Bir Müslüman devlet diğer Müslüman devlete savaş açamaz, kardeş kardeşi vuramaz. Bu, şahıs plânında da devlet çapında da böyledir. Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) değil bir Müslümanın diğerine kurşun atmasını, silâhını ona doğru yöneltmesini dahi yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz Müslüman kardeşine silâhını yöneltemez, ona işarette bulunamaz.” 

İhtilâflar, görüşmeler yoluyla halledilmelidir. Şayet ihtilaf ikili görüşmelerle halledilmezse hakem heyeti seçilir. Tarafların hakemin verdiği hükme rıza gösterme mecburiyeti doğar. Buna rıza göstermeyen ise haksız olur, çıkan savaştan mesul duruma girer. Burada dikkati çeken husus, ortada hakemlik yapan heyetin gerçekten de tarafsız olması, sadece haklının yanında bulunmasıdır.

Konuyla ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Eğer müminlerden iki topluluk birbiriyle vuruşursa, onların aralarını bulun. Buna rağmen biri öbürüne saldırırsa, bu saldıran tarafla, Allah’ın emrine dönünceye kadar siz de vuruşun. Döndüğü takdirde aralarını hakkaniyetle düzeltin ve hep âdil olun, çünkü Allah âdil olanları sever.” (Hucurat, 49/9)

Bir Müslüman devlet başka bir Müslüman ülkeye saldırır, zulmeder, kan akıtırsa, savunma amaçlı olarak savaş kaçınılmaz olabilir. Bu durumda ise saldıran taraf mesul olur. Müslümanların görevi ise masumların yanında yer almaktır.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin.

Bazı Merak Edilen Sorular:

DEVLET KANUNLARI ŞERİATA (İSLAMÎ HÜKÜMLERE) AYKIRI İSE BUNLARA UYMAK GEREKİR Mİ?

COVİD-19 AŞISI, KORONA VİRÜS AŞISI ORUCU BOZAR MI?

YUMUŞAK DAVRANAMAYAN, BÜTÜN HAYIRLARDAN MAHRUM MU KALIR?

ASIL YİĞİT KİMDİR?

HAPŞIRMAK, İŞİN OLUP OLMAYACAĞINA BİR İŞARET Mİ?