Değerli kardeşimiz,

Savaş, şiddet, ölüm, kan gibi oyunlar, zararlı ve bağımlılık yapıyor, zararlı olmadığında da faydası yok, vakit zayi ediliyor. Bu sebeple insanlara zarar veren bir iş yapılmış oluyor. Bu tür zararlara neden olmak caiz olmadığı gibi, bu yoldan para kazanmak da caiz değildir.

Boş yere geçen her ânın pek çok fırsatları da beraberinde götürdüğü kabul etmemiz gereken bir gerçektir. Çünkü insanın vakti dünyanın ömrüne nisbetle çok az ve kısadır. Bu bakımdan, tek bir saniyesi dahi altından daha kıymetli olan zamanın, ebedî hayata nur ve ışık tutacak meşguliyetlerle geçmesi gerekir. Bunun için, mü’minin ibadeti ve işi bir hayır üzere olduğu gibi, geriye kalan zamanı da manasız olmamalı, meşru dairede yaşanmalıdır. Tâ ki, bir taraftan kazanırken, diğer yandan kaybetmiş olmasın.

Zamanımızda, insanın zamanını katleden o kadar lüzumsuz meşguliyetler vardır ki, bunlardan birçoğu maddî ve mânevî gelişmeye sahip olmadığı gibi, insanı yaratılış hikmetinden uzaklaştırdığı da bir gerçektir. İşte, insan bu çeşit gayesiz ve hedefsiz şeylerden kendisini ne kadar çekip çevirse o derece kâr içinde olur.

“İki şey vardır, insanların çoğu onun değerini bilmezler: Sıhhat ve boş vakit.” (Buhari, Rikak 1; Tirmizi, Zühd 1; İbn Mace, Zühd 15)

Belli bir mesai sarf eden ve çalışan insanın dinlenmesi ve istirahat etmesi ne kadar hakkı ise, İslâm’ın yasakladığı sınırı aşmamak şartıyla, bazı oyun ve eğlencelerde bulunmak da mümkün ve normaldir. Ama bu oyun ve eğlencelerin bir ucu, dinimizin haram kıldığı şeyerden birisine yaklaşır ve bulaşırsa, o oyun meşruiyetini kaybetmiş olur.

Namaz ve ibadetlere engel olmamak ve harama girmemek şartıyla oyun oynamak caizdir.

Kaynak: Sorularla İslamiyet