “mehdî” kelimesi geniş periyodlu bir kelimedir. Ancak bu kelime başına “el” takısı geldiğinde özel ve belli bir kimseye isim olmuş olur ve hadis-i şeriflerde âhir zamanda geleceği müjdelenen meşhur ve mânevî büyük kurtarıcı için kullanıldığı görülür.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.

Bazı Merak Edilen Sorular:

HZ. MEHDİYİ NASIL TANIRIZ?

GÖKTEN BİR MELEK SESLENECEK, BU MEHDİ’DİR, DİYECEK ANLAMINA GELEN BİR RİVAYET VAR MIDIR?

MESCİD-İ HARAM’DA CEMAATLE NAMAZ KILINIRKEN İMAMIN HİZASINDAN ÖNDE OLANLARIN NAMAZLARI GEÇERLİ OLUR MU?

İSLAM’IN IRKÇILIĞI MEN ETMESİYLE İLGİLİ BİLGİ VERİR MİSİNİZ?

ÖLÜNÜN ARDINDAN KIRK GÜN BOYUNCA YAS TUTMAK CAİZ MİDİR?