Değerli kardeşimiz,
Kur’an’da yıldızların ele alınış biçimi, Allah’ın insanlar için yarattığı kainatın bir parçası olarak karşımıza çıkar. Yine ilmin istismarı, ilim adına bir kısım parazitleri de beraberinde getirecektir. İnsan her şeyle imtihan olur. Çünkü dünya bir imtihan yeridir: Ailesi, çocukları, eşi, parası, malı, mülkü, sevdikleri, sevmedikleri ve ilmi, irfanı, izanı… Her şey bir imtihan unsurudur. Bunların içerisinde özellikle konumuzla ilgili olan husus ilimdir.
Bu türlü gizli ilimlerin aslında faydalı yönleri de ortaya çıkarılıp iyi yönde kullanılabilir. Çünkü kıyamet yaklaştıkça kötülükler artacak, imtihan zorlaşacak. Buna gizli-açık işaretler var. İnsanların içine düştüğü bir kısım sıkıntılar, onlara gayrimeşru yolları gösterecek, o yollara sağlam bir iman ve izan sahibi değilse daha kolay düşecektir. Özellikle bugün ülkemizin içinde bulunduğu durum ve geçirdiği metamorfoz, döneminde kabuğunu kırıp düzlüğe ve selamet sahiline çıkabilmesi için çetin dar boğazlardan geçtiği gözlenmektedir.
Bu dönemde kişi dininden, inancından ve ahlakından tavizler vermeye zorlanacaktır. Hatta öyle zorlanacaktır ki, bu tavizleri vermeyenlerin yaşama hakları olmadığı ima edilecek veya açıkça söylenecektir. Bu vesileyle reklamların körüklediği lüksten zaruri olamayan ihtiyaçlara kadar pek çok masraf kapısı açılacaktır. İnsanlar ya çalacak, ya dolandıracak ya da elinde bulunan imkanları istismar edecektir. Artık iman da küfür de açıktan seyrine devam ettiği için, insanlar arasında fazlaca bir fark görülmeyecektir. Gerçek alimler ve amirler takdir görmediği için fitne ve bozulmalar baş gösterecek, sahtekarlar ortalığı saracaktır.
Bu yüzden cinlerin ve şeytanların saltanatı başlayacak, insanların Hakk’tan uzaklığı, Allah’a isyanı şeytanları yeryüzüne çıkaracak ve onlarla olan dostluk ve arkadaşlıklar revaç bulacaktır.
Psikolojik hastalıklar artacak, toplumsal şizofrenler ve saralar, zihinsel felçler, ruhsal bozukluklar artacak; bunları tedavi edebildiğini söyleyen cinciler, büyücüler, üfürükçüler ve hasılı sihir ve sihirbazlar yaygınlaşacaktır. İşte bu dönemde gaybî -gizli- ilimler hakkında bilgisi olduğunu iddia eden, ama gerçekte şeytanların ve cinlerin oyuncağı olmaktan başka bir şey olmayan, görünüş itibariyle Müslüman, fakat içten içe küfür kaynayan yalancılar ortaya çıkacak ve buradan da bir geçim kaynağı temin edeceklerdir.
Böyle bir zamanda imanı muhafaza etmek meşhur hadisi şerifin ifadesine göre “bir avuç kor ateş” taşımak kadar zorlaşacaktır. Çünkü artık her şey menfaat ve çıkar hesapları ile politik mülahazalarla ölçülüp tartılır olacaktır. Bu zaman fitne zamanıdır. Fitne zamanında ise nasıl sürprizlerle karşılaşılacağı bilinmez. Buna ancak kişinin imanı engel olabilir ve insan imanı, izanı nispetinde kendisini koruyabilir.
Bu dönemde ortaya çıkabilecek fitnelere ve istismarcılara karşı Hz. Peygamber (asm)’in ümmetini uyardığı pek çok hadisi şerif vardır. Onları yerine havale ederek burada sadece konumuzla ilgili olanı nakletmek istiyoruz:
Rezin’in naklettiği bir hadisi şerif şöyledir: İbnu Abbâs (r.a) anlatıyor: “Rasülullah (s.a.v) buyurdular ki:
“Kim, Allah’ın zikrettiğinin gayrisi için yıldızlar ilminden bir bab iktibas ederse, sihirden bir şube iktibas etmiş olur. Müneccim kâhindir; kâhin de sihirbazdır, sihirbaz da kâfirdir.”
Bir diğer rivayette ise hadis şöyle gelmiştir:
“Kim yıldızlarla ilgili bir ilim iktibas etmişse sihirden bir şube iktibas etmiş demektir. (Yıldız ilmi) arttıkça (sihir ilmi de) artar.”(1)
Hadiste geçen “Allah’ın zikrettiğinden başkası.” tabiri, Kur’an-ı Kerim’de geçtiği şekliyle, yıldızların Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren birer delil olması, semamızı süsleyen birer avize ve takvim belirleyici özellikleri ve şeytanları taşlamaya yarayan kısmıyla, gökyüzü sakinlerin meskenleri şeklindeki bilgilerdir. Bunları fal bakmak, insanların kaderine hükmeden, hareketleriyle yağmur, kar vs. yağdıran güçler olarak görmek ve büyü ve falcılığa alet etmek, burçlar ilmiyle, yıldızname ile ilgisini kurup, insan kaderine hükmettiklerini düşünmek ve öyle inanmak küfür olarak nitelendirilmektedir. Çünkü insanlara ve tabiata hükmeden yegane güç ve kuvvet, kainatta kendinden başka güç, kuvvet ve kudret sahibi olmayan Allah’ın gücü ve kuvveti, Onun iradesi ve kudretidir. O dilemedikçe hiçbir şey olmaz.(2)
Dipnotlar:
(1) Ebu Dâvud, Tıbb 22, (3905).
(2) Karş.: Haşr, 59/23-24; Saf, 61/1; Münafikun, 63/8; Teğabün, 64/18; Mülk, 67/2.
Kaynak: Sorularla İslamiyet
Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin 🙂
Yorumlar (0)